|

Katar bölgesel arabulucu olabilir mi?

5 Ocak 2021’deki 41. Körfez İş birliği Konseyi (KİK) Zirvesi ile birlikte üç buçuk yılı aşkın süren Katar’a uygulanan abluka sona erdi. Abluka altı üyeli KİK’in üç üyesi olan Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn ile KİK üyesi olmayan Mısır’ın yine KİK üyesi Katar’a karşı hava, kara ve deniz ablukası aracılığıyla her türlü siyasi, diplomatik ve ekonomik ilişkileri durdurmasıydı...

00:00 - 26/03/2021 Cuma
Güncelleme: 06:18 - 26/03/2021 Cuma
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv
HAMDULLAH BAYCAR

5 Ocak 2021’deki 41. Körfez İş birliği Konseyi (KİK) Zirvesi ile birlikte üç buçuk yılı aşkın süren Katar’a uygulanan abluka sona erdi. Abluka altı üyeli KİK’in üç üyesi olan Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn ile KİK üyesi olmayan Mısır’ın yine KİK üyesi Katar’a karşı hava, kara ve deniz ablukası aracılığıyla her türlü siyasi, diplomatik ve ekonomik ilişkileri durdurmasıydı. BAE ve Suudi Arabistan’ın agresif veliahtlarının mimarlığını üstlendiği ve Körfez’i iki kutuplu bir yapıya dönüştüren bu kriz bölge ülkelerine zarar verirken, haklılıklarını ispatlamak ve destek kazanmak için söz konusu iki kutuplu yapının yaptığı milyarlarca dolarlık lobicilik, danışmanlık ve çeşitli askeri ve ticari kontratlar ise ABD ve Avrupa ülkelerine fırsatlar sundu. Nitekim dönemin ABD Başkanı Donald Trump krizin ilk döneminde Katar’ı teröristleri desteklemekle itham etse de bu ithamdan beş gün sonra Katar ile 12 milyar dolarlık silah satışı anlaşması imzaladı.

Amaçsız bir olgu olarak tanımlanan ve üç buçuk yıldan fazla süren bu krizin “yerli” bir kazananının olmadığı görülse de geçen süre içerisinde Körfez ülkelerinin birbirine duyduğu güvensizliğinin artmasına ve KİK’in meşruiyetinin tartışılmasına kapı araladı. 2019’dan beri zaman zaman yumuşama sinyalleri verilmiş ve acaba bir anlaşma mı geliyor umutları doğmuşsa da 2021’e kadar ilerleme sağlanamadı. KİK üyeleri 5 Ocak’ta Suudi Arabistan’ın El-Ula kentinde toplanıp Katar’a yönelik ablukayı kaldırarak “birlik ve dayanışma” metni imzaladı. Bildirinin bazılarınca sadece formaliteden ibaret olduğu iddia edilse de bu iddialar özellikle Katar-BAE ilişkileri açısından daha yüksek tonla da duyulur oldu. Nitekim BAE-Katar ilişkileri bu süreçte ciddi tahribat aldı. Şüphesiz tarafların sosyal medyadaki fanatik faaliyetleri söz konusu tahribatın derinleşmesinde etkili olduysa da Katar ile normalleşmenin formaliteden ibaret olmadığı bölgesel gelişmelerle de paralel. Zira Suudi Arabistan, Mısır ve Türkiye gibi bölgesel aktörlerin yeni dönemde birbiriyle olan ilişkilerde normalleşme isteklerinin duyulur olmaya başlaması Katar ile normalleşmenin de söylenenin aksine formalite değil sadece bir başlangıç olduğunu gösteriyor. Bu durumda Türkiye ile arası iyi olan ve diğer ülkelerle de artık normalleşen ilişkilere sahip Katar’ın daha önemli bir aktör haline gelebileceği ve uzlaşmaz ülkeler arasında bir köprü görevinin olabileceği söylenebilir.

KRİZDE ULUSLARARASILAŞMA

Ablukayı uygulayan ‘Arap Dörtlüsü’nün bahanelerinden biri Katar’ın aşırı uluslarasılaşmasıydı. Katar’ın Türkiye ve İran ile sıcak ilişkilerinin yanı sıra Mısır’da bir milli güvenlik meselesi olarak algılanan İhvan-ı Müslümin’i desteklemesi bu uluslarasılaşmanın bir yönüydü. Ancak Katar’ın kısa sürede teslim olmasını uman dörtlü, beklenenin aksine Katar’ın geri adım atmaması nedeniyle, İran, Türkiye ve İhvan’la olan hasmane ilişkilerinin dozunu arttırdılar. Buna karşın, Katar ise mevcut blokajı aşmak için Türkiye ve İran’ın yanında Pakistan, Afganistan ve Avrupa’daki aktörlerle de ilişkilerini daha da çeşitlendirme arayışına girdi.

Bu süreçte sadece devlet aktörleri ile değil uluslararası örgütler ve mahkemeler ile de etkisini arttırmayı başaran söz konusu ablukayı olabildiğince uluslararası hukukun bir parçası haline getirmeye çalıştı. Katar Havayolları hava sahası kapatmanın uluslararası hukuka aykırı olduğunu savunarak bu bağlamda 5 milyar dolarlık zararının tazmini için Arap Dörtlüsüne karşı dava açtı. Yine bir Katar firması olan ve onlarca ülkenin futbol liginin yayın hakkını alan BeIn Medya Grubu Suudi Arabistan’da yayın hakkı kendinde olan maçların yayının kaçak izletildiğini ve bu izletilmeden direk Suudi devletinin haberdar ve sorumlu olduğunu dile getirerek dava açtı. Bu ve bunun gibi birçok dava gerek Dünya Ticaret Örgütü’nde gerekse Uluslararası Adalet Divanı’nda görüldü. Nitekim El-Ula Bildirisi’nden Katar’ın bilinen tek tavizi dörtlü aleyhine açtığı tüm uluslararası davalardan feragat etmesi, Doha yönetiminin bu mahkemeleri nasıl etkin bir şekilde kullandığını göstermeye yeter.

Öte yandan, Katar kriz sürecinde KİK’in ‘sessiz’ iki ülkesi Kuveyt ve Umman ile kapalı kapılar ardında ilişkilerini pekiştirdi. Umman her ne kadar bu krizde tarafsız kaldıysa da Umman’ın, Suudi Arabistan’ın hegemonyasına girmek istememesi ve BAE’ye olan mesafeli tutumu Katar ile ilişkilerine ivme kattı. Krizin arabulucusu statüsündeki Kuveyt’in ise Katar’ı baştan beri haklı bulduğu bilinen bir sırdı.

HANGİ FIRSATLAR DOĞACAK?

Dörtlünün isteklerinin aksine Katar, Türkiye ve İran ile ilişkileri seyreltmek yerine daha da derinleştirdi. Özellikle de dörtlünün dostu Trump’ın gitmesi ve yerine selefine nazaran İran ile ılıman ilişkiler kurması beklenen Joe Biden’in gelmesi, Katar’ı daha kilit bir konuma taşıyor. Zira Trump’ın İran’a karşı uyguladığı ‘maksimum baskı’ politikasının Biden’la birlikte muhtemel anlaşma zeminine dönmesi dörtlünün İran’a karşı politikalarındaki sıkışmışlığı gözler önüne serecek. Yine Biden’ın Suudi Arabistan ile ilişkilerinde söylemsel boyutta da olsa yeşil ışık yakmaması ve Yemen müdahalesinden dolayı silah satışını yasaklama tehdidi Riyad’ın gerek Ankara’ya gerekse de bölgenin diğer güçlerine karşı yürüttüğü bariz düşmanlığı bitirmesine çarpan etkisi yapabilir. İşte tam bu noktada söz konusu aktörlerle sıcak ilişkilere sahip olan Katar arabuluculuk ve güven tesisi sağlanması aşamasında kritik bir rol alabilir.

Krizin başlangıcında 60 milyon dolar olan Katar-İran ticaret hacmi takip eden üç senede 250 milyon dolara ulaştı. Bu ticaret hacmi ile artık İran’ın söylemde dahi olsa Katar için bir tehdit değil aksine güvenilir bir müttefik olduğunu gösterdi. Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn’in İran algısı düşünüldüğünde Katar İran’ı yanına çekerek akranı olan Arap ülkelere karşı bölgesel bir denge oluşturdu. İran’ı ABD bağlamında düşünmek gerekirse Biden’ın İran ile anlaşma isteği Katar için diğer Körfez ülkelerine nispeten avantaj olabileceği söylenebilir.

Katar, Türkiye ve diğer Körfez ülkeleri arasında da köprü görevi üstlenebilir. Nitekim Suudi Arabistan’ın geçtiğimiz haftalarda Katar aracılığıyla Türkiye’nin ürettiği İHA ve SİHA’ları talep etmesi de buna gösterge olabilir. Doha ve Riyad arasındaki yakınlaşma Ankara’ya da olumlu yansıyacağı ve bunun zamanla Kahire ve Abu Dabi’ye de yayılması beklenebilir. Nitekim Kahire ile sorunların temelinde Ankara’nın Katar ve İhvan-ı Müslimin’e verdiği destek yatıyor. Kahire’nin, Doha’nın İhvan’a desteğini görmezden geldiği dikkate alındığında Ankara ile de ilişkilerdeki buzların erimesi çok zaman almayacak.

Buna karşın, Katar’ın bölgesel etkinliği sorunları da beraberinde getirebilir. Zira krizden en azından görünürde çok az taviz vererek çıkan Katar’ın dış politikada Suudi Arabistan’a rağmen politikaları sadece Türkiye, İran ve diğer aktörlerle ile sınırlı kalmayacak. Zira Katar, Lübnan’da da ekonomik yatırımlar ve diplomatik girişimleriyle etki kazanmaya çalışıyor. Ancak bu durum Suudi Arabistan’ın Lübnan’daki etkisini Katar ile paylaşması anlamına geliyor. Özellikle de Katar’ın, Suudi Arabistan’a kıyasla avantajı Şii Hizbullah ile olan iyi ilişkileri ve Hizbullah’ın Katar’ın ülkedeki etkinliğinden memnuniyet duyması. Bu durum ise iki ülkeyi karşı karşıya getirebilme motivasyonunu içinde barındırıyor. Bu anlamda Biden’ın İran ile ilişkisi Riyad-Doha hattının kaderini de şekillendirecek.

Ancak kriz ve krizin çözüm bildirgesi olan El-Ula Zirvesi, Katar’ın, Suudi Arabistan’a rağmen dış politika belirleyebilme gücünü bir kez daha gösterdi. Abluka dörtlüsü ile sorunlarını çözen Katar’ın, eskisi gibi hatta belki eskisinden daha etkili bir şekilde arabuluculuk faaliyetleri yapması bekleniyor. Böyle bir durumda gerek bölgesel güçlerle Türkiye, İran, Suudi Arabistan ve BAE ile gerçekleşmesi muhtemel normalleşmelerde rol alabilir gerekse de daha önce yaptığı gibi Afganistan, Taliban ve ABD anlaşmasında yaptığı gibi bu gibi yeni küresel sorunlarda arabuluculuk yapabilir.

#​Katar
#Bölgesel arabulucu
#Körfez
3 yıl önce