AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Bilgisayar kullanımı üzerine

Atlantik aşan uçuşlar uzun sürüyor. Uçak firmaları yolda film gösteriyor, isteyenler için gazete ve dergi bulunduruyor, yanımda zaten kitaplarım da oluyor, ama nâfile... Vakit bir türlü geçmek bilmiyor... Washington'dan Münih'e doğru uçarken, "Bakalım" dedim kendi kendime, "Uçakta internete girmek ne zaman mümkün olacak?"

Aslında Lufthansa uçağında bunu düşünmenin dayanılmaz hafifliğini de duymuyor değildim. Gidişte, Münih Havaalanı'nda, yazımı geçmek için internet bağlantısı aramak için dört dönmüş, 'Business Class Locası'nda bile bulamayınca, eskiden kalma yöntemle işimi görmüştüm: Dizüstü bilgisayarımla cep telefonum arasında kızılötesi bağ kurup faks çekerek...

Uçaklarda telefon görüşmesi çoktandır yapılıyor. Kredi kartınızı sürttüğünüzde hat alıyor ve istediğiniz kadar konuşabiliyorsunuz. Uçaklardan faks da gönderilebiliyor epeyden beri. THY dışındaki firmalar uçağın kalkış ve iniş anları dışında itirazlarını kaldırdılar cep telefonuna karşı... Ancak yine de, onbin metre yukarıdan internete ulaşmak bugünün teknik altyapısıyla mümkün değil...

Uçakta internete bağlanamadım, ama dönüşte Münih Havaalanı'nda beni hoş bir sürpriz bekliyordu: 'Wi-Fi' bağlantısı... Yeni açılan ünitede,Vedafone firması, yolcuların kendi dizüstü bilgisayarlarından internete bağlanabilmelerini, e-posta mesajlarını alıp günlük işlemlerini yapabilmelerini mümkün kılmış... Bunun ne büyük bir kolaylık olduğunu bilen bilir. Havaalanında geçirdiğim iki saat boyunca bütün Türk gazetelerini, yabancı basını gözden geçirme fırsatı buldum; günü olsaydı yazımı da kolaylıkla gazeteye ulaştıracaktım...

Dizüstü bilgisayarların kolay taşınabilir hale gelmesi yaygınlaşmasını da sağladı. Son araştırmaya göre, ABD'de, dizüstü bilgisayar satışları ilk kez masaüstü satışlarını geçti. 2000 yılı ocak ayında, dizüstüler bütün bilgisayar satışlarının ancak yüzde 25'ini teşkil etmekteymiş; 2003 mayıs ayında dizüstü bilgisayarları, 500 milyon dolarlık bilgisayar piyasasının yüzde 54'ü oluşturuyor hale gelmiş...

Şikago'da bilgisayar mağazalarını dolaşırken, karşıma olmaz sandığım kibrit kutusu kalınlığında bir dizüstü bilgisayarı çıkmasın mı? Sharp MM 100 dizüstü bilgisayarının ağırlığı bir kg'dan az fazla. Buna karşılık 256 MB işlemcisi ve 15 GB harddiski var üzerinde. DVD/CD aparatı sonradan ekleniyor... İncecik, hafif bir şey; elbise cebine sığmaz belki, ama palto veya pardesünün cebinde pekâlâ taşınabilir. Varlığını hissetmezsin bile. "Alayım-almayayım" mücadelesini "Henüz yeni, iyice bir denensin" muhakemesi kazandı...

Aslına bakılırsa, 'Wi-Fi' teknolojisinin 'Palm' ve benzeri cep bilgisayarlarında da kullanılmaya başlanması ile birlikte bilgisayarda 'küçüklük' bekleyişi yarı-yarıya bitti. "Yarı-yarıya" dememin sebebi, Palm'in yeni çıkan Tungsten-C veya aynı zamanda cep telefonu da olan Tungsten-T modellerinde kullanılan e-posta programının henüz 'word' dosyalarını ek olarak kabul etmemesinden... 'Docs-to-Go' programı 'word' dosyası açmanıza imkân sağlıyor; bilgisayarınızda yazdığınız belgeleri yanınızda taşıyıp okuyabiliyorsunuz, hatta 'Acrobat' cinsi dosyalarınızı da elden geçirebiliyorsunuz...

'Palm' türü küçücük cep bilgisayarlarınız, internete ulaşımda veya e-posta işlemlerinizde, kocaman bilgisayarlarda ne yapabiliyorsanız onu yapmanıza izin veriyor. E-postalarınızı başlık halinde ekrana taşıyor, okumak istediklerinizin metinlerini de sunuyor. İnternetteki bütün kaynaklara da rahatlıkla ulaşabiliyorsunuz. 'Wi-Fi' sistemi kurulu yerlerde bu çok kolay, başka yerlerde cep telefonunuz üzerinden internete bağlanabiliyorsunuz...

Yapamadığınız tek şey, Palm'le birlikte gelen 'Versa-Mail' programından ekli 'word' dosyası e-postası gönderememek... Bu bana, Palm açısından, dünyanın en büyük tembelliği gibi geliyor... Türkçe kullanıcıları ilgilendiren bir ek sorun da, önceki Palm ürünlerinde uygulanabilen 'Piloc' Türkçe yazılım programının 'Tungsten' modelinde işe yaramaması... Palm'i Türkiye'de pazarlayanlar bu soruna bir çözüm bulmak zorundalar...

ABD'de topluca bulunulan pek çok yerde herkesin istediği zaman dünyanın en özgür bilişim ağına ulaşabilmesini sağlayan altyapılar kurulmuş. Kafeler, pastaneler... Şimdi bunlara tren istasyonları ve havaalanları da ekleniyor. Bazen aynı masada kızlı-erkekli oturan insanların önünde ayrı ayrı dizüstü bilgisayarı gördüm, herbiri kendi dünyasında... "Acaba" diye düşünmeden edemedim, "Artık konuşmaktansa bilgisayar ekranından sohbet etmek daha mı ilginç geliyor bu insanlara?" Belki karşı karşıya oturup başkalarıyla sohbet ediyorlar... Kimbilir?

Türkiye bu gelişmelerin birkaç adım gerisinde. 'Olağanüstü hızlı kablosuz bağlantı' anlamına gelen 'Wi-Fi' sistemini yaygınlaştırmak gerekir, ama bunu kim yapacak? Cezayir'de deprem oldu, Türk Telekom sayesinde biz internet kullanıcıları darbe yedik... Sonunda, büyük bir pazarda tekel olma üstünlüğünü yitirdi Telekom... Galiba 'özel sektör' bu alanda da öncülüğü üstlenmeli...

Bakalım, bizim havaalanları, tren istasyonları ve otobüs garajlarında tam teşekküllü hale ne zaman geleceğiz? İlk internet bağlantılı uçuşu THY yapar mı?


6 Temmuz 2003
Pazar
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED