TBMM, yoğun gündemle çalışmayı sürdürüyor. Kriz süreçleri yaşanırken önemli kanunlar da hazırlanıp yasalaştırılıyor. Bu anlamda 27.02.2003 tarih ve 4817 sayılı (R.G. 06.03.2003 / 25040) "Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun", önemli bir yasalaştırma olayıdır, kanımca. Bu Kanun ve uygulamasını ayrı bir yazı konusu yapmak üzere, bugün "İş Kanunu Tasarısı" hakkında düşüncelerimi dile getirmek istiyorum. Bu Tasarı, Bakan'ın açıklamalarına göre, İş Kanunu'nu esnek bir yapıya kavuşturmayı amaçlıyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun "Yeni İş Kanunu Taslağı"yla ilgili 05 Mart 2003 tarihli "Basın Toplantısı"yla kamuoyunun bilgisine sunulduğu üzere, Yeni İş Kanunu Taslağı, özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde uygulanan esnek çalışma biçimlerini bizim mevzuatımıza kazandırmış bulunmaktadır. Ve bu çalışma tarzlarıyla işletmelerin rekabet gücünü korumak ve artırmak, bu anlamda kaliteli eleman çalıştırma imkanı sağlamak hedeflenmiş; ayrıca işverenlerin atıl işgücünden dolayı yüklenecekleri artı maliyetlerden yasal olarak kurtulma imkanları belirlenmiştir. Diğer taraftan Tasarı Taslağı işçilere ise kendilerine daha çok zaman ayırma, daha çok sosyal faaliyet gösterme ve değişik işlerde çalışma imkanı getirmiştir. Devlet ise esnek çalışma usullerine ülkemizde yoğun olarak yaşanan işsizliği önemli ölçüde azaltacak bir enstrüman -araç- olarak bakmaktadır.

Bilindiği üzere, iş hukuku alanında ilk düzenleme 1936 yılında yapılmış ve o tarihte çıkarılan 3008 sayılı İş Kanunu, 30 yıl uygulandıktan ve kısa bir süre 931 sayılı İş Kanunu'nun uygulamasını yaptıktan sonra, 1971 yılında çıkartılan 1475 sayılı İş Kanunu'yla o günün gelişmelerine uygun çağdaş uygulamalara cevap verecek içerikte bir kanun olarak yeniden düzenlenmiş ve bazı değişiklikleriyle beraber bugüne kadar uygulanmıştır. İletişim teknolojisindeki küresel gelişmeler, çalışma hayatındaki bütün kavram ve kurumları da değiştirmiştir. Emek ve sermayenin sınır tanımadığı bir dünyada yaşıyoruz. Dünyadaki pazarlarda rekabet edebilmek için, katı çalışma kurallarını değiştirmek zorunluluğu doğmuştur. Bu nedenle ülke olarak çalışma mevzuatımızı dünyadaki gelişmelere uygun olarak düzenlemek durumundayız. Çünkü ülkemizin kalıcı ve gerçek gündemi ekonomidir. Yani istihdam artırılarak işsizliğin önlenmesi, yoksulluğun yok edilerek gelir dağılımının düzeltilmesidir.

Ak Parti belgelerine göre, İş Kanunu, çağdaş gelişmeler ve Avrupa Birliği normları dikkate alınarak güncelleştirilecektir. Acil Eylem Planı'nda da esnek çalışma biçimlerini düzenleyen mevzuat değişikliği yapılacağı, başta İş Kanunu olmak üzere iş mevzuatında eksik olan standart dışı çalışma biçimlerinin Avrupa Birliği normları dikkate alınarak yasal düzenlemeye kavuşturulacağı hedefi benimsenmiştir. Dokuz akademisyenin Avrupa Birliği normları, Türkiye'nin imzaladığı ILO sözleşmeleri, ülkemizin gerçekleri ve bugüne kadar Türk hukuk ve yargısının oluşturduğu içtihatları dikkate alarak ve yol haritası olarak hazırladığı İş Kanunu Öntasarısı çalışmaları üzerinde taraflarla yapılan ortak görüşmeler ve tarafların uzlaşamadığı konulardaki (11 konu gibi) Bakanlık çalışmaları doğrultusunda hazırlanan İş Kanunu Tasarısı Taslağı, Bakanlar Kurulu'nda görüşülerek Kanun Tasarısı haline getirilmiş, TBMM'ne sevkedilmiş ve derhal ilgili Komisyonda görüşmelere başlanmıştır.

Bakan'ın "Basın Toplantısı"nda yaptığı açıklamaya göre: "Sosyal taraflarımız bu taslak üzerinde görüşlerini bildirmişlerdir. Biz sosyal taraflarımızın yeni İş Kanunu taslağı üzerinde uzlaşmalarını temin etmek için yaklaşık 2 aydır bir süreç yaşadık. Bu süreç içerisinde 6 kez kendileriyle toplantılar yaptık. Hem konfederasyon başkanları seviyesinde, hem de teknik uzmanlar seviyesinde çeşitli toplantılar gerçekleştirdik. Geldiğimiz netice, 122 maddelik yeni İş Kanunu taslağı üzerinde sosyal taraflar 11 maddede çekince bildirmişlerdir. Bu 11 madde hem işçi hem de işveren tarafının müştereken çekince koyduğu, üzerinde tartışmaya muhtaç gördüğü konulardır. Biz bu 11 madde ile ilgili Bakanlık görüşümüzü tarafların da görüşlerini dikkate alarak en son şeklini verdik ve Bakanlar Kurulu'na (...) sevkettik. Yeni İş Kanunu Taslağı tabi Meclis Genel Kurulu'ndan geçinceye kadar tarafların görüşleri, akademisyenlerin görüşleri ve yargı kararlarımızın da ışığı altında tartışmaya açıktır. Meclis Genel Kurulu'ndan geçinceye kadar en mükemmel şeklini vermek için yine bakanlık olarak elden gelen gayret gösterilecektir. (...)

Yine yıllardır tartışılan kıdem tazminatı konusu da yeni İş Kanunu taslağımıza girmiştir. Burada bakanlık olarak görüşümüz kıdem tazminatı konusunda bugüne kadar geçerli müktesep hakların korunması kaydı ile bu yasanın yürürlüğünden itibaren yeni işe girecek işçilerimizin ve yapılacak yeni iş sözleşmelerine tabi işçilerimiz bundan böyle kıdem tazminatlarını kurulacak bir fondan alacaklardır. Bu hem çeşitli sebeplerle kıdem tazminatından yoksun kalan işçilerimizin kıdem tazminatları haklarını korumaya yöneliktir. Diğer taraftan da işletmelerimiz üzerinde büyük bir yük olan kıdem tazminatı konusunu artık bundan böyle işletmelerimizin üzerinden alarak bir fona devredilmesidir. Bu fonun yapısal kompozisyonu işçi ve işveren ağırlıklı olmasıdır. Yıllardır şikayet edilen bu tür fonların iyi yönetilemediği, getirilerinin düzgün olmadığı verimli olmadığı konusundaki şikayetleri de gidermek için işçi ve işverenlerimizin temsilcilerinin ağırlıkta olduğu bir fon Yönetim Kurulu düzenlenmiştir. Ve bu fonun en iyi şekilde işlemesi için de çıkartılacak bir kanunla gerekli tedbirler alınacaktır."

İş Kanunu Tasarısı'nın öngördüğü esneklik ilke ve uygulamaları hakkındaki çalışmamı bir sonraki yazımda sunacağım. Hemen söylemelim ki, esnekleşmeyi içeren Tasarı'nın bütünlüğü bozulmadan yasakoyucu tarafından benimsenmesinin yararlı olacağı kanısındayım.

TAHSİN SINAV

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu