|

Gülemeyen dünyalar

Dünya Kadınlar Günü'ne töre cinayetlerinin gölgesini düşüren Güldünya ile benzer kaderleri paylaşan dünyanın çeşitli ülkelerinden kadınlar, Uluslararası Af Örgütü'nün "şiddete hayır" kampanyasının sessiz çığlıkları oldu.

Yeni Şafak
01:00 - 10/03/2004 Çarşamba
Güncelleme: 16:58 - 24/05/2017 Çarşamba
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv
---------------------------------- manset -------------------------------------------
---------------------- manset ---------------------

"Ölürsem, dünyaya bana neler olduğunu anlatın, diğer kadınların benim çektiğim acıları çekmelerini istemiyorum, insanların onları dinlemesini istiyorum" Maria Teresa Macias, bu sözleri söyledikten kısa bir süre sonra kocası tarafından öldürüldü. Sözde özgürlüklerin ülkesi Amerika'da yaşamasına rağmen kocasının zulmünden kurtulamayan Maria, töreye kurban giden Güldünya ile benzer kaderi paylaşan dünyadaki şiddet kurbanı miyonlarca kadından yalnızca birisi. ABD, İspanya, Belçika, Kongo, Kolombiya, Çeçenistan gibi ülkelerden Güldünya'nın kader arkadaşı kadınlar, Uluslararası Af Örgütü'nün 2006'ya kadar sürecek olan "Şiddete hayır" kampanyasının sessiz sözcüleri oldu. İşte o kadınların hikayeleri.

SEN SİYAHSIN!

Grace Akpan, Şubat 1996'da İtalya'da Catanzaro şehrinde kimlik kontrolü için polis tarafından durduruldu. Polise bir İtalyan vatandaşı olduğunu söylediğinde ona "siyah bir kadının İtalyan vatandaşı olamayacağı" karşılığını verdiler. Bunun üzerine memurların fiziksel saldırısına uğradı ve iki hafta hastanede tedavi gördü.

Savaşın acımasızlığına kurban giden binlerce Çeçen kadından biri olan Malika Umazheva'nın yaşadıkları ise Uluslararası Af Örgütü'nün broşürlerine şöyle yansıdı: "29 Kasım 2002 tarihinde üniformalı, yüzlerinde maske bulunan adamlar tarafından Çeçenistan'daki Grozni yakınlarında bulunan Alkan Kala köyünde öldürüldü. Malika Umazheva, Rus güçlerinin saldırılarını açık sözlülükle eleştiren birisiydi ve ölümünden aylar önce Rus Federal subaylarıyla birkaç kez karşı karşıya gelmişti. 18 yaşındaki Çecen kızı Kungaeva da Mart 2000'de Çeçenistan'daki evinden zorla alınarak sorgu için Rus ordusu albayı Yuri Budanov'un çadırına götürüldü. Daha sonra ölü olarak bulundu; işkence edildikten sonra boğulurak öldürülmüştü. Vücudunda tecavüze uğradığına dair kanıtlar vardı. Temmuz 2003'te Budanov, adam kaçırma ve cinayet gerekçeleriyle 10 yıl hapse mahkum edildi.

TERESA'YI KORUMAYAN POLİS TAZMİNAT ÖDEDİ

Terasa'nın kocası onu ve üç çocuğunu sürekli dövüyordu. Dayak artık öyle boyutlara ulaştı ki Teresa, 18 ay boyunca polise 20 kez şikayette bulundu. Teresa'nın yaptığı başvuruları kayda bile geçirmeyen ABD polisi, sonunda olayı mahkemeye intikal ettirdi ancak, mahkemenin karısına yaklaşmama kararı verdiği kocanın bu kararı çiğnemesine göz yumdu. Teresa dayağa dayanamayarak evinden kaçtı. Kendisini takip eden kocası, 1996'da hem Teresa'yı hem de annesini öldürdü. Ölümü üzerine olayı inceleyen kadın örgütleri, sürdürdükleri yasal takip sonunda, Teresa'nın anayasal hakkı olan polis korumasından yararlanma talebinin reddedildiğine karar verilmesini sağlayarak, şikayetleri dikkate almayarak koruma sağlamayan şerif ve bürosunun Teresa'nın ailesine 1 milyon dolar tazminat ödemesini sağladı. Teresa'nın hayatı ve ölümünün ardından verilen yasal mücadele, ABD'de aile içi şiddete maruz kalan yaklaşık 700 bin kadının yaşama tutunması için önemli bir karar oldu.

ÖLMEK İSTEMİYORUM

"Çok kızmıştı, Kaleşnikof'unu aldı, komşular onu 'rahat bırak' dediler. Ama o dinlemedi, beni bacaklarımdan vurdu, onları hissetmiyordum, uyuşmuşlardı, güneş batıyordu, gökyüzüne bakıyordum, başımdaki adamlara ölmek istemiyorum dedim, beni hastaneye götürdüler." 12 yaşında evlendirilen Fatima isimli Iraklı kadın, kocasından yediği dayakların sonuncusunun ardından anlattı bunları. Dayağa dayanamayarak ailesinin yanına dönen Fatima'yı geri götürmek için gelen kocası, Fatima'nın hayır demesi üzerine eline bir odun parçası alarak herkesin ortasında ona vurmaya başladı. Odunun kırılması üzerine daha sinirlenen kocası, silahını çekerek bacaklarına ateş etti. Fatima'yı vuran kocası, 2003 yılında ABD yönetimindeki saldırı ve işgal sonrası ortaya çıkan yönetim boşluğu nedeniyle cezalandırılamadı. Fatima gibi binlerce kadının yaşadığı Irak'ta, Kadınlar Birliği ise 2003 Ağustos'tan itibaren 400'den fazla kadının kaçırılarak tecavüze uğradığını açıkladı.

TECAVÜZÜN CEZASI 3 DOLAR

Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin doğusundaki Kuzey Kivu bölgesinde yaşayan bir çiftçi olan Kavira Muraulu, bir gece, evinin yakınındaki kamptan bir askerin tecavüzüne uğradı. Kavira'nın şikayeti üzerine tecavüzcü askere 3 dolar ceza verildi. Asker bu parayı bile ödemedi. Kavira'nın şikayetini hükümet yetkililerine iletmesi üzerine tecüvüzcü asker ve arkadaşları, Kavira'yı tarlasında yakalayıp dövdüler. Ardından Kavira'yı hükümet yetkilisinin bürosuna götürerek, şikayetini geri almasını istediler. Tüm bunlara rağmen şikayetini geri almayan Kavira, ölüm tehditlerine rağmen adaletin peşinde koşmaya devam ediyor.

14 YIL DAYAK YEDİ

İspanyalı Alicia Aristrequi, kadına yönelik şiddetin bir başka kurbanı. 14 yıllık evliliği boyunca kocası tarafından sürekli taciz edilerek dövülen Alicia, aynı zamanda kocasının psikolojik saldırılarına da muhatap oldu. Diğer kadınlar gibi çareyi kocasını terketmekte bulan Alicia, mahkemenin yaklaşma yasağına rağmen kocasının tehditlerinden kurtulamadı. Polis, korunma istemiyle polise başvuran Alicia'yı dikkate almadı. Evi terkettikten yaklaşık dört ay sonra çocuklarını okul servisine bindirmek için durağa kadar yürüyen Alicia'nın karşısına aniden çıkan kocası, onu bıçaklayarak öldürdü.

  • RECEP YETER


    ----------------- imza------------------

    ----------------- imza------------------



  • #Arşiv
    #Yeni Şafak Arşiv
    20 yıl önce