Katar’ın diğer Arap ülkeleri tarafından abluka altına alındığını belirten Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği Başkanı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, zaten agresif davranan Tahran’ın daha da agresifleştirilmek istendiğine dikkat çekti; saldırıların Katar meselesinden bağımsız olmadığını anlattı. Kurşun, DEAŞ’ın saldırısını şöyle yorumladı:
“İran teröre karşı çok sıkı tedbir alıyor. Çifte kontrol sistemiyle içeri girilen bir parlamentosu var. Orada olay olması hem de çok önemli kabul ettikleri Humeyni’nin mezarında yaşanan patlama ciddi mesajlar içeriyor. Bu mesajın şu ya da bu taraftan gelmiş olması önemli değil. Önemli olan doğuracağı sonuçlardır. Teröristler bir saldırı yapar ama arkasından belki de terörle çok ilişkisi olmayan ama konuya duygusal yaklaşabilen pek çok grup harekete geçebilir. Körfez ülkelerindeki diğer Şiiler de saldırılara maruz kalabilir.”
Son saldırıyla birlikte DEAŞ’ı yönetenlerin iyice belli olduğunu dile getiren Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara ise şu açıklamayı yaptı: “DEAŞ’ın kurulduğu günden buyana baş hedefi zaten İran’dı. Ama şimdiye kadar tek bir kurşun atılmış değildi. ABD’nin İran üzerindeki politikası değişince son 2 ay içinde İran’da peşi peşine Selefi kökenli eylemler olmaya başladı. Çok sayıda devrim muhafızı öldürüldü. Şimdi ise iki sembolik hedefe yöneldiler. Bu şimdiye kadar ülkeye terör yatırımı yapıldığını ve piminin çekildiğini gösteriyor.”
“Saldırılarda bir defa daha DEAŞ’ın arkasında başka elin olduğu iddiasını doğruladılar. Şimdiye kadar hiçbir eylem yapılmadı fakat dünya egemenleri politikalarını değiştirince DEAŞ birden birçok merkezde eylemler yapmaya başladı. Şimdiye kadar Orta Doğu’da İran’a bir alan açılmıştı. İran bundan sonra bu alanın kapanmaya başladığını fark etti. Agresif ve şımarık tutumu bırakmak zorunda kalacak.”
