|

Gönül sohbet ister kahve bahane

Yüzyıllar önce kültür sohbetlerinin edildiği mekanlar olan kahvehaneler, günümüzde, oyunların oynandığı boş vakit öldürme yerleri haline geldi.

Yeni Şafak
01:00 - 19/02/2003 Çarşamba
Güncelleme: 15:03 - 22/05/2017 Pazartesi
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

---------------------------------- manset -------------------------------------------
---------------------- manset ---------------------

Mahallelerde yalnızca erkeklerin gittiği, şehir merkezlerinde ise, kadınların da alındığı kahvehaneler, Osmanlı döneminde, günümüzden çok başka bir role sahipti. O zamanlar kültür sohbetlerinin edildiği, yeni yeni siyasi ve edebi düşüncelerin filizlendiği kahvehanelerde, günümüzde okey, pişpirik ve tavla gibi oyunlar oynanıyor. 16. Yüzyıl'da İstanbul'a geldiği zaman, girmediği kapı kalmayan kahve, kendi müesseseleri olan kahvehanelerin açılmasından sonra, toplum huzuruna zararlı bulunup yasaklanmıştı. Zaman zaman kapatılmasında da, siyasi otoritenin kontrolü dışında bir müessese oluşu büyük rol oynuyordu. Asayişsizlik sebebi olarak görülen kahvehaneler, günümüz kahvehanelerinden çok farklıydı. Günümüzde, kıraathaneden bozma, 'ha kafe oldum ha olacağım' diyen kahvehaneler, gerçek kahvehane kültüründen uzak. Kahvehane kültürünün en son örneği ise, 1960'lara kadar varlığını sürdüren Beyazıt'taki "Küllük" kahvehanesi idi.

Bir dönem şeyhülislam yasakladı

Kahvenin dînî ve idarî sebeplerle yasaklandığı, kahvehanelerin de kapatıldığı dönemlerde en sert tedbirlerin alınmasına yol açan fetvaları, Şeyhülislam Ebussuud Efendi (1545-1574) vermişti. Kahvenin kavrulduğu zaman kömürleştiğini bu yüzden içilmesinin haram olduğunu belirten Ebussuud Efendi'den sonra, 1591-1592 yıllarında kahve, Şeyhülislam Bostanzade Mehmed Efendi'nin fetvasıyla yeniden serbest olmuştu. İstanbul'daki ilk kahvehaneyi, Halepli Hakem ile Şamlı Şems adlı kişilerin, Fatih-Tahtakale (Taht-ı Kal) semtinde açtığı belirtiliyor.

KÜLTÜR SOHBETİNDEN PİŞPİRİĞE
Kapalıçarşı'nın yaklaşık yarım asırlık Şark Kahvesi, İstanbul'un en güzel kahvehanelerinden. Kahveyi babasından devralan Oğuz Atalay, kahvehane kültürünün ve kahvehanelerin eskisi gibi olmadığını belirtiyor. Kahvehanede, Osmanlı döneminde olduğu gibi kültür, edebiyat ve siyaset sohbetlerinin yapılmadığını ifade eden Atalay, "Kültür sohbeti yapmaya kimsenin vakti yok. Kahvehanede uzun süre oturacak kadar vakti olanlar ise, okey, kağıt gibi oyunlar oynamayı tercih ediyor" açıklamasında bulunuyor. 1980 öncesinde müşterilerinin çoğunluğunu oluşturan öğrenci kesiminin de artık uğramadığının üzerinde duran Atalay, öğrencilerin artık kafeleri ya da kafe tarzı kahvehaneleri tercih ettiğini belirtiyor.


----------------- imza------------------

----------------- imza------------------



#Arşiv
#Yeni Şafak Arşiv
21 yıl önce