SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrası Türkiye’nin dış politikasında izlediği tutumu değerlendirdi. Terör örgütü FETÖ’nün hain girişiminin başarısız olmasıyla Türkiye’de yeni bir dönemin başladığını belirten Duran, “Türkiye’de siyasi hayata baktığımızda 3 önemli dönem olduğunu görürüz. Birincisi Cumhuriyetin kurulduğu dönemdir. İkincisi çok partili hayata geçiştir. 3.’sü ise Türkiye’de darbelerin bir daha geri gelmeyecek şekilde sona erdirme azmi ve iradesinin ortaya koyulduğu 15 Temmuz gecesi ve sonraki süreçtir. Türk siyasi tarihi açısından milat olarak adlettiğimiz bu olayın somut sonuçlarını görmek lazım” dedi.
ERDOĞAN’IN PAYI BÜYÜK
- Duran, “Eğer Türkiye 15 Temmuz gecesi o girişimi bastırabilmişse, bunda 2013-2016 arasındaki süreçte gösterilen mücadelenin de önemli bir yeri vardır. Darbeyi gerçekleştirmeye yeltenen hain FETÖ örgütünün dış ülke ve istihbarat birimlerinin maşası haline geldiğinin ortaya çıkarılması, bu mücadelenin sonucudur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iç ve dış vesayeti önemseyerek mücadeleye liderlik etmiş olması burada kritik önem arz eder” İfadelerini kullandı.
TERÖRLE MÜCADELEDE KARARLILIK
Darbe girişimi sonrası Erdoğan yönetiminin PKK’nın kökünü kurutmak ve sınırdaki tehditleri ortadan kaldırmak için harekete geçtiğini belirten Duran, “Türkiye’nin İdlib’te yapılan 4. bir operasyonla birlikte Suriye’den gelen tehditleri, Suriye topraklarında karşıladığını görüyoruz. Daha sonra da PKK/YPG ile mücadele olarak bu süreç devam etti. Dolayısıyla ben Suriye’de güvenli bölge oluşturma kararlılığının,15 Temmuz sonrası devlet nezdinde ilk tepkinin karşılığı olarak görüyorum” sözlerini sarf etti.
SAYISIZ BAŞARI VAR
- Ülkemizin darbenin ardından dış politikada pek çok krizden alnının akıyla çıktığını ifade eden Duran, “Doğu Akdeniz’de etkinleşme, Libya ile imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge ve güvenlik anlaşmaları, meşru hükümetin Türk askerini Libya’ya davet etmesine verdiğimiz cevap, Dağlık Karabağ’da Azerbaycan’a ettiğimiz yardım... Ben bütün bu başarılı girişimlerin 15 Temmuz sonrası oluşan etkin dış politika ve güvenlik anlayışının yansımaları olarak görüyorum” dedi.
BÖLGENİN EN ETKİN AKTÖRÜ
Türkiye’nin, bölgenin en etkin aktörü olduğunu kaydeden Duran, “Türkiye’nin savunma sanayiinde yaptığı atılım ve enerji alanında atılan adımlarla Karadeniz’de doğal gaz bulunması sonrası Türkiye’nin bölgenin en etkin aktörlerinden biri haline geldiğini gözlemlemiş olduk. Birçok bölgesel ve küresel krizde Türkiye’nin etkin bir rolü var” ifadelerini kullandı. Bir takım aktörlerin bölgesel dizayn oluşturmaya çalıştığını belirten Duran, “İsrail ve Körfez ülkelerine karşı mücadele ettiğini gördük. Sonrasında yapılan normalleşme, Türkiye’nin bölgedeki bu kararlılığı ile bir takım projeleri boşa çıkarmasıyla alakalıdır” dedi.
GÜÇLÜ BİR ORTAK
- Türkiye’nin diğer aktörler için güçlü bir ortak olduğunu kaydeden Duran, “Burada Türkiye’nin eleştirilen şekilde imparatorluk hayaliyle davranmadığını, milli devlet anlayışıyla bölgede daha istikrarlı ve güvenlik sağlayıcı bir pozisyona geldiğini görüyoruz. 15 Temmuz sonrası otonom bağımsız tavrın etkili olduğunu, istikrar oluşturan ve güven sorunlarını aşmaya çalışan güçlü bir partner olarak Türkiye’nin ön plana çıktığını gördük Afrika’da ticari ve diplomatik aktivizmini artırması, 15 Temmuz sonrası sergilenen tutum ile ilintilidir” dedi.
