|
|
ÖMER ÇAKKAL
Yaşanmış bir hikaye bu Chrıstine Olsen'in senoryosunu yazdığı ve filmin yönetmeni Phılıp Noyse'la birlikte ortak yapımcılığını üstlendiği film, Doris Pilkington'un Follow The Rabbit-Proof Fence / Tavşan Çitini Takip Et adlı kitabından yola çıkıyor. Pilkington'un annesinin yaşadıklarını anlattığı film, Molly, kuzeni Graice ve Gracie'nin kızkardeşi Daısy'nin Moıre River adlı bir kamptan kaçıp tavşan çitini takip ederek yaya bir şekilde, Avustralya'nın sert arazisinde 2.000 kilometrelik yolculuklarını anlatıyor. Melez ırk olmasın diye! Avustralya'nın yerli kabilelerinden Aborjinler'in sayılarının artışını önlemek için ülke yönetimi Moore River adında bir kamp kurar. Bu kamp çocuk yaştaki Aborjinler'in ailelerinden alınarak yetiştirildikleri ve ileriki hayatlarında bir beyazla evlenmelerine engel olunarak onları temizlikçi gibi basit işlere adepte ettikleri bir birimdir. Kampta masum çocuklar Bu kampa 1500 km. uzaklıktaki Gibson Çölü kenarında bulunan Jigalong'da üç cesaretli Aborjin kız anneleriyle birlikte yaşamaktadır. Kampa gitmemek için uzun süre direnen üç kız, Batı Avustralya'daki Aborjinler'in Baş Koruyucu'su Neville adındaki görevlinin kesin emriyle uzun ve zorlu bir yolculuğun ardından Moore River'e getirilir. Bu kamp ufacık çocukların askeri disiplin altında tutuldukları, ucube yatakhanelerde barındırılıp kötü yemeklerle beslenildikleri bir yerdir. Üç kızdan en büyükleri olan Molly etrafı çitlerle çevrili bu kampta yaşamayacağına karar verir ve getirilmelerinin üzerinden birkaç gün bile geçmeden kamptan kaçmaya karar verir. Yürüyerek özgürlük Kararını Graice ve Daisy'e açtığında çocuklar 2000 kilometrelik zorlu yolu nasıl döneceklerini sorar. Verilen cevap acı bir dramın başlangıcıdır adeta: "Yürüyerek.." Ve üç küçük çocuğun kaçışı böylece başlar. Molly'nin akıllıca kararları ve koskoca bir güvenlik ağına karşı yaptığı şaşırtmacalarla epey bir yol kateden üç küçük kız, artık açlığa, suzsuzluğa, yağmura, soğuğa ve yorgunluğa dayanarak üç ay sürecek bir yolculuğun ardından annelerine ulaşmanın hayalini kurmaktadırlar.
Üç 'kara elmas'ın ışığıyla
Bizce sinemaseverlerin kesinlikle görmesi gereken bir yapım olan Çit'in en acı tarafı gerçek bir hikayeden yola çıkılmış olması. Bugün hâlâ hayatta olan iki Aborjin'in ağzından anlatılan öyküden yola çıkılarak Molly'nin kızı Doris Pilkington'un yazdığı kitabın senaryoyu oluşturduğu film, eseri daha ilk okuduklarında hem senaristi Christine Olsen'i, hem de yönetmeni Phillip Noyse ağlatan türden bir yapım. Oyuncu seçimini anlatan Noyse'nin "Samanlıkta altın arıyorduk adeta. Yetenekli üç Aborjin'i bulmamız işin en zor kısmıydı. Ama sonunda üç elmas bulduk" diye anlattığı bir sürecin sonucunda seçilen üç amatör oyuncunun sırtladığı film, özellikle Molly karakterini canlandıran Everlyn Sampi başta olmak üzere diğer iki kızın ustaca oyunculukları ve yönetmeninin konuya hakim olması sayesinde övgüyü hakediyor. Film, yönetmenin yüzlere odakladığı kamerası sayesinde acının renklere rağmen evrenselliğini izleyiciye bir kez daha gösteriyor. ÇİT
Hikaye: Doris Pilkıngton
|
|
|