|

Vesayet duvarları yıkılacak

Yönetimde milli iradeyi hakim kılacak cumhurbaşkanlığı sisteminin Türkiye’ye sağlayacağı kazanımları AK Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci anlattı. Türkiye’de yönetim sorunu olduğunu vurgulayan Temurci, “Halihazırdaki sistemin adı yok. Cumhurbaşkanlığı sistemiyle yönetime isim vereceğiz. Aynı zamanda Parlamenter sistemden beslenen vesayet duvarları da yıkılmış olacak” dedi.

Yeni Şafak
04:00 - 27/03/2017 Pazartesi
Güncelleme: 07:42 - 27/03/2017 Pazartesi
Yeni Şafak
Selim Temurci
Selim Temurci

Türkiye'de yürürlükte olan yönetim biçiminin adı parlamenter sistem olsa da bugüne kadar sağlıklı bir şekilde uygulanamadı. Gücünü millet iradesinden alan sistemin açıklarından faydalanılarak darbeyle, krizlerle yönetim seçilmemişlerin tekelinde kaldı. Milli irade üzerinde kurulan vesayeti sonlandırmak için Cumhurbaşkanlığı sistemi hazırlandı. 16 Nisan'da referandumda oylanacak yeni sistem ile ilgili soruları AK Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci Yeni Şafak'a cevapladı.



VESAYETİN KALKANI DARBE ANAYASALARI


Halihazırdaki parlamenter sistemin temel sorunları nelerdir?


Öncelikle Türkiye'de gerçekten bir Parlamenter sistem var mı, hayır. Halihazırda yürütülen sistemin tam bir adı yok. Tek parti döneminin ardından 1950 ile 1960 arası dönem parlamenter sistemin özüne uygundu. Fakat o dönem parlamenter sistemle şayet millet tek başına birini iktidara getirirse bu iktidar hiçbir zaman CHP'den olmayacak kaygısıyla cumhuriyeti kurduğunu iddia edenler bu sistem bize uygun değil dediler. Bunun üzerine 60 darbesinden sonra bir anayasa yazdılar. Milletin seçtiklerinin devlet yönetiminde olmaması için asker, yargı, medya, sermaye, YÖK ve en önemlisi çok yetkili cumhurbaşkanı'yla örülü vesayet odaklarını kurdular. Yani devlette güçlerini egemen kılmak uğruna savundukları Parlamenter sisteme aykırı ne varsa yaptılar. İşte, 16 Nisan'da 'Evet' diyerek aynı zamanda vesayet duvarlarını da yıkmış olacağız.



AK Parti, Cumhurbakanlığı sistemi üzerinde ne zamandan beri çalışıyor?



Cumhurbaşkanlığı sistemi son dönemde düşündüğümüz bir model değildi. 60 ve 80 darbeleri, muhtıralar dönemi, özellikle 2007'de Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı seçilmemesi için yapılanlar üzerine sistemin ihya edilmesi gerektiğini anladık. İlk etapta Cumhurbaşkanı'nı doğrudan halkın seçeceği sistemi getirdik. Ancak şimdi de seçilmiş Cumhurbaşkanı ve Başbakan var. Dolayısıyla biz varolan bir Parlamenter sistem yerine bir Cumhurbaşkanlığı sistemi getirmiyoruz. Biz olmayan sistemimizi daha demokratik hale getiriyoruz.





İTALYA YÜZDE 40 İLE ÇÖZÜM ARIYOR


Ülkelerin kalkınması için istikrar büyük önem taşıyor. Bu noktada cumhurbaşkanlığı sistemi ne gibi avantajlar sağlayacak?



Ülkelerin gelişmesi için tek başına iktidar ve istikrar şarttır. İtalya'da 69 yılda 63 hükümet değişmesi üzerine dönemin Başbakanı Matteo Renzi, 2015'te seçim yasasını değiştirdi. İktidar olacak partiye yüzde 40 oy barajı ve ek yüzde 15 milletvekili kontenjanı getirdi. Bu sayede bir parti mecliste çoğunluğu sağlayarak istikrar güvenceye alındı. Yani parlamenter sistem ne kadar başkanlık sistemine yaklaşmışsa ülkeler o denli başarılı olmuştur. Türkiye'de Menderes, Özal ve AK Parti dönemlerini çıkarsanız geriye sadece kriz dönemleri kalır. Kriz dönemlerinden miras kalan 23 buçuk milyar dolarlık IMF borcu, AK Parti'nin tesis ettiği istikrarın gücüyle ödendi. Dolayısıyla yeni sisteme ekmek, su kadar muhtacız. Yeni sistemle siyasi istikrar kurumsallaşacak, ekonomik istikrar kalıcı hale getirilecek. Ülkeyi idare eden yürütmenin, kanun yapan yasamanın ve bu ikisini denetleyen yargının millet için çalıştığı ve millete hesap verdiği bir sistem kurulacak. Bu nedenle biz sahada avantajlı tarafız. Çünkü değişim, gelişim, istikrar, uyumlu çalışma gibi kavramları kapsayan yeni bir sistemin getirilmesini savunuyoruz. 'Hayır'cıların ise savunduğu veya ortaya koyduğu bir ürün veya öneri yok. Hayır demek, eski Türkiye demektir. Kim Türkiye'nin eski hale dönmesini ister ki?





AK Parti İstanbul İl Teşkilatı olarak referandum süresince nasıl bir seçim politikası yürütecekseniz?


15 Aralık itibariyle İstanbul'da referanduma yönelik çalışmalarımıza başladık. Önce teşkilat mensuplarımıza yeni sistemi anlattık. Mahalle bazlı ekipler oluşturduk. Anayasa değişiklik tekliflerinin ne anlama geldiğini, Türkiye'de ne gibi değişimlerin olacağını ve değişikliklerle ne gibi kazanımların elde edileceğini sahada halkımıza anlatmaya başladık. Şuana kadar 150 araç giydirdik. Araçlar her semti dolaşacak. İl genelinde 42 ana faaliyet alanları belirlendi. 2017 Seçim Koordinasyon Merkezi programı hazırladık. Bu program ile hangi gün, nerede, ne yapılacağını belirledik. Her zaman yüzyüze yakın etkileşimi daha çok önemsiyoruz. O yüzden halkımıza sanal ortamlardan, kalabalık etkinliklerden ziyade yakın temas ve anlaşılır bir dil ile yeni sistemi anlatacağız. AK Parti'ye oy vermemiş olan seçmenlerimizle de buluşacağız. 15 Temmuz gecesi darbecilere karşı il başkanlığımızda havalimanında omuz omuza olduğumuz gibi referandum için de halkımızla biraraya geleceğiz. 16 Nisan'da sandıktan Evet çıkması, 15 Temmuz'da darbecilere geçit vermemek kadar önemlidir. Ben inanıyorum ki sandıktan çoğunlukla 'Evet' çıktığında 'Hayır' veren kardeşlerimiz de mutlu olacak.





ÜLKÜCÜLERİ DE DAVET EDECEĞİZ


Büyük İstanbul mitingine ülkücüleri ve diğer grup temsilcilerini davet edecek misiniz?



Tabiki. İstanbul'un Avrupa ve Asya Yakası'nda 2 ayrı büyük miting yapacağız. Bunlardan biri 9 Nisan'da olacak. Ayrıca Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımzla il genelinde 10 farklı miting yapacağız. Büyük İstanbul mitinglerimizin Yenikapı ruhu havasında gerçekleşmesini arzuluyoruz. Bunun için MHP, CHP, Saadet Partisi ve diğer partilere gönül vermiş kardeşlerimizi, kanaat önderlerini, STK temsilcilerini mitingimize davet edeceğiz.



Özellikle önemli ölçüde kararsız kitlesi var. Bu kitleye hitaben neler söylemek istersiniz?


Kararsız seçmenlerimize de şunları söylemek istiyorum; Koalisyon hükümetlerinin olmadığı, tek başına iktidarın 5 yıl ülkeyi rahat bir şekilde yönetebildiği, yönetim beğenilmediğinde bizzat halkın sandıkta değiştirebildiği, cumhurbaşkanları ile başbakanlar arasında kavgaların, kitap fırlatma olaylarının yaşanmadığı, sorumsuz Cumhurbaşkanı'nın olmadığı, 367 krizi gibi yargının yürütmeye müdahale etmediği, askeri darbelerin yaşanmadığı, medya yoluyla hükümete ayar çekilmediği, ideolojik saplantılar temelli siyasetin yürütülmediği bir Türkiye için tercihiniz 'Evet' olsun diyorum.





Oyuncu Ahmet Yenilmez:
Bu elbise bize çok yakışacak


Değişen dünya içerisinde bir arayışın içerisindeyiz. Kimi devletler kendi örfüne ve fikrine uygun değişim yaptılar. Örneğin İngiltere. Ama biz tarihi süreçte kendi hür irademizle kaderimizi çizebilme iradesine sahip olamadık. Ülkemizin bulunduğu jeopolitik konum göz önünde bulundurularak tabiri caizse yangın yerinden en değerli varlığımız olan vatan toprağını kurtardık. 300 yıl çok büyük bedeller ödeyerek geldik. Sonunda Türkiye kuruldu ve bugüne kadar geldi. Bize kendimiz değil başkaları elbiseler dikti. Kumaşı başka, elbisesi başka, stili başka... Tabiri caizse ucube bir hal aladık. Dünya yeniden çiziliyor. Nasıl 20. yy başında çizildiyse bugün 21. yy'da yeniden çiziliyor. Sınırlar yeniden çiziliyor, dünya yeniden şekilleniyor .21. yy başlarına baktığınızda güçlü liderler devletler kaderlerini çok akıllıcı ve isabetli çizmişler ve bu devletler ilk 5 ve 10 içinde. Bizim de 21. yy bu yarışta geri kalmamak için çevremize baktığımızda Rusya'da Putin, ABD'de Trump dirayetli liderler. Bunlar arasında İngiltere ve Almanya da var. Bizim de bu dev güçlerle yarışmak için güçlü bir kadroya sahip olmamız lazım. Onun için bu refarandum sayesinde kendi kumaşımızla, kendi terzimizle dikilmiş bir elbise giyeceğiz. Bu ve bunu yapan meclis 15 Temmuz'da gazi olan, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran meclis ve bize yakışan kendi kumaşımızla yapılan işe evet diyorum. Bu elbisenin bize yakışacağını ve çok yakışıklı olacağımızı düşünüyorum.”








#16 Nisan 2017
#Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi
#Anayasa referandumu
#AK Parti
#15 Temmuz
7 yıl önce