|

Kal ve savaş

15 Temmuz gecesi üniforma giymiş teröristlere Ankara'da direnenlerden biri Erhan Dural'dı. Darbecilerin işgal ettiği Genelkurmay Başkanlığı önüne onbinlerce vatandaşla birlikte giderek tankları ele geçiren Dural, kalan son tanktaki hainlerin umutsuzca attığı kurşunlarla şehit edildi.

Yeni Şafak
04:00 - 16/09/2016 Cuma
Güncelleme: 11:37 - 16/09/2016 Cuma
Yeni Şafak

Ankara'da şehit olan 60 kahramanın hikayesini anlattığımız yazı dizimiz, Erhan Dural'ın eşi Ayşegül Dural'ın anlatımıyla devam ediyor. Ailece gittikleri Genelkurmay önünde eniştesi yaralanınca eve giden, ardından kocasına 'dön' diye mesaj atan Ayşegül Dural, içinde bulundukları İstiklâl Savaşı'nı düşününce hemen kararını değiştirdi ve eşine son mesajını attı: 'Kal ve savaş!'



KARARGÂH ÖNÜ KAN İÇİNDE


Şehit eşi olmanın gururunu yaşayan Ayşegül Dural, şunları söyledi: “O gece ablam, eniştem, Erhan ve ben çıkma kararı aldık. Oğlumu halasına emanet ettik. Giderken hiç korkmadık. Devlet bizi sokağa çağırmış, evde oturmak olmazdı. Eşim yolda giderken 'bu gece çıkmayacaksak ne zaman çıkacağız" dedi. Genelkurmay'ın önüne gittiğimizde her yer kandı. Eşim o meydana girdikten sonra yerinde duramadı. Bizden uzaklaşarak kalabalığın arasına karıştı. Bir anda helikopterden halkı taramaya başladılar. O esnada eniştem yüzünden yaralandı. Daha sonra eşimi aradım ve eniştemin yaralandığını ve eve döneceğimizi söyledim."





'TEMİZLEMEDEN DÖNMEM'


“Eve gittikten sonra eşime 'dön' diye mesaj attım. Bir an durdum ve düşündüm, 'savaş ortamındayız, ben nasıl olur da dön derim' diye kendime kızdım. Hemen, 'kal ve savaş' diye mesaj attım. 03.30'da eşimle tekrar konuştuk, 'buralar hainlerden temizlenmeden dönmeyeceğim' dedi. Eşim son kez 05.00'da ablası ile konuşmuş ve ona da 'Genelkurmay'ın önünde 5 tank var. 4 tankı ele geçirdik. Son tank var, onu da ele geçirince eve döneceğim' demiş. Son tankın içinden bir rütbeli çıkmış, 'yenildik' diye bağırmış ve 'vurun' diye emir vermiş. O esnada orada 5 kişi şehit oluyor. Son kurşun eşime denk gelmiş o an orada şehit olmuş. Vatansever biriydi. Şiiri çok severdi. Yıllar önce 'Türkün düşmanı' diye bir şiir yazmıştı. Şehit olmayı istiyordu, Allah ona nasip etti. Bizim için eşimin şehitliği gurur verici bir duygu."



Bu millet bu vatan bizim


Oğlu Deniz'in askerden geleceği günün hayaliyle yaşayan Ali Mehmet Vurel, 15 Temmuz gecesi şehit düştü. Eşi Reyhan Vurel o gece yaşadıklarını şöyle anlattı:





“İşten geldi, yemeğimizi yedik. 15 Temmuz gecesi, İstanbul'da askerde olan oğlumuz Deniz ile görüntülü telefon görüşmesi yaparken 'baba bizi içtimaya çağırıyorlar' diyerek telefonu kapattı. Daha sonra eşim uyudu. Oğlumun askerden gelmesine 15 gün kalmıştı. Oğlumla birlikte askerdeki çocukları nizamiyeye çıkartarak, 'silahlarımız kayboldu' yalanını söyleyerek Boğaziçi Köprüsü'ne götürmüşler. İlerleyen saatlerde geri kışlaya gelmişler. Oğlum kışlaya geldikten sonra babasını aradı; 'Baba bizi köprüye götürdüler. Ben iyiyim, Ankara karışacak' diyor. Eşim üstünü giyerek Genelkurmay'ın oraya gitmiş. Biz, giderken eşimi görmedik. Vedalaşmadan çıkıp gitti. Gittikten sonra beni aradı, 'nereye gittin' diye sorduğumda 'Reis çağırdı ben de gittim. Bu millet ve vatan bizim' dedi. Eşim, hainler Genelkurmay önünü silahla taradığında şehit düştü."



Ahirette yüzün gülsün




Hainlerin helikopterden açtığı ateş sonucu şehit olan Gökhan Yıldırım'ın hayatı dram yüklü. Kardeşi Mevlüt Yıldırım şunları söylüyor: "Abim telefon kullanmazdı, giderken başına iş gelir diye dayımın numarasını yazmış, gömleğinin cebine koymuş. Genelkurmay önünde hain kurşun ile şehit olmuş. Sabah dayımı karakoldan aramış polisler. Hayatta ondan başka kimsem yoktu, tek başıma kaldım. Ben 8 aylıkken, abim de 2 yaşında iken babamızı kaybettik. Annem ise bizi bırakıp evlendi. Annemizi hiç tanımadık, bize babaannem ve dedem baktı. Onları da ben 15 yaşındayken kaybettik. Kendi kendimize okuduk, kendi düğünümüzü kendimiz yaptık. Bayramda oğlunu görmek için Ankara'ya gelmişti. Oğluna telefon almak için çalışıyordu. 16 Temmuz'da oğluna sürpriz yapacaktı. Bu hayat bize hep zor yüzünü gösterdi. Bu dünyada abimin yüzü hiç gülmedi, inşallah şehitlik mertebesi ile ahirette yüzü gülsün."



Eve gidecek gün değil


Celalettin İbiş, 15 Temmuz gecesi Kızılay'da 15 bin kişiyle birlikte yürüyenlerden biriydi. İbiş daha sonra Genelkurmay önünde şehit düştü. Eşi Miyase, yaşadıklarını şöyle anlattı:





“Saat 22.00 sularında eşim telefonla arayarak, 'darbe oluyor, askerler eve gelebilir, ışıkları kapatın' dedi, ben de 'eve gel' dedim ama eşim 'eve gelemem, bugün eve gelecek gün değil' diyerek telefonu kapattı. AK Parti teşkilatına 'gün dava günüdür, gün ölme günüdür, vatan uğruna ölme günüdür' şeklinde mesajlar atmışlar. Bu mesajla 15 bin kişi toplanarak Kızılay'a yürümüş. Eşim Genelkurmay'ın önüne kadar gitmiş. Orada dışarıyı gözetleyen askerin kıyafetlerini çıkartmış, silahını almış. Çok merhametli bir insandı. Korkan askere su içirmiş. 03.30'da şehit olduğunu öğrendik. Şehit eşiyim, gururluyum, vatan sağ olsun..."



'AHMET BEN VURULDUM...'


Celalettin İbiş şehit olduğunda yanında bulunan arkadaşı Ahmet Arık şunları söyledi: “Genelkurmay çatısındaki keskin nişancılar halkı hedef alarak ateş etti. Celalettin ile kafa kafaya vererek yere yattık. 2 dakika sonra Celalettin, elindeki kanı göstererek, 'Ahmet ben vuruldum' dedi. Bu son sözü oldu. Yardım istedim. Biz Celalettin'e yardım ederken helikopterle bizi de taradılar ve ayağımdan vuruldum. Daha sonra yardım eden arkadaş karnından vurulduğunu fark etmeden bizi ambulansa bindirmiş. Üstündeki kanı bizim kanımız zannetmiş, üstüne bakmış ki vurulduğunu o zaman görüyor. Kader birliğim olan can dostum Celalettin son nefesini yanımda verdi. Biz o gün oraya ölmeye gittik. F-16'lar kalabalığı dağıtmak için halkın çok yakınından geçiyordu ki sıcaklığını bile hissediyorduk. Bazı arkadaşların kulak zarı patlamış ama fark etmemişler. O gün oraya Cenab-ı Allah'ın verdiği o imanla gittik. Bu ülke İslam'ın sancaktarlığını yapıyor."



Oğlu rüyasında gördü


Cengiz Polat, Genelkurmay önünde darbecilere karşı direnirken, hainler tarafından açılan ateş sonucu şehit oldu. Ablası Filiz Polat, “Sabah 05.00'da işe gideceğinden erkenden uyumuş. Uçak seslerini duyunca uyanmış. TV'de Erdoğan'ı görmüş. Hemen abdest almış. Annem 'sabah erken işe gideceksin, git uyu' demiş. Kardeşim ise 'Yatma zamanı mı? Ben gitmezsem, başkası gitmezse bu vatanı kim kurtaracak' deyip Genelkurmay'ın önüne gitmiş. Gittikten bir saat sonra aradım telefonu biri açtı ama kimse konuşmadı. İnsanların tekbir seslerini, silah seslerini duydum. Orada şehit olmuş" dedi. Şehidin oğlu Samet Polat ise o geceki ilginç rüyasını şu sözlerle paylaştı:





“Rüyamda teras gibi yerdeyiz. Askerler vardı. Bir uçak geçti, yer yerinden oynadı. Helikopterden ateş edildi. Herkes kaçıştı. Arkama baktım ve babamı gördüm. Elbisesi renkli, vücudu kireç gibi bembeyazdı. Babam ile ben kaçmadık, birbirimize baktık. 01.00 gibi birdenbire uyandım. Babamı sordum ama yine uyumuşum. Babamın ölüm raporunda 01.00 sularında yazıyor. Babam şehit olduğu an ben bunu rüyamda gördüm. Bundan sonra bir şehit oğluna yakışır şekilde yaşayacağım."



Çocuklarımız rahat yaşasın


Binlerce imam, camilerde ezan ve sela okuyarak milleti işgale karşı direnmeye çağırırken, o imamlardan biri, Ali Alıtkan, Genelkurmay önünde darbecilere karşı bizzat savaş veriyordu. O gece şehadet şerbetini içen Ali Alıtkan'ın hikayesini, direnişe onunla birlikte katılan kardeşi Hamdi Alıtkan anlattı:





“15 Temmuz akşamı abimle düğüne gidip gelmiştik. Evde TV'de Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklamasını duydum. Hemen babamı aradım, 'Bugün gitmeyeceğiz de ne zaman gideceğiz' dedim. Ben babamı aradıktan sonra annem, Ali abime, 'Oğlum Hamdi aradı, meydana gideceğiz' demiş, abim de anneme, 'Gitmez olur muyuz, elbette gideceğiz. Yaşadığımız kadar yaşadık, çocuklarımız rahat yaşasın diye gidiyorum' diyerek evden çıkmış. Babamla konuştuktan 15 dakika sonra Ali abim arabayla geldi. Arabaya binerken abim bana, 'Oğlum bir evden bir kişi yeter, çocukların başında kal' dedi. Ben de 'Ölürsek beraber ölürüz, dönersek de beraber döneriz' dedim. Daha sonra abim 'Bugün ölürsek arkamızdan çok dua eden olur' diyerek hızlıca arabayı sürdü."



GÜLÜMSEYEREK ŞEHİT OLDU


“Abim Kızılay'a yakın bir yerde arabayı tankların geçmesini engelleyecek şekilde yolun ortasına bıraktı. Tanklar insanları ve araçları ezerken abimle birbirimizi kaybettik. Sağlıkçıyım, o gece hastaneye gidip yaralılara da yardım ettim. Her yaralıya bakarken abimi bulacağımı düşünüyordum ama bir taraftan da o halde görmemek içinde dua ediyordum. Abim 00.01'de Genelkurmay'ın önünde tankın önüne geçerek o hainleri durdurmaya çalışmış. Tankın içinden çıkan askerin ateşlediği hain kurşun abimin kalbine isabet etmiş. Abim gülümseyerek kelime-i şehadet getirerek şehitlik mertebesine yükseldi."







#Erhan Dural
#Darbeciler
#Darbe girişimi
8 yıl önce