ABD yönetiminin 31 Mart yerel seçimlerini fırsat bilerek, ardı ardına Türkiye’yi hedef alan diplomatik ve siyasi saldırılara başlaması dikkat çekti. Saldırı dalgasında ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) ve Dışişleri Bakanlığı koordinasyonu dikkat çekiyor. ABD’nin evanjelik Başkan Yardımcısı Mike Pence de süreci yönetiyor. ABD’nin saldırılarının Türkiye’nin bağımsız dış politika ve savunma politikasına etki etme amacı taşıdığı görülüyor. Bu çerçevede, Türkiye’nin S-400, F-35 satın alımlarını ve Suriye’de Fırat’ın doğusundaki PKK/YPG terör unsurlarını hedef alacak operasyonu engellemeye dönük bir tehdit mekanizması yürütülmekte. ABD’den son tehdit Fırat’ın doğusuna ilişkin operasyonu hedef alan ABD Dışişleri Bakanlığı açıklamasıyla geldi. Bakanlık açıklamasında NATO müttefiki Türkiye’nin teröre yönelik olası operasyonu “yıkıcı sonuçları olur” ifadeleriyle hedef alınması dikkat çekti.
SKANDAL AÇIKLAMA
ABD Dışişlerinden önceki gün yapılan yazılı açıklamada Bakan Mike Pompeo’nun, Türk Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile görüşmesinde “Suriye’nin kuzey doğusu için devam eden görüşmelerle ilgili desteğini belirterek, bölgede tek taraflı Türk askeri operasyonunun potansiyel yıkıcı sonuçları konusunda uyardı” şeklinde skandal bir açıklama yapıldı.
HAZIRLIK ÖNCEDEN YAPILMIŞ
Pompeo’nun, Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna operasyon düzenlemesi halinde bunun “yıkıcı” sonuçları olacağı konusundaki tehdidine Türkiye sert tepki gösterdi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, Çavuşoğlu ile Pompeo arasında gerçekleşen görüşmenin içeriğinin açıklamada çarpıtıldığı belirtti. Aksoy’un yazılı açıklamasında, “ABD açıklamasının görüşmeden önce kaleme alındığının açık olduğuna”, “görüşmeden gündeme gelmeyen hususlara yer verildiğine” dikkat çekildi.
NATO ÜZERİNDEN MESAJ
Evanjelik Mike Pence ise aynı gün Türkiye’yi NATO üzerinden tehdit etmişti. NATO’nun 70. kuruluş yıldönümü nedeniyle Washington’da bir etkinlikte konuşan Pence, Türkiye’nin F-35 ve S-400’ler arasında seçim yapması gerektiğini ima eden, “Türkiye seçim yapmalı. Tarihteki en başarılı askeri ittifakta önemli bir ortak olarak mı kalmak istiyor ya da bu ortaklığın güvenliğini umursamaz kararlarla riske mi atmak istiyor” tehdidini savurmuştu.
SAVUNMA ŞİRKETLERİNİ HEDEF ALDI
Konuyla ilgili sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Mike Pence, “Türkiye’nin S-400 alımı NATO’ya çok büyük risk arz ediyor. Eğer Türkiye S-400 alımına devam ederse F-35 programından çıkarılma riskiyle karşı karşıya kalır” paylaşımıyla üstü kapalı şekilde projeye önemli katkı sunan Türk savunma sanayii şirketlerini de hedef almıştı.
PENTAGON VE DIŞİŞLERİ KOORDİNASYONU
Pence’ten önce Pentagon ve ABD Dışişleri Bakanlığı eşzamanlı açıklamalarla Türkiye’yi hedef almıştı. Pentagon’dan yapılan açıklamada S-400 alımından vazgeçene kadar Türkiye’nin F-35’lerinin operasyonel kabiliyetlerine ilişkin sevkiyat ve faaliyetlerinin askıya alındığı belirtilmişti. ABD Dışişleri ise 31 Mart yerel seçimlerine gölge düşürmeyi ve yasal süreci karalamayı hedefleyen bir açıklama yapmıştı.
Pence’e anlayacağı dilde yanıt
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, ABD ve Mike Pence’nin tehditlerine önceki gün anlayacakları dilden cevap vererek, “ABD’nin Türkiye’nin müttefiki olarak mı kalacağına yoksa iki ülke arasındaki dostluğu riske mi edeceğine karar vermesi gerektiğini” belirtmişti. Oktay, Twitter hesabından, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’nin, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 alımına ilişkin yaptığı yorumuna, “ABD artık karar vermeli. Türkiye’nin müttefiki olarak mı kalacak, yoksa terör örgütleriyle el ele vermek suretiyle düşmanlarımıza karşı bizi zor durumda bırakıp dostluğumuzu riske mi edecek?” sözleriyle sert tepki göstermişti.
- Ekonomik çıkar peşinde
- Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Aleksandr Gruşko, ABD'nin Türkiye'nin S-400'ler ile NATO üyeliği arasında bir seçim yapması gerektiği tehdidine yanıt verdi. Gruşko, Washington'ın müttefiklerine baskı uygulamak için her türlü yöntemi kullandığını belirtti. Gruşko, ABD'nin kimden gaz alınacağı, kiminle dostluk kurulup kiminle kurulmayacağı, kime karşı yaptırım uygulanacağı, kime, nasıl oy verileceği, hangi ülkelerdeki rejimlerin demokratik, hangi ülkelerdekilerin demokratik olmadığı, hangilerinin değiştirilmesi konusunda baskı uyguladığını kaydetti. "ABD bu konularda baskı için kullanacağı yöntem, ifade arasında seçim yapmakta tereddüt etmiyor. Bu nedenle Türkiye'ye yapılan baskı şaşırtıcı değil" diyen Gruşko, ABD baskısında "ekonomik çıkarların söz konusu olduğunu" belirtti.
