Anadolu ve çevresinde ortaya çıkartılan buluntulardan oluşan ‘Gündelik Yaşamın Arkeolojisi’ sergisi 9 bin yıllık geçmişi gözler önüne seriyor. Neolitik Çağ’dan Selçuklu döneminin sonuna kadar binlerce obje arasından yapılan 400 parçalık seçki, 31 Mayıs 2021’ kadar Rezan Has Müzesi’nde tarihi bir yolculuk vaat ediyor. Estetik anlayışı gösteren kolyeler, boncuklar; korunma ve avlanma için kullanılan ok uçları, kesici delici aletler, sapan taşları, boynuzlar; yemek ihtiyacı için ise bardak, kase, meyvalık gibi objeler serginin ilk bölümünde sizi karşılıyor. Dönemin ticari ve sosyal hayatı hakkında spesifik bilgi veren iki tablet de dikkat çeken parçalar arasında. Tunç ve Demir çağları ile başlayan sergi Yunan, Roma, Bizans, Selçuklu dönemleriyle devam ediyor. Ziyaretçilerin görsel hafızalarına odaklanmak istediklerini belirten Rezan Has Müzesi Koordinatörü Zeynep Çulha, dönemler arasındaki değişimin bardaklar üzerinden bile gözlemlenebilir olduğunu söylüyor.
GÖRSEL HAFIZA BÜTÜNLÜĞÜ SAĞLAYACAK
- “Bizans’tan kalma bir objeyi Selçuklu döneminde işleyip tekrar kullanabiliyorlar. Bu durumlarda bazen net konuşmak mümkün olmuyor” diyen Zeynep Çulha, dönemler arasındaki geçişler hakkında şunları söylüyor: “Neolitik dönemden sonra yerleşik hayata geçişle beraber bir dönem kapanıyor. Tunç döneminde yazının Anadolu’ya girmesi, çömlekçi çarkının keşfiyle seri üretime geçilmesi sistemleri değiştiren bir yenilik oluyor. Bu bütün formların değişmesine neden oluyor. İlişkiler, ticaret artıyor. Kentleşmeyle beraber ise demir çağında inanç ve ritüel objeleri daha fazla kullanılmaya başlıyor çünkü belirli sınıflar oluşuyor. Ayrıca Bizans ile Selçuklu gibi aynı dönemde Anadolu’da yaşamış iki farklı toplum olsa da içerik ve yöntemler aynı görünüyor. Geç Bizans dönemine ait bir forma sahip objenin üzerinde İslâmî yazıtlar görebiliyoruz. Devşirme malzemeler de var. İç içe geçmiş dönemler de görüyoruz. Dokuz bin yıldır bir şeyin değişmediği belli oluyor; insan aynı insan. Dönemin teknolojisine göre üretilen şeyler değişip gelişebiliyor ancak yapım aşamasında barındırdığı temel his hiç değişmiyor. Objelerle beraber hisleri de taşıdığımızı görüyoruz. Açıklayıcı metinlerimiz neredeyse yok. Sergiyi gezenler, görsel hafızanın bütünlüğü sağladığını anlayacaktır.”