Hülya Çağlar 2003 yılı sonunda böbrek taşı rahatsızlığı nedeniyle Ankara Başkent Üniversitesi Hastanesi'ne yattığını ifade ederek daha sonra yaşadıklarını şöyle anlattı:
''Derhal böbrek taşlarımın alınması için hemen yatış verdiler. Hastaneye yattığımda ''dren takacağız, bir gün sonra da laparoskopik sistemle böbrek taşlarını alacağız'' dediler. Beni yatırdılar fakat doktor dreni yanlışlıkla idrar yolu yerine bağırsaklarıma taktı. Büyük abdestim kanıma karıştığı için 2 saat sonra enfeksiyon tanısıyla yoğun bakıma alındım. Yoğun bakımda bir gün yattıktan sonra, enfeksiyonun bütün vücudumu sardığını ve böbreğimin birinin alınması gerektiğini söylediler. Yoğun bakımdaki durumumdan dolayı kabul ettim ve böbreğimi aldılar.''
Yoğun bakımda 68 gün kaldığını söyleyen Hülya Çağlar, böbreğinin alınmasından sonra da yürüme kabiliyetini kısmen yitirdiğini vurguladı. Çağlar ''Böbreğim alındıktan sonraki süreçte dolayı Başkent Üniversitesi'ne bağlı Yapracık Rehabilitasyon Merkezi'ne gönderildim. Orada, böbreğimin çalınmış olduğunu hastalık sonucu alınmış olsaydı benden patalojik rapor isteneceğini ama talep edilmediğini, bu yüzden de böbreğimin çalınmış olabileceğini söylediler'' diye konuştu.
Hastane yetkililerinin, suç duyurusunun ardından kendisiyle ilgilenmediğini savunan Çağlar, safra kesesindeki taşın da geçirdiği operasyon nedeniyle alınamadığını iddia etti.
Çağlar, ameliyat olduğu 2003-2004 yıllarında görev yapan Ankara Başkent Üniversitesi rektörü, hastane başhekimi, üroloji kürsü başkanı ve hastane çalışanlarının ''böbreğini çalarak hayatını tehlikeye attığı'' iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduğunu belirtti.
