|

Ateş alme geldin?

Yeni Şafak
00:00 - 29/07/2000 السبت
Güncelleme: 10:08 - 17/05/2017 الأربعاء
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv



S P O T

1-
Pazartesi. Gece saat 21.30-22.00 suları. Tayyip Erdoğan'la birlikte akşam yemeği için As Nur Otel'den Müze Kafe'ye gitmek üzere Rize caddelerinde yürüyoruz. Rize, Tayyip Erdoğan'ın baba memleketi, kendisinin de özellikle bağlarını sağlam tutmaya çalıştığı şehir. Gecenin bu saatinde nisbeten sakin olan caddelerde (Bütün Karadeniz, bütün Anadolu'da olduğu gibi, Rize'nin yaz nüfusu da kış nüfusunun herhalde en az on katı. Bu nedenle ne kadar sakin olsa da caddeler insan dolu.) insanlar Tayyip Erdoğan'ı farkeder etmez hoşgeldin deyip ayaküstü, kısa sohbetlere dalıyorlar hemen. Yürüdüğümüz yol, As Nur Otel'le Şeyh Camii'nin oradaki Müze Kafe arası neredeyse Rize'yi boydan boya geçmek anlamına geliyor. Bu nedenle Erdoğan'ın bir hafta sürecek Doğu Karadeniz gezisinin belki de en anlamlı bölümü bu yürüyüş. Yürüyüş sırasında, iki delikanlının selamdan sonra, Erdoğan'ın yarın şehirden ayrılacağını öğrendiklerinde söyledikleri tüm Rizeliler'in duygusunu dile getirdi sanki; 'Ne o ateş alme geldin?'
2-
(Bu bölümü Rizeliler'e uyarak 'mişli geçmiş' yerine 'dili geçmiş' kipinde anlatabilirdim. Böylece hem yalan/yanlışı söylememiş, hem de geziye katılmış gibi olurdum).

Biz ekibe Pazar akşamı katıldık. Bizim Görele'de bulunduğumuz sırada Tayyip Erdoğan, Trabzon'daydı. Cumartesi günü Trabzon Belediyesi'nin bir dizi etkinliğiyle geçmiş. Pazar günü büyük bir kalabalıkla ve üst düzey katılımla Haçka Yaylası'na çıkılmış. Haçka'da Tayyip Erdoğan ve Asım Aykan'dan başka Abdullah Gül, Şeref Malkoç, Kemalettin Göktaş, Ali Müfit Gürtuna gibi Fazilet Partisi'nin tanınmış isimleri de bulunmuş. Pazar akşamı Trabzon'a varıp, belediyenin yanındaki parkta oturduğumuzda iniş yeni başlamıştı. İlk inenler merkezlerine haber geçebilmek derdindeki gazetecilerdi. Yeni Şafak'tan Muhammet, Akşam'dan Fatma, Star'dan Filiz ve iki tane yerel gazeteci arkadaş. Gazeteci arkadaşların ortak kanaati Haçka Yaylası'nda en az 5000 kişinin toplanmış olmasıydı. Bir yayla şenliğinde bu kadar insanı bir araya getiren gücün ne olduğunu herkes kendince düşünebilir. Nemli ve sıkıcı havadan bir nebze kurtulmak için oturduğumuz parkta, akşam yemeğinde ve gece Zorlu Otel'in lobisinde eski Karadeniz gezilerinden, başka şehirlere birlikte yapılan seyahatler; medya dünyasında olup bitenlerden, kişisel oldu bittilere; memleket sevdasından çocukluk anılarına; bu ülkenin ve ülke insanlarının çok büyük bedeller ödeyerek bir yerlere gelmiş olmasından, kendi özel maceramıza; son siyasal gelişmelerden, son geziye kadar çok şey konuşuldu şüphesiz. Zaten, ben bu tür gezilerin en çok bu tarafını severim. Bu zaman içinde merak edilen ve tartışılan konulardan birisi de Ali Müfit Gürtuna'yı buraya getiren sadece hanım köylü olma duygusu mu yoksa başka gelişmelerin de olup olmayacağıydı.

3-
Pazartesi sabahı Rize'ye geçtik. Ali Müfit Gürtuna ve beraberindekiler akşamdan İstanbul'a dönmüşlerdi. Abdullah Gül ve Kemalettin Göktaş ise birkaç günlüğüne Uzungöl'e çıkmışlar anlaşılan. Rize'ye geçen ekipte Ekrem Erdem, Kadir Topbaş, kardeşi Ahmet, eşleri ve çocukları, Harun Karaca ve eşi, Hüseyin Kurt ve oğlu, Mustafa Gündoğar, Sinan İman ve Tayyip Bey'in çocukları; Bilal, Esra ve Sümeyye.

Yağmurla birlikte çıktık yola, Güneysu'ya gitmek için. Güneysu'da fazla kalmadan vurduk köy yollarına. Yollar, arazi çok engebeli olmasına rağmen betonlanmış ve birbirine bağlanmış. Köyden köye geçerken, yağmur altında çay toplayanlarla karşılaşmak ve fotoğraflamaya çalışmak unutulmayacak görüntülerdi. Abdullah Yığcı'nın evinin bahçesinde, brandaların altında, yağmurun ve doğanın sesleri eşliğinde yenilen öğle yemeği mükemmeldi.

4-
Gece saat 24.00'ü hayli geçmişti. Yemekten dönen ekip odalarına çekilmiş, daha çok gençler lobideydi. Dipte bir masada Hüseyin Kurt, Sinan İman ve Yusuf Cemal Keskin'le biz varız. Hüseyin ve Sinan'ın iddiasına göre Yusuf Cemal Keskin yaşayan en büyük kemençe üstadı. Benimse en iyi kemençe Görele'de çalınır iddiam malum. Yusuf Cemal bizi kırmayıp, hem rahatsız olmasına, hem Rize TV'de 3.5-4 saatlik canlı yayından yeni çıkmış olmasına rağmen kısa ama tadına doyulmaz bir resital verdi bize. Birlikte geçirdiğimiz o saatlerden büyük keyif aldım. Kendi adıma Yusuf Cemal'i de çok sevdim. Muhteşem resitalden sonra aramızda gelişen sohbet hem Hüseyin'le Sinan'ı haklı çıkaracak nitelikteydi hem de beni. Yusuf Cemal gerçekten ustaydı, bu gerçek. Başka bir gerçekse Yusuf Cemal'in Mehmet Sırrı Öztürk'ün öğrencisi olmasıydı. Bu konu açıldığında 'Bitişi Piçoğlu'yla yaptım farkındaysanız' demesi daha da mutlu etti beni.

Gizli katil hipertansiyon

Toplum arasında fazla dikkate alınmayan hipertansiyon, dünyadaki ölüm vakalarının bir numaralı nedeni olan kalp damar hastalıklarının ana faktörü

Toplum arasında gizli katil olarak bilinen hipertansiyon, her 5 kişiden birinde görülüyor. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Başçı, bu hastalığın dikkate alınmaması halinde ölüme neden olduğunu söyledi. Hipertansiyonun dünyadaki ölüm vakalarının bir numaralı nedeni olan kalp damar hastalıklarının ana nedeni olduğunu vurgulayan Başçı, "Hipertansiyon birden bire ortaya çıkıyor; tedavi edilmediği zaman ölüme bile neden oluyor" dedi. Hipertansiyon, aşırı tuz alımı, stres, aşırı kilo gibi nedenlerle meydana geliyor. Tuz alımı ile kan basıncı direkt olarak bağlantılı olduğu için kan basıncı arttığında hipertansiyon meydana geliyor. Hastalığa yakalanmamak için yemeklerde tuza dikkat edilmeli, bol bol egzersiz yapmalı, sigara ve stresten uzak durulmalı. --------------- imza ve tarih ----------------

Hüseyin BESLİ

  --------------- imza ve tarih ---------------- Geri OKU

#Arşiv
#Yeni Şafak Arşiv
٪d سنوات قبل