|

Akif, Berlin'e müslüman esirler için gitti

Yeni bilgi ve belgeler ışığında Mehmed Akif'in Berlin ve Medine seyahatlerini aydınlatan İbrahim Öztürkçü, İstiklal Şairi Akif'in Berlin günlerine ışık tutan bir çalışma yaptı. Bugüne kadar gün yüzüne çıkmayan belgeleri inceleyen Öztürkçü Akif'in Berlin'de esir olan Müslümanlara ders vermek için Almanya'ya gittiğini söylüyor.

Yeni Şafak ve
03:00 - 1/05/2016 Pazar
Güncelleme: 02:48 - 1/05/2016 Pazar
Yeni Şafak

Mehmet Akif'in hayatı hakkında pek çok kitap yayınlandı. Fakat bu kitaplarda Akif'in Berlin ve Medine seyahatleri hep gölgede kaldı. İbrahim Öztürkçü'nün Etkileşim Yayınları'ndan çıkan

Berlin Caddelerinden Necid Çöllerine: Mehmed Akif

kitabı büyük şairin biyografisine yeni bilgiler ilave ediyor.



Mevcut bilgilerimize göre Mehmed Âkif I. Dünya Savaşı esnasında Berlin'e Enver Paşa tarafından gönderilmişti. Sizin çalışmanızdan farklı bir netice çıkıyor mu?



1914'ün yaz aylarından itibaren gelişen birtakım cebrî hadiseler üzerine hazır olmadığı ve Said Halim Paşa, Mahmud Şevket Paşa gibi birçok akl-ı selim sahibi devlet ricali tasvip etmediği halde Almanya ve Avusturya-Macaristan saflarında 1. Dünya Savaşı'na giriyor Osmanlı Devleti. 1914 Kasım ayı ortalarında ise maddi ve manevi cihadı üstlenilerek İslam Halifesi tarafından Cihad-ı Ekber ilan ediyor. 1. Dünya Savaşı'na girişimiz bir Almanya tezgâhı olduğu gibi sonrasındaki gelişmeler de Almanlardan bağımsız olmuyor tabii.





Almanya'daki esir kamplarında bulunan 100 bini aşkın Müslüman'ın propaganda yoluyla müttefik saflarına çekilmesi de bir Alman projesiydi.



Yani teklif Almanlardan geliyor öyle mi?



Evet. Projenin fikir sahibi Almanya, uygulayıcısı Harbiye Nezareti'nin başında bulunan Enver Paşa ve onun oluşturduğu Teşkilat-ı Mahsusa. Osmanlı Devleti adına Almanya'ya ilk gönderilenler de

Sebîlürreşâd

başyazarı Mehmed Âkif ile Şeyh Salih Tunûsî. Yalnız Mehmed Âkif ulülemre itaati ifa etmek, maddi ve manevi cihadı üstlenerek Berlin'e gitmiştir. O dönemde

Sebîlürreşad

'da yer alan cihad hakkındaki yazılar da bunu teyit ediyor zaten.



Mehmed Âkif'in Teşkilat-ı Mahsusa ile ve ona yakın isimlerle münasebeti ne boyuttaydı peki?



Öncelikle Mehmed Âkif'e “MİT elemanı” yaftası vurulmasına vesile olan bu mesele günümüzde sanıldığı gibi değil. Osmanlı Devleti'nin Balkan Harbi'ndeki başarısızlık nedenlerinden biri de “istihbarat faaliyetlerinin” ol­mayışıydı. Bu eksiği fark eden Enver Paşa ve askeriye böyle bir teşkilatı lüzumlu görmüştü. Ayrıca 1. Dünya Savaşı'nın devam ettiği günlerde Berlin ve Avusturya'da düşmanların aleyhte çıkardık­ları kara propagandaları bertaraf etmek üzere “Ber­lin Hey'et-i İstihbâriyesi” de kurulmuştu.



Bizimkisi de buna karşılık bir hamle yani?



Evet. Bu bir nevi düşmanın silahıyla silahlanmaktı. Harbiye Nezareti bünyesinde kurulan “Teşkilat-ı Mahsusa”, Enver Paşa'ya bağlı olup, bünyesinde herkesçe tanınmış ilmî, edebî, siyasî şahsiyetleri bulunduruyordu.





Kimler vardı kadroda?



Reisliğini Eşref Sencer Kuşcubaşı'nın yaptığı Teşkilat-ı Mahsusa'nın Başkumandanlık nezdinde müşavirlik vazifesini ise Şeyh Salih Şerif Tunûsî (ö.1920) yürütmekteydi. Âkif gibi dinî, millî hassasiyeti şairlik hassasiyeti ile perçinlenmiş bir şahsın, söz konusu Müslümanların ve milletin bekası olduğunda vazifeden kaçması zaten düşünülemezdi. Âkif'in Teşkilat-ı Mahsusa'daki faaliyetini “bir birimin emrine kayıtsız-şartsız mutlak girmek”ten ziyade “İttihad-ı İslam uğrunda teşkilata ve faaliyetlerine destek vermek” şeklinde değerlendirmek lazımdır kanaatimce.



Akif'in bu hususta bir açıklaması var mı?



Tabii. Gazeteci Nevzad Ayas'a verdiği röportajında bu seyahatini “Müslümanlar için verilen bir vazifeyi ifa etmek” manasında “Harb-i Umumî esnasında memûren Almanya'ya gittim” şeklinde ifade ediyor.



Âkif Almanya'da ne gibi faaliyetlerde, kimlerle hangi temaslarda bulunuyor?



Akif, yaklaşık 4 ay Berlin'de kalıyor. Bir taraftan Berlin Hatıraları'nı kendisine ithaf ettiği dostu Binbaşı Ömer Lütfü Bey'den Alman terakkiyatının esaslarını gezip öğrenmiş, diğer taraftan Şeyh Salih'le birlikte çeşitli mahfillerde Cezayirli, Tunuslu, Hindli, İranlı, Afganlı ve Turanlı gençlerle sohbet etme imkânı bulmuştu. Tabii Alman matbuatını günü gününe takip etmeyi de ihmal etmiyor. Mehmed Âkif'in Berlin'deki faaliyetlerini takip eden gazeteci Mehmed Sadî'nin “Kendilerini sürekli İslam ülkelerine mensup misafirlerle meşverette buldum” cümlesi de bunu teyit ediyor. Teşkilat-ı Mahsusa kanalıyla Almanya'ya giden

Sebilürreşad

mecmuası yazar kadrosunun ekserisi gibi Akif de esir kamplarında Müslüman esirlerle temasta bulunmuştur.





EMPERYALİSTLERE ALET OLMAYIN!



Âkif, Berlin'den döndükten hemen sonra Medine'ye gidiyor. Bu seyahatte kimlerle görüşüyor? Sanırım Kral Faysal da Mehmed Âkif ile görüşüyor?



Berlin'e dair haberleri Payitahta gönderen gazeteci Mehmed Sadî, Âkif'le 1915 Şubat ayı sonunda aynı mahfilde bulunmuştur. Mart'ın ikinci haftası İstanbul'a ayak basan Mehmed Akif, İttihad-ı İslam ve âlem-i İslam adına yapılacak çok şey olduğunu anlamış ve aynı mefkûre yolunda bu sefer Şeyh Salih'le birlikte Necid çöllerine düşmüştür. Safahât'ta

“Dünyada nasihat mı olur Şark'a müessir /Binlerce musibet yine hâib, yine hâsir!”

diyen Âkif ve Şeyh Salih, Necid'e giderek Arap ümerasına emperyalistlerin oyunlarına alet olmamalarını ihtar edecekti. Hem Berlin, hem Necid seyahatini “siyasî ve memûren” kelimeleriyle ifade eden Âkif, Necid seyahati esnasında Medine'yi de uğramış ve Safahât'ın lirik şaheserlerinden olan

“Necid Çöllerinden Medine'ye”

manzumesiyle dönmüştür.



BİRKAÇ SATIRLA BAŞLADI, KİTABINI YAZDI



Mehmed Sadî adlı muhabirin Mehmed Âkif'in hayatının pek bilinmeyen safhalarına ışık tutan 2 makalesini nasıl buldunuz? Bu iki makalenin Âkif'in biyografisine katkısı nedir?



2015 yılı Mehmed Âkif'in Berlin seyahatinin 100. yılı idi. Bu münasebetle seyahatin vuku bulduğu ayları gazetelerde taramıştım. Bu taramalar esnasında ilk önce 6 Şubat 1915 tarihli

“Âlem-i İslam'a Mühim Bir Hitabe”

başlıklı yazıyı, onun şevkiyle de devam eden taharrilerle de 26 Mart 1915 tarihli

“Mecma-ı Üdebâda Cihad Mebâhisi”

ser-levhalı yazıyı buldum. Sibak siyakıyla 1914-1916 yılları arasındaki yaklaşık 2 yıllık

İkdam

gazetesinin bulabildiğim bütün nüshalarını Mehmed Akif'e dair birkaç bilgi kırıntısını bulabilmek ümidiyle taradım. Doğrusu bir makale ile başlayan bu serüveni yarım bırakmak içimden gelmedi. Buradan yola çıkarak Berlin ve Necid seyahati üzerinden bir Mehmed Âkif okuması yapmak ve devrin hadiseleriyle dönemin fotoğrafını gözler önüne sermek istedim. Bu fotoğraftaki çerçeve ise Berlin Muhabiri Mehmed Sadi'nin izlerini takip ederek şekillendi. İlk defa gün yüzüne çıkan bu bilgiler, ileride yapılacak sıkı bir Âkif monografisine katkıda bulunur ümidindeyim.



ALMAN ORYANTALİSTE FUZULÎ DERSİ



Akif'in görüştüğü ünlü Alman şarkiyatçısı Prof. Dr. Martin Hartmann en çok Fuzulî ile meşgul olduğunu söylemiş, arkasından Fuzulî'nin birkaç beytini başını gözünü yararak okumuş. Bunun üzerine Akif de en çok Fuzulî'yi bilmediğini ona münasip bir şekilde söylemiş. Ertesi günlerde Hartmann koltuğunun altında

Fuzulî Divanı

'yla Akif'in yanına gelerek kendisine “Su Kasidesi”ni okumasını istemiştir. Mithat Cemal, bu hatırayla ilgili Akif'e takılarak “Şu Berlin seyahatinin tek neticesi, bir müsteşrikin “Su Kasidesi”ni öğrenmesi oldu”.







#Mehmet akif
#Berlin
#Mithat Cemal
8 yıl önce