Geçtiğimiz aylarda müsilajla gündeme gelen Marmara Denizi ile birlikte atık suların arıtılması sorunu bir kez daha gündeme geldi. Hızlı bir şekilde kirlenmekte olan suyun evsel veya endüstriyel amaçlarla kullanıldıktan sonra ıslah edilmesi anlamında gelen atık su arıtma işleminin sadece İstanbul’da değil tüm Türkiye’de yaygınlaştırılması çevre için hayati önem taşıyor.
BÜYÜK BİR DEĞER
- Atık suların arıtılması adımlardan sadece ilki. Arıtma çamuru ise, atık su arıtımının son ürünü. Teknolojinin gelişimi ve tüketim alışkanlıklarının değişmesiyle her geçen yıl miktarı artan arıtma çamuru da geleceğimizi tehdit ediyor. Türkiye’deki evsel ve endüstriyel atık su arıtma tesislerinden günde yaklaşık 9-10 bin ton arıtma çamuru çıktığının öngörüldüğüne dikkat çeken INEVA Genel Müdürü Erman Çakal şöyle devam etti:“Bertaraf maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle bu çamurların taşınması ve yönetimi kurumlar için önemli bir zorluk oluşturuyor. Bu konu aynı zamanda çevre ve insan sağlığı açısından da büyük önem taşıyor. Arıtma çamurlarının hammadde olarak da yaratabileceği büyük bir değer var. Bu çamurların termokimyasal yöntem veya daha bilinen adı ile yakma yöntemiyle nihai şekilde bertaraf edilen ve enerji üretilen kısmı sadece yüzde 10-12 seviyesinde.”
YÖNETİMİ ZOR
YERİNDE DÖNÜŞÜM
- INEVA’nın yüzde 100 yerli sermayeyle kurulduğunu ve Türkiye’nin ilk arıtma çamuru yerinde bertaraf lisansına sahip tesisini kuran şirket olduğuna dikkat çeken Çakal“Arıtma çamurlarını termal olarak bertaraf edip, bu yöntemle müşterinin ihtiyacına göre buhar veya elektrik üretiyoruz. 1 ton atıktan 1,5 ton buhar enerjisi üretebildiğimiz gibi bu buhardan da 0,15 ila 0,2 MW yenilenebilir enerji statüsünde elektrik elde edebiliyoruz”dedi.