Gerçek Hayat dergisi, bu haftaki sayısında gündemin önemli maddelerinden biri olan 'istismarı' uzmanlarla konuştu. Dosyada alanda çalışan sosyolog ve psikologların görüşlerine yer verirken uzmanların küçük kız çocuklarının birer tüketim malzemelerinin pazarlanması için bir obje olarak sunulduğu görüşüne dikkat çekildi.
ÜSTÜ KAPATILIYOR
Kapitalist toplumların küçük kız çocuklarına kadın muamelesi yaptığını ifade eden sosyolog Nurhayat Kızılkan, çocuğa büyümüş de küçülmüş bir kadına bakan bir kategorik sapma oluşturulduğunu söyledi. Çocuklara zarar verenlerin genelde ailelere çok yakın kişiler olduğuna dikkat çeken Kızılkan, "O kadar yakın oluyor ki bu kişi sen onu dışlayarak yeni bir hayat kurmaya kalkıştığında bu çok daha büyük problemlere yol açacağı için üstü kapatılıyor. Başına geleni bir başkasını aynı şeye uğratarak intikam alma gibi bir şey de var. Sosyolojik olarak baktığım için toplumsal olarak bir yapı yarattığında bir toplum, bunları artırabilir de azaltabilir de" diye konuştu.
İDEOLOJİLER ÜSTÜ OLMALI
Eğitim sosyolojisi uzmanı Doç. Dr. Levent Eraslan ise şunları söyledi: "Türkiye’de STK’lar hâlâ ideolojilerinin emrinde, yani kamusal fayda gözetmek yerine hâlâ kendi ideolojik sınırları içerisinde hareket ediyorlar. Psikiyatri derneği psikoloji derneğiyle, çocuk vakfı çocuk vakfıyla asla bir araya gelmiyor. Hâlbuki çocuk gibi masum bir olay var, her durumda bir araya gelmeleri gerekir çünkü ideolojiler üstü bir durum bu. Bazı angajmanları var ve bunu atamamış durumdalar. Bu yüzden de reel politik hiçbir şey yapmıyorlar. Etkisizler. Kafaları hâlâ eski Türkiye’de. Devlet mekanizmaları da problemli, bugüne kadar niye bekledik yani? Bu kastrasyonu konuşmak için, cezaları artırmak için… Çok yüksek derecede istismar vakaları görünüyor Türkiye’de. STK’lar, hükümete dönük gündem oluşturma, hükümetin çocuk politikalarını izleme ve buna dönük alternatif sunma gibi temel görevleri yapmadılar."
TEDAVİ MÜCADELE ARACI OLMALI
Avukat Pınar Kandemir Hacıbektaşoğlu da tedavinin bu suçlarla ilgili mücadelede bir tedbir olarak ortaya konulması gerektiğine dikkat çekti. Yasaların ceza konusunda yeterli olduğunu ancak mahkemelerin bunların uygulanması konusunda yetersiz olduğunu vurgulayan Pınar Kandemir Hacıbektaşoğlu, "Toplumun vicdanını yaralayan bu gibi suçlarda, kadına yönelik şiddet olsun çocuğa yönelik şiddet ve istismar olsun iyi hal indiriminin kesinlikle düşünülmemesi gerektiğini defalarca dile getirdik. Toplumun topyekûn vicdanını yaralayan ve korunma noktasında en zayıf olan çocukların ve kadının korunmasında, suçun önlenmesi ve suçla mücadelede bir zafiyete neden oluyor" değerlendirmesinde bulundu.