27 Mayıs cuntasının iftira ve linç kampanyasıyla iktidardan ederek astığı Adnan Menderes'in gelini Ümran Menderes, gazeteye yansıyanları, “Bunlar ne ki" diye değerlendirdi.
Ümran Menderes, o acı günleri şöyle anlattı:
27 Mayıs 1960 Türkiye'nin ayıbıdır. O dönemde Türkeş'in sesi ile irkildik. 27 Mayıs olunca CHP'liler çok mutlu oldu.
Kısmet oldu Menderes'in gelini oldum. Eşim Aydın Bey inançlı biriydi. Kader olduğunu düşündü. Sonuna kadar da babasının yolundan gitti. Ailesi ile görüşme yasaktı. İdam edileceği belli olduğu halde helalleşemiyorlar. Onları idam ettiren heyet, 'Sizi buraya tıkan güç böyle istiyor' diyordu. Düzmece bir mahkeme.
Yeni Şafak'ın bilinmeyenleri gün yüzüne çıkarması çok güzel. Ailesi ve yakınları tarafından zaten biliniyordu ama bilmeyenler görsün. Belki farklı kanaatleri varsa onlar da doğruyu öğrenmiş olurlar. Bunlar ne ki; ip parası, kapıya asılan idam ilanı parası,
bunları aile yaşadı. Daha neler yaşadı. Bunlar biliniyordu. Ama bilmeyenler için güzel bir hizmette bulunulmuş."
27 Mayıs döneminde Yassıada'da hayatını kaybeden dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Faruk Oktay'ın oğlu H. Emre Oktay, babasının işkence gördüğünü söyledi. Oktay, “Yassıada'da Bizanslılardan kalma zindanlar var. Sorgulamalarda oraya atıyorlar. Babamı hapis tuttukları yer küçücük bir hücre. Ben daha sonra orayı ziyaret ettim. Ayağa bile kalkamıyorsunuz. Yassıada'da kalan 7-8 kişi de hatıratında babama da şiddet uygulandığını yazmıştı. Ölüm nedenini gizlediler, bize kalp krizinden öldüğünü söylediler. İşkenceyi söylemediler" dedi.
Celal Bayar'ın avukatı Gültekin Başak'ın da Adnan Menderes'e şiddet uygulandığına şahit olduğunu ifade eden Oktay, “Gültekin Bey, Celal Bey'i ziyarete gelirken Menderes'in odası hafif açıkmış. Menderes kafasını uzatıp, 'Gültekin Bey benim de avukatım gelecek mi?' diye sormuş. Bunun üzerine arkadan bir teğmen çığlık çığlığa bağırarak Menderes'in suratına bir tokat patlatmış. Hatta Fatin Rüştü Zorlu'yu da dövdüler" diye konuştu.
Adnan Menderes Demokrasi Platformu Başkanı Ahmet Şerif Bayındır da “Biz bunlardan daha fazlasını biliyoruz. Yassıada'da daha kötü şiddetler de uygulandı. Mahkemeye çıktığında adeta konuşma yeteneğini kaybetmiş, işkenceden dolayı. Menderes çok nazik bir insan. Bu insana böyle yapılır mı? Aydın Beyin şahsi gayretleriyle işkence yapıldığı bilgisine ulaşmıştık biz. Hesabının sorulması lazım" ifadelerini kullandı.
Tarih açısından bu belgeleri hüzün verici olarak yorumlayan 'Adnan Menderes'in Günlüğü' kitabının yazarı Taşkın Tuna, “Yassıada mahkemelerinde savunma yapamasın diye Menderes'e uyuşturucu verilmiştir. Hatta eski Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu da darp edilmiştir. Bakan Zorlu, gözlük takıyordu ve gözüne yumruk atılmıştı. Gözlüğü kırılmış başı gözü şişmiş durumdaydı" dedi.
Adnan Menderes kitabının yazarı Muzaffer Taşyürek de Menderes'in maddi ve manevi işkenceye tabi tutulduğunu aktardı. Menderes'in idama giderken bile prostat muayenesi geçirdiğini hatırlatan Taşyürek, Menderes'in Yassıada sürecinde maddi ve manevi işkencelere maruz kaldığını doğruladı.