Türkiye’nin Suriye’de verdiği varlık mücadelesine gösterdikleri tavırla arıza çıkaran ABD ve AB ülkelerinin ekonomileri yeniden alarm vermeye başladı. ABD, Almanya, Fransa, Hollanda gibi ülkelerin ekonomilerinde başlayan kırılganlık, son bir haftada bu ülkelerin devlet tahvillerinin değerini de düşürdü. Devlet tahvillerinin faizi ise artmaya başladı. Devlet tahvillerinin fiyatı ile tahvile verilen faiz arasında ters orantı bulunuyor. Bu kapsamda tahvilin fiyatı yükselirken, faizi düşer. Bu durum ekonominin oldukça iyi olduğunun göstergesidir. Ancak tahvillerin değeri düşmeye başladığında ise faizi yükselmeye başlar. Bu da ekonomide kırılganlığın işaretidir.
Ocak ayının son haftasında ABD’nin 10 yıllık devlet tahvili getirisi yani faizi yüzde 2,62’den yüzde 6,6 artışla 2,8’lere dayandı. Aynı tarihlerde Almanya’nın yüzde 16,4 seviyesinde tahvil faizlerinde artış kaydedilirken, Fransa’nın, yüzde 8,9, Hollanda’nın yüzde 13,6 faiz vermeye başladığı gözlendi. Aynı zaman diliminde Avusturya devlet tahvilinin getirisi 0,742’lerden yüzde 13,3 artışla 0,841’e, Belçika’nın 0,772’lerden yüzde 13,2 artışla 0,874’e çıkması dikkat çekti. Bu ülkelerdeki devlet tahvillerinin faizi artarken, borsaları da değer kaybetmeye başladı. Dolar ve altında da düşüş görüldü.
- SATIŞLARDA ARTIŞ BEKLENİYOR
- Tahvil faizlerindeki artışın aynı zamanda bu ekonomilerdeki sıkıntıların başladığını da ortaya koyduğuna dikkat çekilirken, gelişmiş ülkelerin devlet tahvilini elinde tutanların yüksek kazanç elde edemeyecekleri için satışa çıkardığına vurgu yapılıyor. Ekonomistler, yatırımcıların ellerindeki tahvilleri satıp yeni ve daha yüksek faizle çıkacak yeni tahvilleri almaya yönelik bir stratejiye geçilebileceğini dile getiriyor. Böylece yeni ve daha yüksek faizli tahviller piyasaya çıkana kadar paraların yüksek faiz veren gelişmekte olan ülkelere yatırıldığına vurgu yapıyor.
Ekonomistler ikincil piyasalarda tahvil fiyatları artarken tahvil faizlerinin bir miktar gerileyeceğine de vurgu yapıyor. Bu şekilde bir dönüş halinde ise gelişmekte olan ülkelerin tahvillerinden çıkışların da ancak, FED ve ECB’nin mevcut stratejilerini devam ettirmeleri halinde bu yıl sonundan önce olması beklenmiyor. Bu arada da para akışının gelişmekte olan ülkelerden çıkış döneminde tedbir almaması halinde olumsuz etkinin bu kez daha kırılgan olan bu ekonomilerde yaşanabileceği uyarısı yapılıyor.
