|

Ekmek almaya giderken vuruldu

İbrahim Hamo, 16 yaşında. İç karışıklığın yaşandığı Libya'nın Misurata şehrinden Türkiye'ye gelen yaralılardan biri.

Cihan
00:00 - 17/04/2011 Pazar
Güncelleme: 10:34 - 17/04/2011 Pazar
Yeni Şafak
Ekmek almaya giderken vuruldu
Ekmek almaya giderken vuruldu

İbrahim Hamo, 16 yaşında. İç karışıklığın yaşandığı Libya'nın Misurata şehrinden Türkiye'ye gelen yaralılardan biri. İzmir'e 5 Nisan'da getirilen 321 kişinin arasında bulunan İbrahim, Seferihisar Necat Hepkon Devlet Hastanesi'nde taburcu olacağı günü bekliyor. Ameliyatla vücudundaki Kanas mermisi çıkarılan İbrahim, Türkiye'den ayrılacağı için üzülürken bir an önce haber alamadığı anne ve babasına kavuşmayı istiyor. Bir markete ekmek almaya giderken Libya Lideri Muammer Kaddafi'nin paralı askerlerinin açtığı ateş sonucu vücuduna üç kurşun isabet ettiğini anlatan İbrahim Hamo, yere yığıldığında aklına sadece ailesinin geldiğini söyledi. Misurata'da lise öğrencisi olan İbrahim kolundan, karnından, ayağından ve bacağından vuruldu. Vücuduna isabet eden üç mermi Libya'da çıkarılan İbrahim'in son mermisini Türk doktorlar çıkardı. Askerlerin rastgele ateş etmesi sonucu kendisiyle birlikte aynı anda marketteki yaşlı, kadın ve çocuklardan yaklaşık 13-14 kişinin vurulduğunu aktaran İbrahim, "Biz Libyalılar tarafından vurulmadık, Kaddafi'nin paralı askerleri tarafından vurulduk. Rastgele ateş ediyorlardı." dedi. Türk halkına, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, hükümete ve Seferihisarlılara teşekkür eden İbrahim, vücudundan çıkarılan kurşunu hatıra olarak saklıyor.


LİBYALILAR EV YEMEKLERİ İLE BESLENİYOR

İzmir'e getirilen yaralı Libyalılardan 15'inin tedavisi, Seferihisar Necat Hepkon Devlet Hastanesi'nde yapılıyor. Bir servis Libyalılara ayrıldı. Yaralılar, taburcu edilecek duruma geldi. Günde üç öğün yemek verilen, çayları sürekli demlenen, televizyondan ülkelerindeki gelişmeleri takip eden savaş mağduru Libyalılar, hallerinden memnun. Hastanedeki yaralıları, sivil toplum kuruluşları ve Seferihisarlılar yalnız bırakmıyor. Duyarlı vatandaşlar, evlerinde yaptıkları yemekleri ve tatlıları götürüp ikram ediyor. Hastane personeliyle içli dışlı olan Libyalılar, hallerini anlatabilecek kadar Türkçe de öğrenmiş. "İyiyim, hoş geldiniz, acımıyor, nasılsınız, günaydın" gibi kelimeler öğrenen Libyalıların bazıları, kendilerine Arapça–Türkçe sözlük bile hazırlamış. Kurtlar Vadisi dizisini seyreden Libyalılar, yanlarından ayrılmayan gönüllü tercümanları Veysi Ersu sayesinde Fenerbahçe'ye de sempati duymaya başlamış. Ersu'nun, "En büyük" tezahüratına, "Fenerbahçe" diye cevap veriyorlar. Tedavilerinin devam ettiği hastane koridorlarında ve terasta vakit geçiren Libyalıların her birinin ilginç hikayeleri bulunuyor. Bilgisayar operatörü Mustafa Süleyman Malitan, düğününe birkaç ay kala vurulmuş. Anne ve babasından, öğretmen nişanlısı Asia Lafi'den haber alamamanın üzüntüsünü yaşayan Malitan, kendilerine kucak açan Türkiye'ye teşekkür ediyor. Parmaklarında biraz ağrı bulunduğunu ama bunun da normal olduğunu kaydeden Malitan, "Annemi, babamı, kardeşlerimi, arkadaşlarımı, nişanlımı çok özledim. Buraya geldikten sonra akrabalarımdan az da olsa haber alabildim, ama nişanlımdan hiç haber alamadım. Libya'da elektrik sıkıntısı olduğundan telefonla ulaşmak mümkün olmuyor." diyor. Libya'nın ikinci büyük şehri Bingazi'de döviz bürosu işleten Nebil Ebu Fenes ise Türkiye'den tekrar dönmek üzere ayrılacağını kaydediyor. Seferihisar'dan bir yazlık almayı düşündüğünü belirten Ebu Fenes, tatillerde geleceğini ifade ediyor. Kendilerine kucak açan ve hiç yalnızlık hissettirmeyen Türk halkını unutmayacağını da vurguluyor. İbrahim'in elindeki kurşunun basit bir şey olmadığını anlatan Seferihisar Necat Hepkon Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Ahmet Uysal, "Bundan 100 yıl önce, 1912'de Bingazi ve Trablusgarp'ta omuz omuza çarpışırken yediğimiz kurşundu. Bu milleti ayıran kurşundu. Biz kurşunu burada çıkardık. İnşallah bu milletin sırtına bir daha böyle bir kurşun girmeyecek." şeklinde konuştu. Libya ile Türkiye'nin, aynı coğrafyanın farklı dilleri konuşan milletleri olduğunun altını çizen Başhekim Uysal, yaklaşık 15 gün önce hastanelerine gelen yaralıların, taburcu olacak kadar iyileştiğini geldiğini belirtti. Hastaların çoğunda ateşli silah yaralanması olduğuna değinen Dr. Uysal, şunları söyledi: "Hastalarımız keşke bu ortamda gelmeseydi. Durumları gayet çok iyi, memleketlerine dönecek durumdalar. İyi olmalarında gençlikleri de büyük etken. Çoğunun kurşununu burada çıkardık. Şimdi pansumandan başka ihtiyaçları kalmadı. Bizlerle çok iyi diyalogları var, Türkçe kelimelerle karşılıyorlar. Futbol takımlarımızı bile öğrenmişler. Türk dizilerini takip ettiler. Konfor olarak, evlerinden hiçbir farkı olmadı. Kardeş milletlerin çocuklarıyız, onlar bizim emanetlerimiz. Bir an evvel yuvalarına, ailelerinin, çocuklarının, annelerinin yanına göndermek istiyoruz."

13 yıl önce