|

Musul’da haklıyız

1926 yılında imzalanan Ankara Anlaşması, terör tehdidi yaşanması halinde Türkiye'ye Irak topraklarına müdahale hakkı veriyor. Ankara bu kozu şimdiye dek hep saklı tuttu.

Yeni Şafak ve
04:00 - 27/12/2015 Pazar
Güncelleme: 23:50 - 26/12/2015 Cumartesi
Yeni Şafak

Irak merkezi hükümeti ile yaşanan Başika gerilimi Türkiye'nin Musul'daki terörist faaliyetlere müdahale hakkını yeniden gündeme getirdi. 1926'daki Ankara Anlaşması'yla Musul, Kerkük ve Süleymaniye'deki topraklarını Irak'a bırakan Türkiye, anlaşmanın 6'ncı maddesi uyarınca şart koştuğu 'Irak'ın toprak bütünlüğünün tehdit edilmesi halinde müdahale' hakkını saklı tutuyor. IŞİD saldırılarına karşı Bağdat yönetiminin yetersiz kalması Türkiye'ye, güvenliğine karşı bir tehdit olarak Musul'a müdahale hakkı veriyor.



HER KRİZDE GÜNDEME GELİYOR


Türkiye'nin bölgedeki tüm krizlerde, “Müdahale ederiz” söyleminin altında uluslararası anlaşmalardan doğan haklılık yatıyor. Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz'ın 49 büyükelçilik çalışanıyla IŞİD tarafından rehin alınmasının ardından da Türkiye'nin bölgeye müdahale hakkı gündeme geldi. Ancak Türkiye bugüne kadar Irak'la dostluk politikası gereği bu hakkını kullanmadı. Başika geriliminde de Bağdat'la ilişkilerin bozulmaması ve Musul Barajı'nın IŞİD'den korunması gerekçeleriyle askerlerin çoğu Irak'ın kuzeyine kaydırıldı. Türkiye şimdilik, Irak'ın toprak bütünlüğüne karşı 'tehdit' olarak algılanmaktan uzak duruyor.



İŞTE MÜDAHALE HAKKI VEREN O MADDE


1. Dünya Savaşı'ndan yorgun çıkan Türkiye, İngiltere ile 1926 yılında imzalamak zorunda kaldığı Ankara Anlaşması ile Irak'ın bütünlüğünün korunması karşılığı Musul, Kerkük ve Süleymaniye'deki topraklarından feragat emişti. Ancak anlaşmaya bir madde eklenerek Türkiye'nin bölgeye hangi hallerde müdahale edebileceği belirlenmişti. Anlaşmanın 6'ncı maddesinde bu hak, “Taraflar silahlı kişilerin sınır bölgesinde yağma veya eşkıyalık amacıyla girişecekleri hazırlıklara, sahip oldukları bütün vasıtalarla karşı koymayı ve bunların sınırdan geçmelerine mani olmayı karşılıklı olarak taahhüd ederler” şeklinde yeralıyor. Uzmanlar Musul'a karşı garantör ülke statüsündeki Türkiye'ye müdahale hakkını bu maddenin sağladığını, otorite boşluğundan kaynaklanan kaos ortamının Türkiye'nin bu bölgeye girebilmesi için uluslararası hukukta meşru zemini oluşturduğunu ifade ediyor.



Özal girmek istemişti


Musul ve Kerkük, Türkiye hakimiyetinden çıktığı günden beri hep gündemde kaldı. Bu bölgelerin -tıpkı Hatay gibi anavatana katılacağı umudu hep korundu. Bunun bir örneği Turgut Özal'ın cumhurbaşkanlığı döneminde yaşanmış, Özal,


1. Körfez Savaşı sırasında ABD Başkanı Bush ile anlaşarak Musul ve Kerkük'e girmek istemiş, ancak Genelkurmay'ın bu plana soğuk durması üzerine bu girişimden vazgeçmişti.



Abdülhamid'in tapusunda






Petrol ve doğalgaz yataklarıyla ünlü Musul ve Kerkük'te mülkiyet hakları tartışmalı durumda. Sultan Abdülhamid'in, padişahlığı döneminde 'özel mülkü' olarak kayıtlara geçirdiği bölge, şimdi Osmanlı Hanedanı'nın açtığı davalara konu. Bu davalar yıllardır sonuçlanabilmiş değil. Özel mülkiyete konu malların uluslararası anlaşmalara konu edilemeyeceğinden hareketle Osmanlı Hanedanı'nın haklı olup olmadığı konusunda nihai kararı vermek için davalar sürekli uzatılıyor.

#Irak merkezi hükümeti
#terör tehdidi
#Ankara Anlaşması
#Abdülhamid
8 yıl önce