AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Başlığını siz koyun...

Gazetemizde bir "ölüm" haberi: "Tomris Uyar, öldü" diye... Temel kuraldır, herkes bu kurala uyacak. Uysa da uymasa da...

Ve nitekim, Süleyman Ateş hoca diyor ki:

"Kur'an, İslam'ın temel kaynağıdır."

Demek ki bunun için kaynağına inip; bazı öğretim üyeleri, ayet ayet parselleyip Kur'an'ı bir geçim ve seçim kaynağı yapmışlardır.

Namık Kemal Zeybek de diyor ki:

"Sırayı bozma!"

Bozan olursa, cevap hazır:

"Bölük dur, Kandıralı sen de dur!.. Hızaya geeel!."

Öyle olmadı mı, 3 Kasım seçimlerinde... Statükoyu savunan "ilerici"lerin akibeti belli...

Canan Barlas, diyor ki:

"Medya sahibi zengin Türkler!"

Bunda şaşılacak bir şey yok. Demedik mi ki, ta başta:

"Bir Türk dünyaya bedeldir." Demek ki, bütün "Türkler" az şey yapmışlar, 80 yılda...

Rauf Tamer, "Eksik var!" diyor. Nereden biliyor ki? Sağdan mı saydı, yoksa soldan mı? Yoksa, her şeye bodoslamadan ve destursuz bağa girenler, onu da mı yanılgıya düşürdüler?

"Posta"da Yazgülü Aldoğan "Dinsizin hakkından imansız gelir" diye yazısına başlık atmış. Bu yeni bir "keşif" değil. Bu yolda, çoğunluk hesapları yapanlara, gereken cevap "anonim"dir:

"Yaya kaldın, Tatar ağası..."

Erdal Şafak, "Köşk'ün bahçesi"ne kafayı takmış. Halbuki "bu solan bahçede" bülbüllere yer yok. En iyisi "Sahibinin Sesi" plaklarını bulup, "Gramofon avrat"tan dinleyip kafa bulması bu havalarda daha iyi olmaz mı?

"Yanıyor mu Yeşil Köşk'ün lambası yâr!..." Bu nağmeler, yolsuzlukların faş edildiği bir dönemde dinlendirici olmaz mı?

Her neyse, biz gazete sayfalarını karıştırmaya devam edelim...

Ali Kırca, "Hani nerde ışıkçılar!" derken, her şeye "sarı-kırmızı" renklerle yaklaşıyor. Halbuki, Baykuşlar, ışıktan rahatsız olacak gözlere sahipler.

Hıncal Uluç, "Demokratlar ve Cumhuriyetçiler savaşı..."ndan dem vuruyor. Aslında bu ülkede, her iki cenah barışacak. Amma birtakım "Sakadatçılar" bırakmıyor ki!...

Necati Doğru, çok tatlı bir başlık attı:

"Rumeli Beylerbeyi!.. Kasımpaşalı İmam!.." Fakat baştan ayağa yanlış bir statüye oturtmuş.

Şöyle ki: "Kasımpaşalı imam" artık "kazasker"oldu. Kasımpaşa da Avrupa toprağında olunca, "Rumeli Kazaskeri" payesiyle anılmalı. Yok, İstanbul derseniz, o zaman da "Kasımıpaşalı Sadrazam" diye başlığı tamamlamalıdır. Çünkü o şimdi "Başbakan"...

İsmet Berkan, soruyor:

"Anayasa uzlaşması mümkün mü? "...Ah Berkan ah, 28 Şubat'tan sonra bu soruyu sorsaydın olmaz mıydı? "Siyah" yerine " beyaz" deseydin, gerçek BJK'lılık kimliğini tescil etmiş olmaz mıydın?"

Neyse ki, Türker Alkan, tamı tamına duruma vaziyet etti:

"Bu yolsuzluklara ne demeli?" diyor. Aslında "endişe"yi "yollu"olanlar düşünsün, millet önünde çar-çur edilen halkın malını hortumlayanlar hesap versin!...

Hele BJK'li İlhan'ın durumu, bu şaşkın ördeklere bir nebzecik "ilham" verir de, bundan sonra aç tavuklar gibi, buğday ambarına dalıp gitmezler...

Çünkü, devran aynı değil. Şimdiye kadar sürekli "karnından konuşanlar" vardı. Onların devri bitti. Sedef Kabaş'ın röportajlarını okuyunca, anladık ki, bu ülkede "Sesli Düşünenler" de varmış...

"Oh be!" demiş Mehmet Barlas!...Biz de, bu sıcaklarda "Oh ya, oh ya!..." desek fena mı olur?


www.sadikalbayrak.com

6 Temmuz 2003
Pazar
 
SADIK ALBAYRAK


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED