MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türk tarihine kara bir leke olarak geçecek Erdoğan-Barzani buluşmasının, hükümetin küresel projelere nasıl mahkum hale geldiğinin de en açık delili olduğunu söyleyerek, "Binlerce vatan evladının kaybından sorumlu tutulması gereken bir suç ortağının Başbakanla, Dışişleri Bakanıyla ve Cumhurbaşkanı ile buluşmuş olması ancak AK Parti'ye layık bir düşkünlük olarak tarihe geçecektir" dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisinin Meclis Grup Toplantısında Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'nin Türkiye ziyaretiyle ilgili değerlendirmelerde de bulundu. Türk tarihine kara bir leke olarak geçecek bu buluşmanın, hükümetin küresel projelere nasıl mahkum hale geldiğinin de en açık delili olduğunu söyleyen Bahçeli, Kuzey Irak'ı Türkiye'ye karşı saldırılarda bir harekat üssü olarak kullanan PKK teröristlerinin yuvalandığı alanın sorumlusunun Barzani olduğunu belirtti.
Can almaya devam eden kanlı terör örgütü PKK'nın en büyük koruyucusunun Barzani olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Yıllarca Türkiye'ye husumet ilan eden, hakaretlerine şimdilik ara verip pusuya çekilen de Barzani'dir. Başbakanın güvendiği, elini sıktığı, işbirliği yapmaya çağırdığı, beraber yemek yediği, hoş geldiniz dediği, karşılıklı görüştüğü Barzani budur. Dışişleri Bakanı'nın utanmadan, sıkılmadan 'Mesut abi' diyerek ailesine dahil ettiği Mehmetçik katili zalimin kartvizi bunlardır" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın sonunda muhatabına kavuştuğunu ve layığını bulduğunu ifade eden Bahçeli, resmi basın açıklamalarına sahne olan salonda Irak bayrağının bulunmamasının son derece manidar ve tehlikeli bir gidişatın habercisi niteliğinde olduğunu söyledi. Bahçeli, "Önüne halılar sererek kucaklaştığınız zat, nihayetinde Irak Devletinin bir mensubudur. Bu şahıs ülkesinin bayrağı ile temsil edilmediğine göre, kafaların arkasındaki sinsi niyetler nelerdir? Peşmerge reisi, en üst seviyede ağırlandığı ve AK Parti tarafından muhabbet gösterildiğine göre ülkemizde hangi yetki ve görevle ve nereyi temsilen hazır bulunmuştur? Ancak devlet adamlarına gösterilen fiili itibar ve yakınlığa şahit olunan görüşmelerde bu zat, hangi gizli devleti temsilen ağırlanmış ve henüz olmayan bayrağının yeri de boş bırakılmıştır?
Bu iğrenç ilişkiyle birlikte, Türkiye'nin Irak'ta oluşması muhtemel yapay devletin varlığının savaş nedeni sayılacağına dair kuru tehdit de bütünüyle ortadan kalkmış, sözde kırmızı çizgi tamamen silinmiştir" değerlendirmesini yaptı.
Özellikle son yıllarda, binlerce vatan evladının kaybından sorumlu tutulması gereken bir suç ortağının ve şebeke reisinin Başbakanla, Dışişleri Bakanıyla ve Cumhurbaşkanı ile buluşmuş olmasının ancak AK Parti'ye layık bir düşkünlük olarak tarihe geçeceğini ifade eden Bahçeli, aklı başında, vatan sevgisi olan, milli onurunu koruyan, haysiyet sahibi her yönetici için düşmanca bir tavır olması gereken ve savaş nedeni olacak bu tespitler ve terör saldırılarının, AK Parti için ciddiye bile alınması gereksiz ayrıntılar haline geldiğini söyledi.
Bahçeli, "Varsın Mehmetçikler toprağa verilmeye devam etsin, varsın aşiret reisleri hakaretlerini sürdürsün. Yeter ki Okyanus ötesi ile aramız bozulmasın Yeter ki Peşmerge reisleri gücenmesin ve bu duruma milletimiz de sessiz kalsın. AK Parti'nin düştüğü açmazın özü ve özeti budur" dedi.
Geride kalan yılların, AK Parti hükümetlerinin terörle mücadele politikalarının iflasının acı hatıralarıyla dolu olduğunu belirten Bahçeli, Kuzey Irak yönetiminin PKK'yı himaye etmekten vazgeçirilmesi için caydırıcı ve zorlayıcı önlemleri uygulama imkanı varken, AK Parti hükümetinin bunun yerine Peşmerge reislerini daha da cesaretlendirecek yanlışlara sürüklendiğini söyledi.
Hükümetin zafiyetini fark eden Barzani'nin ise PKK'nın mevcudiyetinin kendisi ile Türk devletini muhatap kılacağını anlayarak, bu tehdit unsurlarını canlı tutmanın sağlayacağı fırsatları sonuna kadar kullandığını söyleyen Bahçeli, bu süre zarfında AK Parti zihniyetinin tek yaptığı şeyin ise teröristin insafa gelmesini bekleyerek, kimlikleri kaşıyarak, milleti otuzaltıya bölmeye çalışarak ihanete zemin hazırlamaya çalışmak olduğunu öne sürdü.
