|

Patron kızına torpil yok

Feyhan Kalpaklıoğlu, Yaşar Holding'te çalıştığı dönemde, patron kızı olduğu halde hiç torpil görmediğini hatta izin hakkını doldurmadığı dönemde ailesi Uludağ'da eğlenirken, kendisinin çalıştığını söyledi.

Yeni Şafak
01:00 - 13/02/2005 Pazar
Güncelleme: 11:55 - 22/06/2017 Perşembe
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv
---------------------------------- manset -------------------------------------------
---------------------- manset ---------------------

  • EKONOMİ SERVİSİ / İSTANBUL


    Şirketlerin kurumsallaşamaması ve büyüyememesinin başlıca nedenlerinden biri olan 'aile şirketi' olma özelliği Türk şirketlerinin başlıca handikaplarından birisi. Ancak 'aile şirketi' olup da kurumsallaşmanın güzel örneklerini verenler de yok değil. Özellikle gıda alanında yoğunlaşan ve Türkiye'nin önde gelen holdinglerinden olan Yaşar Holding'te yaşanan bir olay bunu çok iyi gösteriyor. Halen Yaşar Holding'in yönetim kurulu başkanlığı görevini yürüten Feyhan Kalpaklıoğlu, grubun yayın organı Yaşa dergisine verdiği demeçte, holdingde çalıştığı dönemde hiç kayırılmadığını söyledi.

    Kalpaklıoğlu, Yaşar Holding'in kurucusu olan babası Selçuk Yaşar'ın, bir baba olarak çocuklarını daima yanında tutmaya çalışan, hatta bu nedenle holdingin bulunduğu İzmir dışından evlenmelerine bile razı olmayan bir kişiliğe sahip olduğunu söyledi. Buna karşın işadamı olarak ise babasının disiplinli, yenilikçi ve cesur bir insan olduğunu ifade eden Kalpaklıoğlu şöyle konuştu, "Eskiden çocuklar sağlıklı süt içemiyordu. Şişe sütler her yere dağıtılamıyordu. Birkaç gün süt olmayabiliyordu. O zaman peynir ya da yoğur yeniyordu. 1975'te Pınar Süt'ün kurulması ile birlikte Türkiye'ye ilk UHT süt getirildi. Fransa'da bile o zamanlar UHT süt çok yeniydi. Selçuk Yaşar, aynı zamanda TÜSİAD'ın, Setbir'in de kurucularından. Bunlar Türkiye'de birçok sektörün öncü kuruluşları."

    İzin hakkı dolmadığı için Uludağ'a tatile gidemedi

    Söyleşide bir anısına da yer veren Kalpaklıoğlu, o dönemde çalışmaya başladığı DYO fabrikasında patron kızı olmasına rağmen, diğer işçilerden farklı muamele görmediğini söyledi. Kalpaklıoğlu anısını şu şekilde aktardı, "Bazı yerlerde torpilin olması mümkün değil. Orada çalışan insanlar size 'Acaba ne kadar tahammül edecek' diye bakıyor. Saat sekizde işyerinde olacaksınız. Birkaç kez arabayla gitmeye çalıştım baktım olmuyor. Bölüm şefinin arabasıyla gitmeye başladım. Birgün babam bana 'Uludağ'a gideceğiz, fabrika müdürü Fikret Bey'e söyle, sen de gel' dedi. Ben de gayet saf bir şekilde 'Biz bir hafta Uludağ'a gideceğiz' dedim. Fikret Bey de bana 'Sizin daha yıllık izin hakkınız yok' dedi. Babam, 'Söyle, sana ücretsiz izin versinler' dedi. Bir daha sordum; Fikret Bey ise bana 'İş kanununa göre ücretsiz izin verilmiyor' dedi. Böyle olunca ben o yıl Uludağ'a gidemedim."

    İş hayatı boyunca holdingin farklı şirket ve departmanlarda çalıştığını, işe başladıktan sonraki ilk 10 yıl boyunca babası ile hiç aynı toplantıda bulunmadığını söyleyen Kalpaklıoğlu, bu dönemde profesyonel bir ekiple çalıştığını, bu tecrübesinin ise kendisinin yetişmesine büyük yardımı dokunduğunu ifade etti.

    Kalpaklıoğlu, ayrıca babasının çok çocuk doğurmalarını istemediğini, ilk doğumunda 20 gün sonra da işe başlamasını istediğini dile getirdi. Kalpaklıoğlu bir başka anısını anlatırken şunları söyledi: "Oğlumu doğurdum, 20-25 gün geçmişti. Babam bir gün beni aradı. O zaman ben turizme bakıyordum ve birtakım işler de devam ediyordu. Bana, 'Çocuk 20 günlük oldu, daha ne kadar evde oturacaksın?' dedi. Benim için tam bir şok olmuştu."


    ----------------- imza------------------

    ----------------- imza------------------



  • #Arşiv
    #Yeni Şafak Arşiv
    19 yıl önce