|

Dünyanın konuştuğu 10 Müslüman kadın

Müslümanlar her yıl olduğu gibi bu yıl da eleştiri oklarının hedefindeydi. Ancak dünyanın dört bir yanından sesini duyurarak “Ben de buradayım” diyen başarılı Müslüman kadınlar okları tersine çevirdi. Moda, sinema ve medya gibi bir çok alanda güzel işler yapan kadınlar 2016’nın sahibi oldu.

Yeni Şafak
04:00 - 1/01/2017 Pazar
Güncelleme: 01:28 - 1/01/2017 Pazar
Yeni Şafak

2016 boyunca dünya pek çok kötü haberle sarsıldı. Özellikle Müslüman dünyasında yaşananlar kimi zaman hepimizi ekranlara kilitledi. Müslümanlara yönelik yapılan ırkçı söylemlerin, ayrıştırıcı politikaların, burka ve haşema yasaklarının merkezinde yine kadınlar vardı. Ancak hiçbiri onları durdurmadı. Müslüman kadınlar her şeye rağmen yaptıkları eşsiz işlerle dünyaya sesini duyurdu. Çektiği filmlerle festivalden ödüllerle dönen, gittiği spor müsabakalarından madalyalar kazanan, moda festivallerinde tasarımlarıyla boy gösteren, tebeşiri eline alarak öğretmenlik yapan, ABD'nin Temsil Meclsi'ne girerek ülkenin ilk başörtülü vekili olan kadınlar yıl boyunca spor, siyaset, medya ve moda gibi birbirinden farklı alanlarda bize ilkleri yaşattı.



ABD'nin ilk başörtülü vekili






Somali'de doğup küçük yaşta ailesiyle ABD'ye taşınan İlhan Ömer, Amerikan tarihinde Temsilciler Meclisi'ne giren ilk başörtülü vekil oldu. Öncesinde 4 yıl Kenya'daki bir mülteci kampında yaşayan Ömer'in özellikle ayrıştırıcı kampanya söylemleri arasında seçilmesi, Trump'ın yöneteceği ülkede hala bir umut olduğunu kanıtlamıştı tüm insanlığa. Tarih boyunca ezilen halklar için ayağa kalktığını seçim kampanları süresince dile getiren Ömer, demokrasinin önemini ve güçünü kendisine empoze ettiğini söylediği babası ve büyükbabası tarafından yetiştirilmiş. Kendisi ülkesinin, geleceği olduğunu belirtiyor. Bu geleceği çocukları için iyi hale getirmeye çalışıyor. Henüz 14 yaşındayken siyasetle ilgilenmeye başlayan Ömer, “Şuan taşıdığım tüm kimlikler ileride bana ket vurabilir. İnandığım dinim benim için problem olabilir. Ama içimizde birisi bu adımı atmak zorunda. Birisi yapabildiğinde, diğer insanlar da yapabileceğini hayal etmeye başlar" ifadelerini kullanıyor.



Başarı tartışılsın





Hepimizin yakından tanıdığı 20 yaşındaki Kübra Dağlı da 2016'yı güzelleştiren isimlerden birisi. Arkadaşı Emirhan Moran'la gittikleri Tekvando Dünya Şampiyonası'ndan altın madalyayla dönen Dağlı, başarısından çok başörtüsüyle gündeme geldi ancak yapılan olumsuz yorumları görmezden geldi. “Başarım hakkında değil, başörtüm hakkında konuşuluyor. Çalışıp mücadele ederek kazandığımız başarının tartışılması gerek" diyen Dağlı, kazandığı madalyasını da 15 Temmuz şehitlerine armağan etmişti. Altın madalya için yıllardır çalışan Dağlı, tekvandoya boks antrenörü babası sayesinde küçük yaşta başlamış ve bu yıl ismini dünyaya duyurmuştu.



NYFW'in kazananı Endonezya'dan





Anniesa Hasibuan Endonezyalı bir moda tasarımcısı. Kendisi bu yıl hazırladığı Bahar/Yaz koleksiyonu 'D'Jakarta' ile New York Moda Festivali'nin kazananı oldu. Tesettürlü kadınlar için hazırladığı koleksiyonu içinde karmaşık motifler ve soft renkler içeriyordu. Endonezya'nın ismini moda dünyasına getirmek istediğini söyleyen Anniesa, “Kullandığım geleneksel motiflerle Endonezya'nın farklı ve çeşitlilik barındıran bölgelerini tüm dünyaya anlatmak istiyorum" diyor.



Müsabakalardan boş dönmedi





Ibtihaj Mohammed ise 30 yaşında Afro-Amerikalı bir sporcu. ABD ulusal eskrim takımında ikinci sırada yer alıyor. Time dergisi bu yıl onu 'En etkileyici 100 insan' arasında gösterdi. Bu sezon gittiği müsabakalardan da boş dönmedi, 3 dünya kupasının 2'sinde bronz madalya elde etti. Ibtihaj olimpiyatlara katılan başörtülü ilk Amerikan atlet olarak geçti tarihe. Altın madalya kazanamadı ama Rio'daki performansıyla tüm Müslüman atletlere hayallerine ulaşmak için engellerin üzerinden nasıl sıçrayacaklarını öğretti. Amacını ise şu sözlerle özetledi: “Olimpiyatlarda yarışarak din, ırk veya cinsiyetin insanların hedeflerine ulaşmada engel olmadığını göstermek istiyorum."



Filmleri ödülleri topladı





Samah Safi Bayazid, 27 yaşında birçok ödül kazanmış bir film yapımcısı. Washington'da yaşayan Safi yıllardır birçok filmin yapımcılığını üstlenmiş. Son çalışması yaşanan mülteci krizi ve savaşta yakınını kaybetmenin zorluklarına dikkat çeken 'Orshena' isimli kısa film ise tüm dünyada büyük yankı uyandırdı. 2016'nın sonlarına doğru çıkan film kısa sürede birçok uluslararası film festivaline seçildi ve son olarak Indie Film Festivali'nden Mükemmellik Ödülü'yle döndü. Tek derdinin dünyayı bulduğundan daha güzel bırakmak olduğunu ifade eden Safi, “Seyirciye farklı bakış açıları kazandırmak için insanlık filmleri yapıyoruz. Ortadoğu'daki insanların yaşadıklarını göstermeye çalışıyoruz. Bizim gibi insanların sayısı artmalı, sesimiz daha gür çıkmalı" şeklinde konuşuyor.



Müslüman kadınlara savunma dersi





Zaineb, nam-ı diğer Zee 24 yaşında bir savunma eğitmeni. Duysal, zihinsel ve fiziksel engeli olan insanlara kendilerini savunabilmeleri için dersler veriyor. Yıl içerisinde Müslüman kadınların kendilerini ırkçı saldırılardan koruması için paylaştığı eğitici videolar bir anda tüm dünyaya yayıldı. O günden bu yana bir çok seminerlere katılıp konuşmalar yaptı, eğitimler düzenledi. Aslen Iraklı olan ve ABD'de yaşayan Zee'ye göre savunma eğitimlerinin kadınlara pek çok yararı var: “Savunma kursları ve seminerler kadınlara ihtiyacı olan aracı verip ayağa kalmalarını ve karşılık verip mücadele etmelerini sağlıyor. Kendimize olan saygıyı ve özgüveni arttırmak için çalışmak, kadınların sahip olduğu ruhsal ve düşünsel etkenleri de güçlendirir."



Down sendromlu ilk öğretmen





Heba Al-Shorafa, Gazze'nin down sendromlu ilk kadın öğretmeni. Gazze'de bir sağlık merkezinde eğitim almış down sendromlu çocuklardan birisi. Kendisi şimdi 26 yaşında ancak merkezde yaşamaya devam ediyor. Üstelik bu kez öğrenci değil, öğretmenlik görevini üstleniyor. Diğer çocuklarla arasındaki muhabbet oldukça iyi. Yeri geliyor ders anlatıyor, yeri geliyor bahçede oyunlar oynuyor. Kendisi şimdilik sadece asistan öğretmen. Ancak Heba asistanlığı vazgeçilmez bir aracılığa dönüştürmüş. Okulda öğretmenlerle öğrenciler arasındaki ilişki ondan soruluyor. Bir anda çocukların tercümanı olan Heba, okuldaki herkes için umudun sembolü.



Ödül törenine Halep'ten mektup gönderdi





Waad al-Kateab ise dünyaya sesini yazdığı mektupla duyurdu. Halep'te yaşanan dramı çektiği fotoğraflarla, videolarla, yaptığı haberlerle tüm dünyaya anlatan Kateab, Uluslararası Af Örgütü tarafından kazandığı ödüllerin takdim edilmesi için İngiltere'ye çağırıldı. Kuşatma altında olduğu şehrinden çıkması imkansızdı. Bu yüzden tüm dünyaya bir mektup yazmaya karar verdi. Mektubunda ise şu sözlere yer verdi: “Şehirde kullanmakta serbest olduğumuz tek şey hava. Ama çoğu zaman zehirli gaz ve klorin ile kaplı. Elimizdeki fotoğraf lensleri size Halep'in fotoğrafını tamamlamanızı sağlıyor ama rejimin korkunç yok etme çabası karşımızdayken çaresiziz. Bu mahvolmuş şehre Halep deniyor ve buradaki insanlar sizden insanlığınızı hatırlamanızı istiyor." Waad ve şehrin geriye kalan tek hastanesinde çalışan eşi Hamza minik kızlarıyla beraber geçtiğimiz hafta Halep'ten İdlib'e tahliye edilenler arasındaydı.



Kimse yapmamışsa ben yaparım





Kanada ise bu yıl hiç görmediği bir şeye şahitlik etti. Ülkenin en önemli haber kanallarından birinde başörtülü spiker Ginella Massa ana haberleri sundu. 6 yıldır muhabirlik yapan Massa'nın stüdyoya doğru attığı adım kariyerinde büyük anlam ifade ediyordu. Önce muhabir olarak ekranlara çıkan Massa, aynı zamanda Kanada'nın ilk başörtülü muhabiri. Çocukluğunda spiker olmaya karar veren Massa, büyürken sürekli içinde bir korku olduğunu söylüyor: “Bazen başörtüm yüzünden hayalimin hiçbir zaman gerçekleşemeyeceğini düşünürdüm. Televizyonda hiç benim gibi spikerler görmezdim. Sonra annem 'Televizyonda mı olmak istiyorsun? Daha önce bunu kimsenin yapmamış olması senin de yapamayacağın anlamına gelmez' dedi ve maceram başladı."



Kurallara meydan okuyan hayalleri var





Amaiya Zafar, 16 yaşında Minnesota'da yaşayan amatör bir boksör. Yıllarca başörtüsü ile müsabakalara çıkamayacağını söylediler ancak o eğitimlerine devam etti. 2016'da karşılaşmalara katılmak için bir şans yakaladı. Bu kez de Uluslararası Boks Federasyonu kıyafetlerinin müsabaka için uygun olmadığını söyleyip diskalifiye etti. Katılamadığı bu karşılaşmada Amaiya'nın arkadaşı onun için yarıştı ve madalyayı Amaiya'ya verdi. “Hayatımda boks ne kadar önemliyse dinini özgürce yaşamak da bir o kadar mühim" diyen Amaiya, “İkisini kıyaslamak ve arasında karar vermem imkansız. Hayatımın sonuna kadar dinimi yaşayacağım, sprola da ilgileneceğim. Başörtümü çıkarmak benim için bir seçenek değil" diyor. Amaiya'nın ilham veren hikayesi National Geographic gibi bir çok medya kuruluşunda yayınlandı. Zafar şimdilerde her gece bir spor salonunda antremanlarına devam ediyor. Kurallara meydan okuyan hayallerinin onu 2020 Olimpiyatları'na taşıması için çalışıyor.





#Müslüman kadınlar
#Amaiya Zafar
#Waad al-Kateab
#Heba Al-Shorafa
#Samah Safi Bayazid
7 yıl önce