Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler ve Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdürü Büyükelçi Çağatay Erciyes’in, “Ben kişisel olarak Türkiye ve İsrail arasında deniz sınırı olduğunu düşünmüyorum” açıklamaları tepki topladı. Toplantıda Erciyes’e İsrail sorusunu soran Prof. Kumbaroğlu, “Hiç beklemediğim bir yanıttı” dedi.
George Washington Üniversitesi’nde konuk profesör olarak bulunan Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi, Enerji Ekonomisi Derneği Başkanı Kumbaroğlu, şu bilgileri verdi: İsrail’deki Doğu Akdeniz toplantılarına konuşmacı olarak katıldım. Konunun uluslararası muhataplarıyla da birebir irtibattayım. Özellikle İsrail’de de Türkiye’ye yönelik olumlu bir izlenim edindiğimi söyleyebilirim. Toplantıda İsrail ile anlaşma opsiyonu gündeme gelmeyince sormak istedim. Libya Anlaşması konusu da kısa geçtiği için anlaşmanın hukuki temeline vurgu yapma gereği duydum. Libya ile yapılan anlaşmanın aynısının İsrail ile ne zaman yapılabileceğini, bu konudaki girişimleri ve olası takvimi öğrenmek istedim. Girişimi bir yana bırakın, Türkiye’nin İsrail’le karşılıklı kıyısının olmadığı yanıtını aldım. Bu konularda çalışan biri olarak, bende soğuk duş etkisi yaptı, hiç beklemediğim cevaptı. Toplantının düzenlendiği kuruluş lobi açısından önemli bir kuruluş. Bu toplantı da bir basın toplantısı niteliğindeydi. Uluslararası basından davetliler vardı, Amerikalılar, Yunanlılar vardı. Sayın büyükelçimiz de orada resmi sıfatla konuşuyordu.
Türkiye İsrail’in denizden komşusudur. Bunu Deniz Kuvvetlerimiz ortaya koydu. Doğu Akdeniz’de bütün hamleleri boşa çıkaracak, dengeleri değiştirecek bir anlaşmadan söz ediyoruz. Benzer şekilde Lübnan ve Mısır ile de karşılıklı kıyılarımız var. Doğu Akdeniz’de karşılıklı anlaşmalara daima itiraz eden ülke konumunda olmak yerine anlaşmaya hazır olduğumuzu ilan ederek münhasır ekonomik bölge de (MEB) ilan etmeliyiz. Karşı tarafın hukuki hiçbir temeli olmayan iddialarını da bu hukuki olarak boşa çıkartır, çürütür. Bu haritaları kabul ettirmek uluslararası alanda bir zorluk değil. Libya anlaşması ile Akdeniz’deki işgal girişimine taş konuldu. Hukuki temeli sağlam olan bu anlaşmaları korumalıyız.” Emekli Deniz Albay Alp Kırkkanat ise tam Türkiye-Libya Anlaşması’nın Birleşmiş Milletler nezdindeki tescil sürecinin sonuna doğru böyle bir durumun ortaya çıkmasının uygun olmadığını vurguladı. Kırkkanat, “Sayın Büyükelçimiz çok değerli ve kıymetli biri. Kendisine de sormak gerekir, kendisinin de bunun neden bu şekilde olduğunu, ne anlatmaya çalıştığını açıklaması uygun olur. Ancak şu an içinde bulunduğumuz süreçte Türkiye-Libya Anlaşması BM’de tescil sürecinin sonunda bulunuyor” dedi.
Kırkkanat şöyle devam etti: “Türkiye ile İsrail arasında bir deniz sınırı var. Datça’nın altından baktığınız zaman Datça kıyılarının güneyi ile İsrail kıyılarını karşılıklı olarak dikkate aldığımızda deniz sınırı olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Zaten biz Libya ile yapmış olduğumuz mutabakatın benzerlerini diğer bölge ülkeleriyle yapmaya çalışıyoruz. Sayın Dışişleri Bakanımız da şartlar uygun olduğu taktirde benzerlerini, GKRY hariç olmak üzere bölge ülkeleriyle yapmak istiyoruz diye beyanat verdi. Aynı kurum içinde bir genel müdürün çıkıp “Bizim İsrail ile aramızda bir deniz sınırı yoktur, bu benim kendi görüşümdür” diye bir ifadede bulunması bu yönüyle uygun değildir.”
Erciyes’ten açıklama
- Büyükelçi Çağatay Erciyes, eleştirilere Twitter hesabı üzerinden yanıt verdi. Erciyes, “Doğu Akdeniz’de sahildar ülkelerin birbirleriyle çakışan KS/MEB (kısa sahanlığı/münhasır ekonomik bölge) iddiaları var. Türkiye’nin resmi KS-MEB sınırları bu. Konferenslarda yabancılar soruyorlar. Sizinki de iddia değil mi? Buna Türkiye’yi temsil eden bir yetkili olarak “iddia diyemem. Sınırlarımız, KS’mız derim” dedi.
