Öldürülen teröristlerin yurtdışı telefon görüşmeleri ve Alman istihbarat örgütü BND'nin ajanı Stephan Shak Kacnyski'nin (52) gözaltına alınmasının ardından yollar, BND'nin koruması altındaki "Abla" kod adlı Zerrin Sarı'ya çıktı.
Vahdet Gazetesi'nin haberine göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne kanlı saldırıyı düzenleyen Elif Sultan Kalsen'in de eylemden kısa bir süre önce Almanya ile bağlantıya geçtiği belirlendi. Kalsen'in de Almanya'daki örgüt bağlantıları üzerinden Sarı'yla irtibata geçtiği tahmin ediliyor.
Yurtdışında bulunan DHKP-C'nin yöneticisi Sarı'nın, Çağlayan Adliyesi'ndeki saldırıda teröristlerin öldürülmesinin hemen ardından canlı bomba Kalsen'in harekete geçmesi için talimat verdiği öğrenildi. Kalsen'in, eylemi aynı gün gerçekleştirmesi talimatına rağmen bir gün geciktiği de değerlendiriliyor. Sarı'nın Türkiye'ye sızmış yabancı uyruklu kişileri kullanarak militanları yönlendirdiği, kendisinin bizzat görüşmediği belirtildi.
Saldırıların ardından İstihbarat ve Terörle Mücadele ekipleri yurt genelinde operasyonlara başladı. Şu ana kadar operasyon kapsamında yaklaşık 100 kişilik DHKP-C mensubu gözaltına alınırken, en dikkat çekici isim ise İdil Kültür Merkezi'nde gözaltına alınan ve Alman istihbarat örgütü BND adına çalışan Stephan Shak Kacnyski oldu. Kacnyski'nin de, örgüt yöneticisi "Abla" kod adlı, Seher ve Zeynep takma isimlerini de kullanan Zerrin Sarı gibi Alman istihbaratına çalıştığı anlaşıldı. Kacnyski'nin, Sarı ile Türkiye'deki örgüt militanları arasında kuryelik yaptığı belirtildi.
Örgütün Türkiye'deki istikrar ortamını bozmak amacıyla Alman istihbaratı adına taşeron eylemler gerçekleştirdiği de değerlendiriliyor. Abla kod adlı Zerrin Sarı'nın Avrupa'daki bazı gizli servislerle bağlantı içerisinde olduğu ve bu gizli servislerin taşeronluğunu yaptığı, bu nedenle de bu gizli servislerin himayesinde tutulduğu iddia ediliyor. Sarı'nın yönetime geçmesinin ardından DHKP-C terör örgütünün son dönemde Gürcistan, Bulgaristan ve Suriye'de askeri kamp alanları temin etmek için çalışmalar yürüttüğü öğrenildi. Örgütün Gürcistan ve Bulgaristan'daki bu çabaları Türkiye'nin girişimleri ile engellendi.
Ancak Suriye'deki iç karışıklık nedeniyle özelikle Suriye istihbaratı ile yakın ilişkisi olan örgütün buradaki faaliyetleri takip ediliyor. Örgütün ayrıca, Hatay Samandağ bölgesindeki bir kır gerilla grubu oluşturmak için çalışmalar yürüttükleri de tespit edildi. Suriye Lazkiye bölgesinde Beşar Esed için savaşan THKP-C örgütünün lideri Mihrac Ural'ın da DHKP-C'li militanlara kamp ve eğitim desteği verildiği biliniyor.
1963 Osmaniye doğumlu Zerrin Sarı Halkın Hukuk Bürosu'nda bir dönem avukatlık yaptı. Sarı, 'Seher' ve 'Zeynep' kod adlarını kullanıyor ancak örgüt içinde kendisine 'Abla' diye hitap ediliyor. 'Abla'lık, örgütün kurucusu Dursun Karataş ile olan duygusal ilişkisinden kaynaklanıyor. İstanbul şivesiyle düzgün Türkçe konuşan Zerrin Sarı, Dev-Sol içinde yaşanan iç karışıklıktan sonra yurtdışına çağırıldı. 1990'da örgüte katılan Sarı, Dursun Karataş döneminde (1994) örgütün Merkez Komite üyeliğine seçildi. Özel eğitimden geçirilen Sarı, Karataş'tan sonra derin ilişkileri yürüten kişi olmaya başladı. Geçmişte sosyal hayatın içinde olan, eğlenceyi seven, barlarda ve eğlence merkezlerinde boy gösteren Sarı, örgüt içerisinde rahatına düşkün biri olarak tanınıyor. Buna rağmen örgüt lideri ilan edilmesi, DHKP-C'lileri bile şaşırttı. Bu gelişme örgütün el değiştirip iyice derinleştiği iddiasını güçlendiriyor. Militanların önemli bir kısmının bazı istihbarat birimlerinin haber elemanı olması dikkat çekiyor.
Zerrin Sarı'yı eğlence mekânlarından çıkarılıp DHKP-C lideri yapılmasının arkasında, ona açık destek veren gizli servisler olduğu, örgüt içinde de açıkça konuşuluyor. Sarı'nın lider olur olmaz örgüte çekidüzen vermeye başladığı ifade ediliyor.
