DIŞHABERLER SERVİSİ
Önce Hiroşima sonra da Nagazaki'ye atılan bombaların ardında bıraktığı ve bugünlere taşınan sorunlara bakıldığında bu saldırılar uzmanlar tarafından, çağın en büyük terörist saldırısı olarak yorumlanıyor. 1945 yılından bu yana, binlerce insan atom bombasının yarattığı yıkımların ve genetik etkilerin getirdiklerini ağır bedeller ödeyerek taşıyor. Bu bedeller arasında ölü ve sakat doğumlar, radyasyon nedenli kanser vakaları bulunuyor. 1945 tarihine geri dönüldüğünde, bu atom bombalı saldırının, Washington'un küçük bir odasında bir kaç liderin dudaklarının arasından dökülen kelimelerle, hiçbir ön uyarı yapılmadan ve tüm seçenekler hiçe sayılarak insanlık tarihindeki en büyük terör saldırısının gerçekleştirildiği görülüyor.
Anma töreninde konuşan Japonya Başbakanı Junichiro Koizumi, nükleer silahların yayılmasının engellenmesi gerektiğini belirtti. Koizumi, nükleer silahlara karşı olduklarını ve kendilerini barışa adadıklarını söyledi. Siyah kıyafetler giyen Koizumi, tören alanındaki anıta çelenk koyarak atom bombasının atıldığı dakikada saygı duruşunda bulundu. Koizumi, "Japonya, Hiroşima ve Nagazaki'nin tekrarlanmaması için büyük bir kararlılıkla barışa olan bağlılığını sürdürüyor" dedi. "Biz, insanlık tarihinde atom bombası faciasını yaşayan tek halkız" diyen Koizumi, nükleer silahların yayılmasına karşı olduklarını bildirdi. Savaştan sonra Hiroşima'nın uluslararası barış ve kültür kenti olduğunu belirten Koizumi, "Uluslararası toplumda nükleer silahsızlanmanın ve nükleer silahların yayılmamasının öncülüğünü yapacağız. Bütün gayretimizi bu silahların ortadan kaldırılması için harcayacağız" diye konuştu. Hiroşima Belediye Başkanı Tadatoşi Akiba ise, geçen yıllardaki törenlerde olduğu gibi yeni sert bir konuşma yaptı. Akiba, nükleer güce sahip ülkeleri bu silahları terk etmeye çağırarak, bu ülkelerin insanlığın geleceğini tehdit ettiğini vurguladı.
British New Scientist dergisinin 21 Temmuz'da çıkardığı sayıda iki tarihçinin Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan bombaların II. Dünya Savaşı'nı bitirmek için değil Washington'un SSCB'ye karşı başlatmak istediği Soğuk Savaş'a bir zemin hazırlamak için gerçekleştirildiğine dair yeni kanıtlar bulmaları ve bu kanıtları deşifre etmeleri klişe söylemlere farklı bir boyut kazandırdı. Washington'daki Amerikan Üniversitesi'nin Nükleer Çalışmalar Enstitüsü başkanı Peter Kuznick, ABD Başkanı Harry Truman'ın nükleer saldırı düzenleme kararının bir savaş suçu olmakla kalmayıp aynı zamanda bir insanlık suçu olduğunu ifade ediyor. Kuznick, ABD, Japonya ve SSCB'nin diplomatik arşivlerini New York'taki Cornell Üniversitesi'nden Mark Selden ile araştırdığında, Hiroşima'dan 3 gün önce Truman'ın, Japonya'nın barış istediği konusunda ikna olduğu gerçeği ile karşılaşıyor. Kuznick ve Selden, ''Baş danışmanları Truman'a, atom bombası kullanımın gereksiz olduğunu söylemişti. Ancak Truman tüm bunlara rağmen saldırı emrini verdi'' diyor. Pek çok araştırmacı Truman'ın bu saldırıyı Pearl Harbor'ın öcünü almak ve Washington'ın stratejik gücünü dünyaya ve Sovyetler'e kanıtlamak için hayata geçirdiğini ifade ediyor.
Bu konuya ilişkin Selden, New Scientist'teki yazısında "Rusya'yı etkilemek savaşı durdurmaktan çok daha önemliydi" diyor. Londra'da Hiroşima saldırısının 60. yıldönümü nedeniyle Greenpeace tarafından düzenlenen konferansta Selden ayrıca ABD'nin tavrını, "Bomba atıldı çünkü Washington bu şekilde hem Rusya'ya kendini kanıtlayacak hem de Asya'daki stratejik konumunu güçlendirecekti" sözleriyle açıkladı. Kapitalist medya tarihçilerin teorisini hiç zaman kaybetmeden 'etkiye tepki' olarak yorumlasalar da General Dwight Eisenhower'ın 1963 yılında Newsweek'e verdiği demeçte "Bombayı atmadan önce Japonya teslim olmaya zaten karar vermişti. Onları bu korkunç silahla vurmak gerekliliği olan bir strateji değildi" sözleri Hiroşima gerçeğini tüm çıplaklığıyla açıklıyor.
Hiroşima felaketini yaşayan ancak hayatta kalmayı başaranlarsa yeni nesillerin facianın boyutunu kavrayabilmesi için düzenlenen toplantılara katılıyor ve yaşadıklarını anlatıyor. Atom bombasının Hiroşima'yı tanınmaz bir kente çevirdiği gün sadece 15 yaşında olan Hitoshi Takayama, o günü şöyle anlatıyor: "Aniden içinde bulunduğumuz odada kör edici parlaklıkta bir ışık belirdi. Ardından da dayanılmaz bir sıcaklık hissettik. Bir süre sonra dışarı çıktığımızda çırılçıplak ve yanıklar içinde bir sürü insan gördük. Orada vücutları yanıklar içinde hareketsizce duruyorlardı." Bugün 75 yaşında olan Takayama, 31 yaşında yakalandığı kanseri yenmesine karşılık hayatı boyunca atom bombasının izlerini taşıdığını söylüyor. İkinci Dünya Savaşı'nı sona erdiren atom bombası, nükleer silahların hakim olduğu soğuk savaş yıllarının başlamasına neden olmuştu.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, bütün dünyanın ortak hareket etmemesi durumunda nükleer silahların giderek yaygınlaşacağı uyarısında bulundu. Annan, "Nükleer silahların çoğaltılması ve modernize edilmesi için devam edegelen bir çabaya şahit oluyoruz" dedi. Kofi Annan, "Nükleer silahların yayılması gibi gerçek bir tehditle karşı karşıyayız. Ne yazık ki dünya, bu tehdidi ortadan kaldırmak için çok az mesafe kat etti" diye konuştu. Hiroşima'da düzenlen törenlerde temsilcisi Nobuyasu Abe tarafından açıklaması okunan Annan, dünya liderlerine çağrıda bulunarak 14 Eylül'deki BM zirvesinde nükleer silahsızlanma için harekete geçilmesini istedi.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Başkanı Muhammed el-Baradey, Hiroşima ve Nagasaki kentlerine 60 yıl önce atılan atom bombasının yaptığı yıkımın, insan hayatı için nükleer silahların ortadan kaldırılması gerektiğini gösterdiğini söyledi. El-Baradey, Avusturya'nın başkenti Viyana'da düzenlenen anma töreninde yaptığı konuşmada, "zamanın, dünyanın nükleer silahların ne kadar yıkıcı olduğunu unutmasına izin vermemesi gerektiğini" ifade etti. Hiroşima ve Nagasaki'ye atılan atom bombasının, bu tür silahların yayılmasının ve kullanılmasının neden önüne geçilmesi gerektiğini daima hatırlatması gerektiğini belirten Baradey, nükleer silahsızlanmanın, dünya ve insan ömrü için çok önemli olduğunu kaydetti.
----------------- imza------------------