|

'Geleceği yönetmek isteyenlerin odağa alması gerekenler...'

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Hatice Karahan köşesinde referandumun ardından atılacak ekonomik adımlara ışık tuttu. Akif Emre, İsmail Kılıçarslan, Abdullah Muradoğlu ve Hasan Öztürk de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
10:29 - 18/04/2017 Salı
Güncelleme: 10:54 - 18/04/2017 Salı
Yeni Şafak
İsmail Kılıçarslan, Hatice Karahan, Abdullah Muradoğlu, Akif Emre​ ve Hasan Öztürk.
İsmail Kılıçarslan, Hatice Karahan, Abdullah Muradoğlu, Akif Emre​ ve Hasan Öztürk.

Hatice Karahan, Akif Emre, İsmail Kılıçarslan, Abdullah Muradoğlu ve Hasan Öztürk'ün yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

Taze bir oyunun sahne alması şart

Referandumdan çıkan evet kararı, ülkemiz için, milletimiz için hayırlı uğurlu olsun. Açıkçası %51,4'lük bir evet, şahsi tahminimi hiç şaşırtmayan bir oran oldu. Dolayısıyla ortada hiçbir taraf için sarsıcı olarak nitelendirilebilecek sonuçlar olduğunu düşünmüyorum. İşin özü, tüm cenahlar için henüz referandum sürecinde öne çıkmış ilgili dinamikleri bundan böyle iyi okuyarak halkın verdiği mesajları işleme almakta.Bununla ilgili olarak bilhassa siyasi içerikli köşelerde 1 gün içinde çokça yazılıp çizildiğinden, ben hiç detaya girmeyeceğim. Lakin milletimizin bu doğrultuda verdiği en temel mesajlardan birinin “itidal” olduğunu düşünmekteyim. Şu var ki; sonucun izahatı, büyük ölçüde Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a duyulan samimi teveccühtür. Bu çarpıcı gerçeğin ise, tüm siyasi kanatlar için düşünülmesi gereken ögeler içerdiği kanaatindeyim. Nitekim aklı başında, vicdanı yerinde bu yüce millet bundan sonra da samimiyeti, ölçüyü ve aklıselimi aramaya devam edecektir. Geleceği yönetmek isteyenlerin, bunu odağa alarak ilerlemekten başka şansı yok.

Oy kayması ve MHP faktörü

Referandum sonuçları üzerinde tarafların derin düşünmeleri gerekiyor. Sayısal üstünlük her zaman siyasal kazanç anlamına gelmeyebilir.Alınan sonuç, oyunun kurallarına uygun, kazananı belli olsa da siyaset farklı dinamiklerle işliyor. Ancak bundan sonraki aşamada siyasetten çok bu ülkenin sosyolojisi devreye girecek sosyolojiyi yok sayarak siyaset yapılamaz.Alınan sonuçlara bakıldığında net olan şu gerçek: Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı seçimindeki aldığı oya yakın bir sonucu tek başına almış olmasıdır. Bu durum AKP açısından dikkate alınması gereken başlı başına bir gösterge.Referandum sonrasının muhtemel siyasal sonuçları, biraz da elde edilen neticeyi etkileyen faktörler, beklentiler, konumlar, tutumlar, siyasal tepkiler üzerinden okunmalıdır.Önce tersten başlayarak 'hayır' oylarının anlamının iyi çözümlenmesi, anlaşılması gerekiyor.

Rol çalmaya çalışanlar kafalarını derhal uzattı

Müslümanların kurduğu en büyük medeniyet havzalarından biri olan Endülüs'ün duvarlarında hala görebileceğimiz bir ibare vardır. Son derece güzel bir hatla 've la galibe illallah' yazar o duvarlarda. Yani 'Allah'tan başka galip yoktur.'Biliyorum, dini siyasete alet etmekle itham edecekler olacaktır beni, onlar için yekten söyleyeyim: Siyaseti belirlemeyen bir dine inanmakla işim olmaz. Biz ona muharref Hristiyanlık diyoruz çünkü. Gökte oturan ve dünyadaki hiçbir şeye karışmayan bir tanrı fikri tüylerimi diken diken ediyor.Bosna'dan bir dostumuz, referandum sonuçları üzerine şunu yazdı: 'Bu olay, 1924'ten beri İslam dünyasında meydana gelen en önemli olaydır.'Şimdi burada bir duralım.Türkiye'de sistem, halkın verdiği oylarla değiştiğine ve teoride her türlü vesayeti halkın verdiği oylarla tarihin çöp kutusuna yolladığımıza göre bu seçim sonucundan bekleyeceğimiz, beklemeyi hak ettiğimiz ilk cümle şudur: 'Yeni vesayet biçimlerine hayır!'

Bundan sonra önemli olan...

Siyasi sistemler ülkelerin “iyi” ya da” kötü” yönetilmeleri bakımından az çok fikir verirler ama bu, resmin sadece bir yüzü. 'İyi' olduğu varsayılan sistemler kötü sonuçlar verebileceği gibi, 'kötü' olduğu varsayılan sistemler de iyi sonuçlar verebilir. Her iki duruma uygun düşen pek çok örnek var dünyada. Mesela Güney Kore“Başkanlık” sistemiyle, dünyanın 2. büyük ekonomisi Çin ise “Çin Komünist Partisi” tarafından yönetiliyor. “En büyük 20 ekonomi” listesinde Rusya 10'uncu, Güney Kore 13'üncü sırada. 20 büyük ekonomiden kimisi “Başkanlık”, kimisi “Parlamenter” sistemle yönetiliyor. 'Büyük ekonomi' olmak ise tek başına mutluluk getirmiyor, zira ülke insanlarının 'memnuniyet' düzeyleri çok daha farklı kriterlerle de ilgili.“Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı (SDSN)”nın Mart 2017'de yayımladığı “Dünya Mutluluk Raporu”na göre dünyanın en mutlu 5 ülkesi sırasıyla Norveç, Danimarka, İzlanda, İsviçre ve Finlandiya. Bu ülkeleri Hollanda, Kanada, Yeni Zelenda, Avustralya ve İsveç takip ediyor. Dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD 14'üncü, 5. büyük ekonomi olan İngiltere 19. sırada, Fransa ise 31'inci sırada yer alıyor. Dünyanın 2. büyük ekonomisi Çin 79'uncu sırada. Listede Rusya 49, Güney Kore ise 55. sırada yer alıyorlar.

Kademeli şekilde yürürlüğe girecek

Önce, hayırlı uğurlu olsun diye söze başlamalıyım… Millet yüzde 86 oranında sandığa gitti. Yeni sisteme yüzde 51.4 ile evet dedi. Bir referandum süreci böylece atlatıldı.Türkiye kazandı. Türk demokrasisi kazandı. Millet kazandı.Bu büyük bir zaferdir. Hep birlikte keyfini çıkaralım, ucuz lakırdılara, salvolara, tazyik ve tacizlere aldırmayalım.“Amerika'nın ve Avrupa Birliği'nin AGİT'in raporunu bekliyoruz” diye açıklama yapmasını da bir yere not edelim! (Bağımsızlık mücadelesinin ne olduğunu şimdi daha iyi anlıyor olmalıyız...)

#​Hatice Karahan
#İsmail Kılıçarslan
#Abdullah Muradoğlu
#Hasan Öztürk
#Akif Emre
7 yıl önce