1924 Anayasası tartışılırken Halk Fırkası Diyarbakır milletvekili Ziya Gökalp, Amerika Modeli başkanlık sistemini savunduğu ortaya çıktı. İkinci Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki Cumhuriyet Müzesi’nde Ziya Gökalp’ın el yazısı ile yazdığı notlarda tıpkı bugün tartışılan modeli kaleme aldığı anlaşıldı. Gökalp, Amerika modelini “Teşri(yasama) kuvvetini kendisinin bizzat intihap(seçme) ettiği millet meclisine icra(yürütme) kuvvetini de yine kendisinin bizzat intihap ettiği maşer reisine tevdi ediyor. Yeni sistemde millet meclisi ile maşer reisi aynı derecede milletin mümessili olduğundan birbirini kontrol ederler. İkisi de millete karşı mesuldürler” şeklinde tarif ediyor.
Gökalp, Amerika’nın dağınık coğrafyada bulunduğunu ve bu sistem sayesinde güçlü devlet kurduğunu, “Amerika devleti bir iki mütenakız (birbirine zıt) mefkûreyi telif (uzlaştırma) ettiğinden ve Amerikalıların vasi bir ülke dahilinde yaşayan anarşik bir cemiyetten kuvvetli bir devlet çıkarmaları bizim siyasi inkişafımıza benzediğinden yeni teşkilat-ı esasiye kanunumuza Amerika’nın representative sistemini esas ittihaz ettik” diye anlatıyor.
Ziya Göklap’ın 30 sayfalık notlarına göre Türkiye’de olması gerektiği sistemi şu sözleri ile anlatıyor: “Yeni Teşkilat-ı Esasiye Kanunumuz (1924 Anayasası) ne gibi esaslara istinat etmelidir? Bugünki Türkiye iki mefkureden (ülkü) bir türlü vazgeçemez. Bunlardan biri Türkiye’nin tam bir demokrasisi olması, ikincisi kuvvetli bir hükümete malik (sahip) olunması. Bu iki zor mefkureleri (ülkü) nasıl bir araya getirmeli? Bizden evvel Amerika devleti bir iki mütenakız (birbirine zıt) mefkûreyi telif (uzlaştırma) ettiğinden ve Amerikalıların vasi bir ülke dahilinde yaşayan anarşik bir cemiyetten kuvvetli bir devlet çıkarmaları bizim siyasi inkişafımıza (meydana çıkma) benzediğinden yeni Teşkilat-ı Esasiye Kanunumuza Amerika’nın representative (temsilci, milletvekili) sistemini esas ittihaz (alma) ettik. Yeni teşkilat kanunumuzda evvela devletimizin şeklini tayin etmek lazım geldi. Biz (Cumhuriyet) tabirini parlamenter sistemde olan repopliklere (cumhuriyet) tahsis ederek representative sistemine mensup bulunanlara (muaşeret) isminin verilmesini münasip gördük. Bu suretle devletimizin şekli (muaşeret) olmasına karar verdik.”
“Amerika’da demokrasi iki esasa istinat ediyor. Bir milletin hükümranlığı, iki müsavat (eşitlik). Bizde yeni Teşkilatı Kanunu’muzu bu iki esasa istinat (dayandırdık) ettirdik. Amerika’da, milletin hükümranlığı, iki kuvvette tecelli ediyor. Bir teşri (yasama) kuvveti, iki icra (yürütme) kuvveti. Amerika’da millet bu iki türlü hükümranlık hakkını aynı meclise tevdii etmektedir. Müsavi (eşit) kuvvete iki türlü mümessil (temsilci) intihap (seçme) ederek bu kuvvetlerden her birini onlardan birine veriyor. Teşri kuvvetini kendisinin bizzat intihap ettiği millet meclisine icra kuvvetini de yine kendisinin bizzat intihap ettiği maşer reisine (cumhur reisi) tevdi ediyor. Biz de bu sistemi kabul ettik. Yeni sistemde millet meclisi ile maşer reisi aynı derecede milletin mümessili olduğundan birbirini kontrol ederler. İkisi de millete karşı mesuldürler. Nazırlar (bakanlar) meclise karşı mesul olmayıp yalnız maşer reisine karşı mesuldürler. Bundan başka nazırların meclisle bir teması da yoktur. Onları tayin ve azletmekte doğrudan doğruya maşer reisinin salahayeti (yetki) dahilindedir.”