|

Çekilme Meclis kararıyla olur

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin tek taraflı olarak protokolden çekilme yetkisi bulunmadığını söyledi. Kurum, “Meclisin karar almadığı bir protokolden tek taraflı olarak vazgeçemezsiniz. Vazgeçerseniz eğer buradaki maddi ve hukuki sorumlulukları da almış olursunuz” dedi.

Talha Menteş
04:00 - 25/12/2019 Çarşamba
Güncelleme: 00:11 - 25/12/2019 Çarşamba
Yeni Şafak
Kanal İstanbul Projesi
Kanal İstanbul Projesi

Kanal İstanbul’u boğazı kurtarma projesi olarak gördüklerini belirten Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin tek taraflı olarak protokolden çekilme yetkisi bulunmadığını söyledi. Kurum, “İstanbul Büyükşehir Belediyesinin tek taraflı olarak protokolden çekilme yetkisi bulunmamakta. Meclis kararıyla protokoller imzalanır, yine meclis kararıyla protokollerden vazgeçebilirsiniz. Meclisin karar almadığı bir protokolden tek taraflı olarak vazgeçemezsiniz. Vazgeçerseniz eğer buradaki maddi ve hukuki sorumlulukları da almış olursunuz” dedi.


ÇED RAPORU 10 GÜN ASKIDA

Bakan Kurum, ÇED raporuna da değindi. Bakanlık olarak Kanal İstanbul ÇED sürecini tamamladıklarını belirten Kurum, “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecini tamamladık ve halkımızın bu noktadaki tasarrufuna bıraktık, 10 gün süreyle ilan ettik. 10 gün içinde ÇED raporuna gelecek olumlu ya da olumsuz eleştirileri alacağız. Bu eleştiriler neticesinde de ÇED sürecini tamamlamış olacağız” diye konuştu.

ARSA RANTINA NE GEÇMİŞTE NE DE ŞİMDİ MÜSAADE ETMEDİK

Bakan Kurum, Kanal İstanbul projesi alanındaki arsalara ilişkin de bilgi verdi. Kurum, "Kanal İstanbul güzergahı üzerinde veya bundan önce yaptığımız projelerde hiçbir şekilde arsa rantına müsaade etmedik. Ne devlet olarak biz gittik arsa topladık ne de birilerinin arsa toplamasına müsaade ettik. Bir vatandaşın, bireyin, şirketin arsa toplaması söz konusu değildir. Arsa sahipleri plan çerçevesinde haklarını alacaktır, plan belediye meclisinden geçecek ve o plan çerçevesinde uygulamalar yürütülecek. Dolayısıyla vatandaşımızın istemediği, vatandaşımıza rağmen hiçbir projeyi bugüne kadar yapmadık, yapmayacağız" şeklinde konuştu.



Canikli: Depremi tetikleyeceği akla ziyan


AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli, Kanal İstanbul için ortaya atılan iddiaları “akla ziyan” olarak niteledi. Canikli, “Bu söylemler ile oradan geçen gemilerin bağlı bulundukları şirketlerin avukatlığını yapıyorlar. Boğazlar sözleşmesi imzalandığında yıllık geçen gemi miktarı 12- 13 bin civarındaydı ama şu anda 45-50 bin civarında. Petrol tankeri ya da tehlikeli yük taşıyan tankerin geçişi de yok denecek kadar azdı ama şu an yıllık 13 bin üzerinde. İstanbul’u bu tehditten kurtarmamız gerekiyor. Bunun da yolu Kanal İstanbul. CHP’nin Kanal İstanbul'un yapımı için alınan kredileri iktidara geldiklerinde ödemeyecekleri yönünde sözleri olduğunu da görüyoruz. Kanunlara, mevzuata uygun sözleşmeler yapılmışsa kim gelirse gelsin öder” dedi.

  • 6 AYDA NE ÜRETTİ
  • İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının “İkide bir çıkıp da '16 milyon İstanbulluya hizmet ediyoruz, haklarını savunacağız” dediğine atıfta bulunan bakan Kurum, “Bunları demekle belediye başkanlığı yapılmıyor. Belediye Başkanlığı vatandaşa hizmet ederek yapılıyor, taş üzerine taş koyarak yapılıyor. İşte marttan yıl sonuna geldik, 6 aylık süreç geçti. Bu süreçte Sayın Başkan'ın ne yaptığını kendisine sormak lazım. Hangi projeyi ürettiğini bir kendisine sormak lazım. Biz de bugüne kadar 82 milyon vatandaşımız için proje ürettik ve üretmeye de devam deceğiz, taş üstüne taş koymaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
  • AYM'DEN CHP'NİN TALEBİNE RET
  • Anayasa Mahkemesi Kanal İstanbul'un yap-işlet-devret kapsamına ilişkin düzenlemenin iptal istemini reddetti. Kanal İstanbul ve benzeri su yolu projelerinin yap-işlet-devret modeli kapsamına alınmasına yönelik yasal düzenleme, TBMM Genel Kurulu'nda 26 Temmuz 2018'de kabul edilmişti. CHP de düzenlemenin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle AYM'ye başvurmuştu..

Montrö tehdidi boş iddia

  • İstanbul Boğazı’ndaki deniz trafiğini azaltmak ve güvenliğini sağlamak adına hayata geçecek olan 'Kanal İstanbul' projesi tüm boyutları ile de tartışılmaya devam ediyor. Daha çok iklim ve çevre hassasiyeti üzerinden muhalefet üretmeye çalışan CHP’nin ikinci iddiası 20 Temmuz 1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi üzerine. CHP, Kanal İstanbul’un Montrö Sözleşmesi’nin içini boşaltacağını ve Türkiye’nin kazanımlarını baltalayacağını iddia ediyor. Hukukçulara göre ise bu iddia gerçeği yansıtmıyor. Montrö’nün, Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı’nı kapsadığını ifade eden Marmara Üniversitesi Uluslararası Deniz Hukuku Profesörü Selami Kuran, sadece Karadeniz ile Marmara’yı bir birine bağlayacak Kanal İstanbul’un sözleşmeyi etkilemeyeceğini ifade etti.
  • Kamuoyunda çok kirli bilginin yayıldığına vurgu yapan Kuran, “Kanal İstanbul Projesi’nin yapılmasının önünde uluslararası hukuk, uluslararası deniz hukuku ve özelde de Montrö Boğazlar Sözleşmesi açısından bir engel söz konusu değil" dedi. Kanal İstanbul'un inşasının Montrö’nün içeriğiyle alakası olmadığını belirten Kuran, "Çünkü yapılması planlanan proje, Türkiye sınırları içerisinde yer alıyor. Transit geçiş rejimi iki açık deniz arasında ya da iki münhasır ekonomik bölge arasında uygulanır. Dolayısıyla açık deniz olmadığından Montrö kalksa dahi Türkiye'nin izni olmadan geçiş sağlanamaz” şeklinde konuştu.
  • Savaş gemisi giremez
  • Kuran, büyük yabancı savaş gemilerinin de boğaza girmesinin yasak olduğunu aktardı. Kuran, konuşmasını şöyle sürdürdü:”Bugün ABD, Fransa, İngiltere'ye ait savaş gemileri Boğazdan girip Karadeniz'e açılamaz. ABD'nin daimi deniz gücü bulunduramadığı tek yer Karadeniz'dir. Şehrin ortasından geçen milletler arası bir su yolunun oluşturduğu tehlikeleri ortadan kaldırmak için Kanal İstanbul, İstanbul Boğazı’nı rahatlatacak ve güvende tutacak.”

#İstanbul Boğazı
#Kanal İstanbul
#Murat Kurum
#Selami Kuran
4 yıl önce