|

Domuz gribi belirtileri, tedavisi nelerdir? - H1N1 Virüsü

Domuz gribi nedir? Domuz gribi teşhid ve tedavisi nelerdir? H1N1 virüsü aşısı nedir? Domuz gribi hastalığından korunma yolları, nasıl bulaşır, tanısı nasıl koyulur gibi tüm detaylar haberimizde.

Yeni Şafak
17:29 - 4/08/2016 Perşembe
Güncelleme: 14:33 - 4/08/2016 Perşembe
Diğer

Domuz gribi vakaları sebebiyle, son günlerde ölümlerin yaşanmasıyla, vatandaşların korku rüyası oldu. H1N1 virüsü nasıl bulaşır nasıl teşhis edilir, tedavisi var mı, hangi yönetmelerle bulaşır, nasıl korunur, domuz gribi aşısı nedir? gibi tüm soruların cevaplarını sizler için haberimizde paylaştık.



Domuz gribi nedir?


Domuz gribi, A(H1N1) tipi virüsten kaynaklanan, insanlarda hastalığa yol açan viral bir hastalıktır. Hastalık ilk kez Meksika ve ABD'de görülmüş ve daha sonra birçok ülkeye yayılmıştır. Bu virüse " domuz gribi" denmesinin sebebi, domuzlar arasında görülen grip virüslerine çok benzediğinin gösterilmiş olmasıdır. Bu yeni virüs insan, domuz ve kuş virüslerinin bir karışımıdır.



Domuz gribi (A/H1N1) virüsü bulaşıcı mıdır?


Domuz gribi A(H1N1) virüsü bulaşıcıdır ve insandan insana geçmektedir.



Domuz gribi (A/H1N1) nasıl bulaşmaktadır?


Domuz gribinin de yine mevsimsel griple aynı şekilde yayıldığı düşünülmektedir. Grip virüsleri insandan insana öksürük ve hapşırma yoluyla bulaşmaktadır. Grip virüsü bulaşan bir yere dokunulduktan sonra, eller ağız ya da buruna götürüldüğünde de hastalık bulaşabilir. İçme, kullanma ve havuz sularıyla bulaşma gösterilmemiştir.



Domuz gribinin (A/H1N1) belirtileri nelerdir?


Domuz gribinin belirtileri, insanlarda görülen grip belirtilerine benzerdir. Bunlar:

Ateş,Öksürük,Boğaz ağrısı,Yaygın vücut ağrısı,Baş ağrısı,Üşüme veYorgunlukgibi belirtileri içermektedir. Bazı vakalarda kusma ve ishal de görülebilmektedir.



Hastalığa yakalanan kişiler ne kadar süreyle bulaştırıcıdır?


Kişiler, belirtilerin başlamasından bir gün öncesi ve 7 gün sonrasına kadar bulaştırıcıdırlar.



Daha çok hangi yüzeyler bulaşma kaynağıdır?


Öksürük ve hapşırma yoluyla, hasta kişinin tükürük zerrecikleri havaya yayılarak sandalye, masa gibi yüzeylere bulaşabilir. Kişi virüsün bulaştığı bir yere dokunduktan sonra ellerini ağzına, gözlerine veya burnuna sürerse virüs bulaşabilir. Bu yüzeylerde virüsün ne kadar süreyle canlı kalabileceğini etkileyen ısı, nem oranı, yüzey niteliği gibi pek çok faktör söz konusudur. Hasta kişinin temasının olduğu bu yüzeylere dokunulmamalı, herhangi bir sebeple dokunulduysa eller yıkanmalıdır.



Domuz gribi virüsü cansız yüzeylerde ne kadar yaşar?


Kapı kolu, masa, bardak vb yüzeylerde virüs 2-8 saat canlı kalmaktadır. Bu yüzeylerin sık sık temizlenmesi ve ellerin sık sık yıkanması, bulaşma riskini de en aza indirecektir.




Ev eşyalarının temizliğinde nelere dikkat etmek gerekir?


Grip virüsünün yayılmasını önlemek için, yüzeylerin (masalar, kapı kolları, banyo yüzeyleri, mutfak tezgahı, oyuncaklar vb) günlük temizlikte kullanılan deterjanlarla temizlenmesi yeterlidir. Günlük kullandığımız temizlik maddeleri dışında klor, hidrojen peroksit, iyotlu antiseptikler ve alkol gibi bazı kimyasal maddeler de etkilidir.


Hastalara ait çarşaf, çamaşır, havlu ve kap kacağın ayrı olarak yıkanmasına gerek yoktur. Ancak, bu eşyalar yıkanmadan başkası tarafından kullanılmamalıdır. Bu çarşaflar mümkün olduğunca elle temas edilmeden taşınmalı ve yıkanmalıdır. Hastanın çarşafları, çamaşırları değiştirildikten sonra eller mutlaka sabunlu suyla yıkanmalıdır. Hastaya ait kap kacak ya bulaşık makinesinde ya da elde deterjan kullanılarak yıkanmalıdır.



Erişkinlerde acil müdahale gerektiren belirtiler nelerdir?


Zor nefes almak veya nefes darlığıBilinç bulanıklığıSık ve uzun süreli kusma

Çocuklarda acil müdahale gerektiren belirtiler nelerdir?


Hızlı veya zor nefes almaVücutta solgunluk ya da morarmaBeslenememeUyarılara cevapta azalma ve uykuya meyilHuzursuzlukAteşle beraber döküntü görülmesi

Domuz Gribi Tanısı


Tanı PCR yöntemi ile konulmaktadır. Test bu konuda özelleşmiş laboratuvarlarda yapılmaktadır.



Domuz gribini tedavi eden ilaçlar var mıdır?


Evet. Domuz gribinin tedavisi veya bu hastalıktan korunmak için doktor kontrolünde kullanılabilecek ilaçlar mevcuttur. Bu ilaçlar doktor tarafından önerilmedikçe, reçetesiz olarak kesinlikle kullanılmamalıdır.



Domuz gribinden kendimi nasıl koruyabilirim?


Aşağıdaki önlemleri alarak sadece gripten değil; grip gibi solunum yoluyla bulaşan tüm hastalıklardan kendinizi koruyabilirsiniz:


Öksürme ve hapşırma sırasında ağzınızı ve burnunuzu bir mendil ile kapatınız. Mendilinizi kullandıktan sonra çöp sepetine atınız.Öksürdükten ve hapşırdıktan sonra ellerinizi bol sabun ve suyla yıkayınız. Alkol içeren el yıkama antiseptikleri de etkilidir.Kirli ellerinizle gözlerinize, burnunuza ve ağzınıza dokunmayınız.Domuz gribine yakalanırsanız, belirtilerin başlamasından 7 gün sonrasına ya da belirtilerinizin tamamen geçmesinden bir gün sonrasına kadar evde istirahat ediniz.Hastalığın bulaşmaması için çevrenizdeki kişilerden uzak durunuz.Bulunduğunuz mekanı sık sık havalandırınız.

Soguk alginligi yasayanlar ne tür önlemler almali?


Kendinizde soguk alginligi belirtileri hissettiginizde hastaliginiz ile ilgili ailenizi ve is yerinizi mutlaka bilgilendirin.


Mümkün ise bulastirma riskini en aza indirmek için evde kalin ve kalabaliktan, okuldan, isten uzak durun.


Istirahat edin ve bol sivi alip, var olan yakinmalariniza yönelik tedavi uygulayin. Bogaz agrisi için pastil, yüksek ates, bas ve genel vücut agrisi için ates düsürücü, agri kesici alabilirsiniz.



Hapsirirken ve öksürürken agzinizi ve burnunuzu tek kullanimlik mendillerle kapayin ve kullanilmis mendilleri uygun sekilde yok edin. Özellikle hapsirdiktan veya öksürdükten sonra, ellerinizi iyice yikayin.



Yakinmalariniz artar ve soluk alirken zorlanma da baslar ise en yakin saglik merkezinin acil servisine basvurun. Mümkün ise önceden, hekiminiz ile temasa geçin ve bilgilendirin.



Yolculuk sirasinda agzinizi ve burnunuzu maske ile kapatarak etrafa bulastirma riskini azaltin.


Yakinmalarinizda artis olursa hekiminiz ile irtibata geçiniz.



Domuz Gribi Korkusu Hastaneye Koşturuyor


Türkiye'de gribin daha çok ayakta geçirilen bir hastalık olduğuna dikkat çeken Op. Dr. Fırat Demirtaşoğlu, son günlerde ölümlere sebep olan domuz gribinin korkusuyla hasta başvuru sayısının arttığını ifade etti.


Son zamanlarda domuz gribine bağlı ölümlerin artması vatandaşları telaşlandırdı. Türkiye'de gribin daha çok ayakta geçirilen bir hastalık olduğuna dikkat çeken ENTO Kulak Burun Boğaz Cerrahi Tıp Merkezi doktorlarından Op.Dr. Fırat Demirtaşoğlu, gripli başvuru hasta sayısında önemli derecede artış olduğunu ifade etti.


Domuz gribine bağlı ölümlerin artmasıyla hastaneye gripten dolayı gelen hasta sayısında artış olduğunu dile getiren Demirtaşoğlu, “Domuz grip vakalarının artması gribin daha popüler olarak korkulan bir rahatsızlık olmasına sebep oldu. Dolayısıyla gripli hastalar daha önce '3-5 gün yatarım istirahat ederim geçer' ya da işte ayakta geçiren insanlar 'acaba domuz gribi miyim' diye daha çok doktorlara başvurmaya başladı" diye konuştu.



“DOMUZ GRİBİ TANISI NORMAL MUAYENE İLE KONULMAZ"


Gribal rahatsızlığı olan bir hastaya domuz gribi teşhisinin muayene ile teşhis koymanın zor olduğuna dikkat çeken Demirtaşoğlu şunları söyledi:


“Domuz gribi tanısı genetik araştırmayla konulur. Hastadan alınan örneğin genetik araştırmasıyla konulur. Dolayısıyla gribal enfeksiyon geçiren hastalarda eğer grip 4-5 gün ile sınırlı kalmıyorsa, 1 haftayı geçmesine rağmen şikayetler devam ediyorsa, beraberinde solunum sıkıntıları oluyorsa, ateş 5-6 günde azalmıyorsa mutlaka bir hekime başvurulması gerekiyor."


Sadece gribe bağlı olarak gelişen ölümlerin çok nadir olduğunu aktaran Demirtaşoğlu, gribe bağlı ölüm gelişebilmesi kişinin zeminde bir kronik hastalığının olması gerektiğini dile getirdi.



“GRİBİ AYAKTA GEÇİRDİĞİMİZ İÇİN VAKA SAYISI ARTIYOR"


Gribin bir virüse bağlı olarak gelişen üst solunum yolu enfeksiyonu belirten Op.Dr. Demirtaşoğlu, gribin her yıl belli dönemlerde toplum arasında yaygınlaştığını söyledi. İnsanlarımızda grip hastalığı konusunda yeterli bir bilinç oluştuğunu anlatan Demirtaşoğlu, aynı bilinç ve duyarlılığın gripten korunma ve başkalarına bulaştırma noktasında gösterilmediğini vurguladı. Grip olan insanın evinde istirahat edip, bol sıvı alması gerektiğini anlatan Dr.Demirtaşoğlu, şöyle devam etti:


“İnsanlar grip olduğunun farkında ama gripten korunma konusunda ya da gribin yaygınlaşmasını önlenmesi konusunda yeterli bir bilinç yok. Gribin yaygınlaşmasını önlemenin en önemli yolu gripli insanların kalabalık ortamlarda mümkün olduğunca bulunmamalarını sağlamaktır. Ama ülkemizde gribal enfeksiyonlar maalesef ayakta geçirilen bir hastalık kabul edildiği için gripli insanlar kalabalık ortamlarda daha sık bulunuyorlar ve hastalığı başkalarına bulaştırıyorlar. Aslında gribal enfeksiyona yakalananların evlerinde istirahat etmesi, bol sıvı alması, çok fazla kalabalık ortamlarda bulunmamaları gerekiyor."



Domuz Gribiyle Mücadelede Osmanlı'ya Dönüş


Son günlerde artan domuz gribi vakaları birçok kişinin ölümüne neden olurken, Osmanlı dönemini de tehdit eden bulaşıcı hastalıklara karşı dünyada korunabilmiş tek ada tahaffuzhanesi olan Urla Karantina Adası ile başa çıkıldı. Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürü Hüsem Hatipoğlu, karantina adasının ihtiyaç halinde açılabileceğini belirtti.


Urla Karantina Adası Müdürü Şaban Koçoğlu da, yabancıların, Türk misafirperverliğinin ilk örneğini topraklarımıza basmadan ilk burada gördüğünü söyledi.


Domuz Gribiyle Mücadelede Osmanlı'ya Dönüş CENGİZ GÖNÜLTAŞ 2015-03-29T19:26:55.2040740+03:00 Domuz Gribiyle Mücadelede Osmanlı'ya Dönüş


Halk arasında 'domuz gribi' olarak da adlandırılan H1N1 virüsünden Sağlık Bakanlığı verilerine göre bu yıl 42 kişi hayatını kaybetti. Domuz gribi, ebola, mers gibi hastalıklar Osmanlı döneminde de büyük çapta ölümlere neden oldu. Ölümlerin artmasına karşılık Osmanlı İmparatorluğu bulaşıcı hastalıkları en aza indirgemek ve mücadele etmek bağlamında İzmir Urla'da bir karantina adası oluşturdu. Urla Karantina Adası Osmanlı İmparatorluğu tarafından bulaşıcı ölümcül hastalıklara karşı 1865 yılında dünyadaki en modern tahaffuzhane olarak hizmet vermeye başladı. Ticaret ya da yolcu gemisiyle Anadolu'ya geçmek isteyenler ile Balkanlar üzerinden hacca gideceklerin sağlık kontrolünden geçirildiği Urla Karantina Adası (Tahaffuzhane), o dönemdeki en ileri sağlık merkezlerinin başında geliyordu. Domuz gribi, ebola gibi vakaların yaşandığı ülkemizde önlemlerin alınmasıyla birlikte gözler Urla Karantina Adası'na çevrildi. 1950 yılına kadar aktif olarak faaliyette olan Tahaffuzhane'nin domuz gribi, ebola, mers gibi salgın virüslerin tehdit oluşturması ve gereken durumda tekrar faaliyete geçip geçmeyeceği merak konusu oldu.



“İHTİYAÇ HALİNDE AÇILABİLİR"


Yaklaşık 150 yıl önce inşa edilen ve ölümcül hastalıklara ilk müdahalenin yapıldığı Tahaffuzhane, dönemin en ileri sağlık merkezlerinin başında geliyor. Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürü Hüsem Hatipoğlu, karantina adasının ihtiyaç halinde açılabileceğini belirtti. Ancak şu an böyle bir durumun söz konusu olmadığını vurgulayan Hatipoğlu, Sağlık Bakanlığı'nın her türlü salgın ve bulaşıcı hastalığa karşı Avrupa ülkelerine nazaran en üst düzeyde önlem aldığını dile getirdi.



DÜNYADA KORUNABİLMİŞ TEK ADA


Dünya sağlığına yıllarca önemli hizmetler veren Sağlık Bakanlığı'nın güzide yerlerinden biri olan Tahaffuzhane, ABD'de Elisa Adası, Hırvatistan Dubrovnik'te bulunan Karantina Ada'larına nazaran aslına uygun olarak korunan tek ada olarak günümüze kadar ulaştı. İçerisindeki sterilizasyon malzemeleri, raylı sistem, etüv kazanları, duş kabinleri ile canlı bir tarihi andıran merkez, şimdilerde aynı zamanda sağlık müzesi olarak hizmet vermeye hazırlanıyor.


Urla Karantina Adası Müdürü Şaban Koçoğlu, Osmanlı'nın salgın hastalıklara karşı savaşmak için dünyaya örnek bir sağlık hizmeti verdiğini ve tahaffuzhaneyi kurduğunu söyledi.



O GÜNKÜ TEÇHİZAT HÂLA KORUNUYOR


Tahaffuzhane'nin Osmanlı İmparatorluğu'nun dünya sağlığı ve insanlığını korumak için yaptığı en önemli buluşlarından biri olduğunu belirten Koçoğlu, adanın o dönemlerdeki işlevini şöyle anlattı:


"Yurt dışından gelen gemiler karadan 1 mil açıkla demirletiliyor, adadan filikayla bir doktor, tahaffuzhane müdürü ve kayıt memuru gemiye giderek hasta olanları kayıt altına alıyordu. Bulaşıcı hastalığı olanlar ayrı teknelerle taşınarak, diğer yolculardan ayrı yerde banyo yaptırılıyor ve tecrit pavyonu denilen hasta odalarına alınıyordu. Sağlıklı olanlar ise filikalarla iskeleye çıkarılıyordu. Yolcuların eşyaları da iskeleye kurulan raylı sistemle tahaffuzhanenin sterilizasyon kazanlarına götürülüp dezenfekte ediliyordu. Yolcular ise havlu, peştemal ve takunya verildikten sonra duşluk bölümüne geçiyor, çıkardıkları kıyafetler de filelere konulup sterilizasyon ünitesinde buharla dezenfekte ediliyordu. Duştan çıkanlar, kendileri için özel yapılmış sedirlerde ağırlanıyor, yemek ve içecek ikramı yapılıyordu."


Yabancıların, Türk misafirperverliğinin ilk örneğini topraklarımıza basmadan burada gördüğünü anlatan Koçoğlu, şunları söyledi:


"Ardından da doktor kontrolü uygulanıyordu. Eğer gemide hasta yoksa doktor kontrolünden sonra yolcuların çıkışlarına izin veriliyordu. Gemide bir tek hastanın bile olması durumunda yolcular misafirhanelerde o hasta iyileşinceye ya da ölünceye kadar misafir ediliyordu. Kişi eğer ölürse de yaklaşık 800 dünya insanının yattığı bir mezarlığımız var. Oraya gömülüyordu. Bu Tahaffuzhane'yi ecdadımız tüm dünyaya bulaşıcı hastalık yayılmasın diye yaptığı güzel bir hediye, buluş olarak nitelendirebiliriz. O gün ki teçhizat hâla korunuyor."



“OSMANLI 150 YIL ÖNCE HASSASİYET GÖSTERMİŞ"


Urla Karantina Adası'nı yerli ve yabancı turistlere açmak üzere sağlık müzesi yapmak istediklerini de anlatan Koçoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Çeşitli başvurularımız var. Burayı bir sağlık müzesi yapmak için. Osmanlı Türklerinin, Selçuklu Türklerinin daha doğrusu tüm Türklerin bugüne kadar sağlık alanında bulmuş olduğu tüm buluşları, sistemleri burada Türk Sağlık Müzesi adı altında sergileyeceğiz. Mesela bir suyla tedavi yöntemi, musikiyle tedavi yöntemi var. Bunları çeşitli bölümlerde sergileyerek geçmişimizi geleceğimize aktaracağız."


Koçoğlu, 150 yıl önce Osmanlı'nın bulaşıcı hastalıklara karşı gösterdiği hassasiyeti bugün de Sağlık Bakanlığı'nın domuz gribi, ebola, mers gibi virüslere karşı aynı titizlikle gösterdiğini belirtti.









#Domuz gribi
#H1N1 Virüsü
#H1N1
8 yıl önce