|

Kötü adamların 'Kaya' gibi sesi

Kaya Akarsu, başarılı bir seslendirme sanatçısının herşeyden önce, kendisine ün ve kazanç sağlayan sesine azamî saygı duyması, bunun için de sağlığına büyük özen göstermesi gerektiğini belirtiyor. Tiyatroda 43, dublaj mesleğinde ise tam 30 yılı geride bırakan tiyatro ve sinema sanatçısı Kaya Akarsu, bugüne dek -çoğu beyazperdenin en sıradışı kişilikleri olmak üzere- yüzlerce film kahramanını sesiyle "Türkleştirdi". Akarsu, kusursuz diksiyonu ve Allah vergisi davudî sesiyle günümüzde hâlâ dublaj sektörünün bir numarası olmayı sürdürüyor. Ünlü sanatçı, son 6 aydır da Yeni Şafak reklâm kampanyalarına sesiyle renk katmakta...

Yeni Şafak
00:00 - 7/04/2004 Çarşamba
Güncelleme: 17:41 - 24/05/2017 Çarşamba
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv
---------------------------------- manset -------------------------------------------
---------------------- manset ---------------------
----------------------- spot -------------------------
Tiyatroda 43, dublaj mesleğinde ise tam 30 yılı geride bırakan tiyatro ve sinema sanatçısı Kaya Akarsu, bugüne dek -çoğu beyazperdenin en sıradışı kişilikleri olmak üzere- yüzlerce film kahramanını sesiyle "Türkleştirdi".

Akarsu, kusursuz diksiyonu ve Allah vergisi davudî sesiyle günümüzde hâlâ dublaj sektörünün bir numarası olmayı sürdürüyor. Ünlü sanatçı, son 6 aydır da Yeni Şafak reklâm kampanyalarına sesiyle renk katmakta... ----------------------- spot -------------------------
ALİ MURAT GÜVEN

O, olanca içtenliğiyle, "Yeni Şafak'ın son kültür kampanyası nasıl gitti, okurlardan ilgi gördü mü verdiğiniz son eser" dediğinde bile, kendisini yakından tanımayan birinin korkudan elinin ayağının birbirine karışmaması ve böyle bir "ses" karşısında tir tir titremeye başlamaması oldukça zor. Doğrusu ya, bizler de ilk zamanlarda seslendirmeye davet etmek üzere telefonda falan konuşurken "E... evet ağabey, ço... ço... çok iyi gitti kampanya" moduna giriyorduk. Bu yüzden, dublaj piyasasında Kaya Akarsu'nun "devlet sesi" olarak anılması hiç de boşuna değil. Hattâ, bir gazeteci dostumuzun şaka yollu yaptığı teklifte olduğu gibi, hükümet kendisini "ikna uzmanı" olarak kiralayıp batık bankaların yöneticilerine yalnızca birer kez telefon açtırtsa, hepsi korkudan panikleyip halktan iç ettikleri paraları paşa paşa geri öderler!

Bugün tamı tamına 63 yaşında olan dublaj sektörünün usta ismi Kaya Akarsu, buna karşılık hem yıllara meydan okuyan zinde fiziksel görünümü, hem de değerini hiç yitirmeyen o müthiş ses rengiyle bu alandaki rakipsizliğini hâlâ açık ara koruyor.

Seslendirme sanatının ülkemizdeki en kıdemli temsilcisi olan Akarsu'yu genç kuşaklar daha çok haber-araştırma programı "Deşifre"den ya da "İster İnan, İster İnanma" adlı 'reality show'dan tanıyorlar. Tabiî, bu arada onun sesiyle popüler olan sayısız reklâm filmini de burada tek tek saymak gereksiz. Kendisi bu yönüyle gazetemiz için de son derece önemli bir sanatçı; çünkü "Lifetime English" sözlük kampanyamızdan bu yana Yeni Şafak'ın bütün reklâm filmlerini de yine o seslendiriyor.


Üç ayrı alanda at koşturuyor

Tiyatroya 1961 yılında Turan Oflazoğlu'nun "Tohum ve Toprak" adlı oyununda figüran olarak başlayan Akarsu, 1970 yılında Ankara Devlet Konservatuarı'nu dışarıdan bitirerek alaylılıkla başlayan kariyerini seçkin bir okulun diplomasıyla taçlandırmış. Sanatçı, o tarihten bu yana aralarında "Guguk Kuşu" ve "Kral Lear"ın da yer aldığı 90'ı aşkın oyunda bir çok başrol üstlendi.

Film dublajı yapmaya 1970'lerin ortalarında başlayan Akarsu, o gün bugündür Türk halkının anılarında özel birer yere sahip olan yüzlerce sinema filmi ve televizyon dizisine özgün sesiyle renk katmayı sürdürüyor. "Seslendirme yönetmenleri, otuz yıllık dublaj kariyerim boyunca beni çoğunlukla kötü adamları, her türden uzaylı yaratığı ve iri kıyım kahramanları seslendirmem için davet ettiler. Sanırım, bunun da en büyük nedeni bas tondaki sesim. Ünlü 'Uzay Yolu' dizisinin gelmiş geçmiş ne kadar uzaylı yaratığı varsa hepsini yıllarca ben seslendirdim. Ayrıca 'Komiser Colombo'daki pek çok cani, 'Kökler'de ve 'Köle Isaura'daki bir çok kötü kahraman da yine benim sesimle Türk izleyicisinin karşısına çıktı. Yani, bir anlamda rahmetli Erol Taş'ın sinemada mahkûm olduğu pozisyona ben de dublaj alanında mahkûm oldum" diyor gülerek...

Akarsu'nun Türkçe seslendirme çalışmalarına katıldığı en son filmlerden olan "Kayıp Balık Nemo" ise bilindiği gibi geçtiğimiz günlerdeki Oscar törenlerinden "en iyi animasyon film" ödülünü alarak çıktı. Bu filmi çoluk çocuğunuzla birlikte sinemada izlemeye giderseniz Akarsu'nun sesine kulak verin, çünkü kendisi orada da -şanına yaraşır şekilde- dev cüsseli, ürkütücü balıklardan birini seslendiriyor!

Sanatçının son dönem dublaj çalışmalarından özellikle ikisi, kendi alanlarında birer "zirve" olma özelliğine sahipler. Bunlardan ilki bir başka büyük dublaj sanatçısı olan Sungun Babacan ile karşılıklı döktürdüğü "Yeşil Yol", diğeri ise sinema tarihinin en dokunaklı filmlerinden "Guguk Kuşu"... Yeşil Yol'un zaman zaman Show TV'de gösterilen kopyasından söz etmiyoruz, çünkü o tam bir dublaj faciasıydı. Akarsu, TRT'nin aynı filme Ankara stüdyolarında yaptığı (çeviri kalitesi ve ses seçimi açısından tam anlamıyla muhteşem olan) dublaj çalışmasında görev almış ve orada işlemediği bir cinayetten dolayı idama mahkûm edilen metafizik güçlere sahip mahkûm John Coffey'yi seslendirmişti. Diğer bir önemli dublajı olan "Guguk Kuşu"ndaki kızılderili reisi Bromden ise zaten kendisi için hayli tanıdık bir karakter. Çünkü, 1990-94 yılları arasında Ankara Devlet Tiyatrosu'nda, bu filme esin kaynağı olan aynı adlı oyunda da Bromden'ı yine kendisi canlandırmış. Ayrıca, bu rolden dolayı 1993 yılında kazandığı bir de "en iyi oyuncu ödülü" var. Bir diğer ödülü ise 1996 yılında "Babaannem Yüz Yaşında" adlı oyundaki rolüyle gelmiş ve bu kez de "en iyi komedi oyuncusu" seçilmiş.

Kaya Akarsu, tiyatro ve dublaj sektöründeki parlak kariyerinin yanısıra, tarihsel dizilerin de aranılan aktörleri arasında yer alıyor. "Çalıkuşu", "Küçük Ağa", "Köroğlu Destanı", "Kurtuluş", "Cumhuriyet" ve "Abdülhamit Düşerken" gibi büyük bütçeli prodüksiyonlarda bir çok tarihsel kişiliği başarıyla canlandıran Akarsu, sektörde birbirinden çok farklı yaklaşımlara sahip yönetmenlerle daima büyük bir uyum içinde çalışmış. "Bunu nasıl başarıyorsunuz?" diye sorduğumuzda verdiği cevap ise, gırtlağına kadar politize olmuş, hayata at gözlükleriyle bakmayı huy edinmiş kimi sanatçı müsveddelerine ders olacak cinsten. "Elbette ki benim de kendime göre bir dünya görüşüm var, ancak sanat anlayışım asla bu kadar dar kalıplara sıkışmış değildir" diyor deneyimli aktör, "Tiyatroda, iyi bir oyun her zaman için iyi bir oyundur. Aynı şeyi iyi bir film senaryosu için de söyleyebiliriz. Ve bir profesyonel olarak, o eserin bir parçası olmaya can atarım. Oynadığım metni yazan ya da sahneye koyan kişilerin politik görüşleri beni asla bağlamaz. Çünkü sanatın evrenselliğine inanan bir sanatçıya ucuz militanlığın yakışmayacağını düşünüyorum."

"Charlie deneyiminden hiç memnun değilim"

90'ın üzerinde tiyatro oyununda rol almasına, yüzlerce sinema ve televizyon kahramanını seslendirmesine ve bir düzineye yakın filmde önemli tarihsel kişilikleri canlandırmasına karşın, geniş halk kitleleri Kaya Akarsu'yu daha çok bir dönemin gözde komedi dizisi "Charlie"deki apartman yöneticisi "Ateş Bey" performansıyla tanıyor. Fazlaca akıllı bir şempanzenin serüvenlerinin anlatıldığı bu dizi nedeniyle çok kısa sürede pop starları bile kıskandıracak bir ün kazanan Akarsu'nun, gerçekte bu durumdan hiç de memnun olmadığını gözlemliyoruz. "Charlie deneyimi bana 'situation comedy'lerin halk üzerinde ne denli büyük etkisi olduğunu öğretti, ama öte yandan da bu ülkede gerçek sanatın ne denli gölgede kaldığını gösterdi" diyor. Yıllarca Kral Lear'da Başbakan Gloster'i, ya da Guguk Kuşu'nda Reis Bromden'ı canlandırmış biri olarak hiç kimse yolumu kesip de bu performanslarıma iltifat etmedi, ama Charlie'den sonra halkın aşırı ilgisi nedeniyle köşedeki markete bile gidemez oldum. Bu dizi benim için yalnızca hoş bir deneyim ve farklı bir türü denediğim bir boş zaman eğlencesiydi. Ancak bir anda kırk yıllık oyunculuk kariyerimin en ön sırasına geçti. Oysa sanat adına kalıcı olan Charlie değil, Guguk Kuşu'dur, Kral Lear'dır. Bu yüzden de sit-com'ların son yıllarda halkımızın yegâne kültürel gıdasına dönüştürülmesine hiç sıcak bakamıyorum."




----------------- imza------------------

----------------- imza------------------



#Arşiv
#Yeni Şafak Arşiv
20 yıl önce