|

Alaaddin'in cini lambadan çıktı

Suat Köçer
00:00 - 20/10/2013 Pazar
Güncelleme: 13:54 - 19/10/2013 Cumartesi
Yeni Şafak
Alaaddin'in cini lambadan çıktı
Alaaddin'in cini lambadan çıktı

Hollywood'un yıllar yılı korkutmaya çalıştığı seyircimiz, bu alanda yaşadığı değişimi iyiden iyiye yansıtmaya başlıyor. Düne kadar 'bizden korku filmi çıkmaz' diyen seyirci, son yıllarda çekilen yerli korkulara büyük rağbet gösteriyor. Vampirlerin, zombilerin, hayaletlerin kol gezdiği sinema salonları, şimdilerde cinlerin, perilerin ve türlü efsanelerin hikâyelerine kulak kabartıyor. Muhtelif isimlerce çekilen bu 'korku'ların başında, yönetmen Hasan Karacadağ'ın çektiği filmler geliyor. Zira Karacadağ, son filmi Dabbe: Cin Çarpması ile 400 bin seyirci rakamını geçerek, korku türündeki yükselişini sürdürüyor.

Başarının habercisi: Dabbe

Japonya'da uzun yıllar sinema eğitimi alan Hasan Karacadağ, burada Nippon Eizo-Juku Sinema Yönetmenliği bölümünü bitirdi. Türkiye ve Japonya'da birçok kısa film, belgesel, TV filmi ve TV dizisi yönetti. 50'den fazla uluslararası film festivaline katıldı, çeşitli ödüller aldı. Karacadağ'ın ilk uzun metraj filmi olan Dabbe, vizyona girdiği 2006 yılında, 540 bin kişilik seyirci rakamına ulaşarak büyük bir başarıya imza attı. Kimi çevrelerin Uzakdoğu taklidi diyerek eleştirdiği film, o yıllarda, 'Türkiye'de korku filmi yapılamaz' mitini yıkacağının haberini verdi.

Kendi korkumuzu keşfetmeliyiz

Kur'an'da geçen kavramlara yoğunlaşan Karacadağ, Dabbe'nin ardından çektiği ikinci filmi 'Semum' ile sinemaseverlerin karşısına çıktı. Bu filmde yeni teknikler denemeye çalışan yönetmen, ilk filmine yakın bir başarı elde ederek, 330 binlik bir gişe elde etti. Kimi ağır bir dille onu eleştirmeye devam etti, kimi de bu alanda 'yerli' bir ismin var oluşunu takdir etti. Kamuoyunda adını sıkça duyurmaya başlayan genç yönetmenin ise ısrarla vurguladığı bir nokta vardı; 'Kendi korku kaynaklarımızı keşfetmek.' Zira ona göre, Kur'an başta olmak üzere, bize ait her kaynakta, korku filmlerini besleyecek pek çok argüman vardı. Bu doğrultuda 2009'da üçüncü filmini çeken Hasan Karacadağ, Dabbe 2 adını verdiği filmiyle 265 bin rakamına ulaştı. Kısa bir süre sinemaya ara veren Karacadağ, 2012'de yaptığı Dabbe: Bir Cin Vakası filmiyle, bu kez gişesini 370 bine çıkardı.

Aynı yılda iki film, iki büyük başarı

Hasan Karacadağ, daha sonra, 2013 yılında çektiği iki filmle, korku alanında yakaladığı başarı grafiğini yükseltmeye devam etti. Karacadağ'ın Nisan ayında çektiği El Cin isimli film, 420 bin seyirci toplarken, aynı yılın Ağustos ayında vizyona çıkardığı Dabbe: Cin Çarpması isimli film ise 417 binlik gişesiyle aynı başarıyı tekrarladı. Kimileri onu Uzakdoğu'yu taklitle itham etti, kimileri dini kavramları sinemada istismar etmekle. Ancak eleştiriler, Karacadağ'ın korku alanındaki yükselişini hiç etkilemedi.

Neden bu kadar ilgi görüyor

Hasan Karacadağ'ın hemen her filmi, neden gişede büyük ilgi görüyor? Korku, sinemamızın hassas türlerinden biri olduğu halde, filmleri nasıl oluyor da bu kadar yüksek gişe rakamlarına ulaşabiliyor? Cevap belki de Karacadağ'ın sinemayı önce entertainment (gösteri sanatı) olarak görmesinde yatıyor.

Ait olduğumuz kültürü tanımalıyız

Filmlerinin neden bu kadar çok ilgi çektiğine muhtelif cevaplar vermek mümkün. Kışkırtıcı konular, toplumun inanç değerlerinden beslenen kavramlar, güncel algılara uygun tasarımlar ve PR yöntemleri… Kuşkusuz bunların etkisi kaçınılmaz. Ancak, Hasan Karacadağ, meselenin püf noktasına dikkat çekiyor: "Benim için sinema önce entertainment (gösteri sanatı) daha sonra bir mesaj aracıdır. Sinemayı ilk önce mesaj verme arenası olarak görenler, baştan yenilgiyle işe başlamış olurlar. Bir filmin izlenirliği kötüyse, verdiği mesaj uzayın boşluğunda dalgalanır, daha sonra da usulca yok olur. İyi ve izlenilebilir bir film ise izleyicinin beynine yerleşir, orda kıvılcımlar oluşturur. Son üç filmimi bir buçuk milyona yakın kişi izledi. Aslında bazı yapımcılar için bu hala muamma olsa da, ben işin sırrını Türk insanın özüne uygun korku filmleri yapmakta görüyorum. Bir filme hikâye bulmanın sırrı şudur; 'Önce kendini, sonra ait olduğun kültürü-dini-tarihi tanımak.' Ben arayışta olan birisiyim ve korkunun, metafiziğin, bilinmeyen karanlık dünyaların kâinattaki ıssız konumuna terk edilmemesi gerektiğine inanıyorum. Filmlerimi yaparken şöyle düşünüyorum;'Eğer ki ben, o adı anılmaz dünyaları düşlemekten hoşlanıyorsam bizim insanımız da hoşlanacaktır! Ve nitekim öyle de oluyor. Bir de çok dikkat ettiğim bir husus da var ki o da konularım hakkında muazzam bir araştırma yapar, gerçekler ve hassasiyetlere çok dikkat ederim."

Her düşünceden seyircim var

Bu filmleri seyreden kitleye dair düşüncelerini sorduğumda, genç yönetmen, bu kitlenin çeşitliliğine vurgu yapıyor; "Daha çok gençlerin izlediği kesin gibi. Her türden dünya görüşünde ve her meslekten insanların benim 'CİN' hikâyelerimi sinemada izlediğini ve keyif aldıklarını biliyorum. Hikâyelerimde kültürel ve dini temalar baskın olmasına rağmen, ben filmlerimde hiçbir kesimden insanı hor görmem, zoraki mesaj vermem ve asla bilgiçlik taslamam. Bu şekilde yapılan filmleri de sevmem. Ama en son filmim 'Dabbe: Cin Çarpması'nda, bir doktor ve samimi bir din adamını, cin rahatsızlığı bulunan bir hasta üzerinde buluşturmuştum. Esasında insanoğlunun hayat ve ölüm üzerine aradığı her konu filmde bu vesileyle çok ince işlenmesine rağmen, hem dini camiadan hem de diğer kesimden insanlar tarafından görmezden gelindi. Gerçi Bu durum beni rahatsız etmez çünkü benim önceliğim önyargısız sinemaseverleredir. Haset bulutlarında kümelenmiş, kof entelektüel kibir şimşeklerinin, bir damla yağmur değerinde bile olmadığını biliyorum. İzlerler veya izlemezler o, onların bileceği bir şey. Yıllardan beri; 'Gölge etmeyin başka ihsan istemem' mantalitesiyle tüm filmlerimi zerre destek almadan ve kimseye el açmadan gerçekleştirdiysem bunun takdirini sinema tarihi ve adil olanlar verecektir."

Korku sinemasında kendine özgü bir arayışın izini süren Hasan Karacadağ, 'Dabbe: Cin Çarpması' isimli son filmi ile 400 binlik seyirci rakamına ulaştı. İlgiden oldukça memnun olan genç yönetmen, cini Alaaddin'in sihirli lambasından çıkardığını söylüyor.

Hollywood cinler alemine el atacak

Karacadağ'ın yurt içinde büyük ilgi gören filmleri, yurt dışı festival ve piyasalarda da ciddi rağbet görüyor. Yönetmen, yurt dışındaki bu ilgiye dair, dikkat çekici yorumlar yapıyor; 'Birincisi uluslararası bir sinema diliyle korku hikâyelerimi anlatıyorum. Rahat izlenen, iyi araştırılmış ve tek hedefi korkutmak olmayan filmler. İkincisi de 'Doğu mistizminin olağanüstü zenginliğini, özellikle Cinler aleminin pusuya yatmış ve Kur'an-ı Kerim'in; 'Onlar sizi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden görürler' ayetiyle muhteşem bir anlatıyla bizlere varlıklarını özetlediği diğer mesulleri doğru bir şekilde anlattığım için, diye düşünüyorum. Batı'nın kendisi bıktı zaten, vampirden, zombiden, hayaletten… Benim filmlerim, yabancıların Alaaddin'in lambasına hapsettikleri cinlerin bambaşka yüzünü onlara gösteriyor. Ve göreceksiniz birkaç sene içinde Hollywood cinler alemine el atacak. Zira onların koku alma duygusu bizimkilerden fersah fersah üstündür. İki buçuk milyar insanın inandığı ve korktuğu Cinler alemini Hollywood paragözleri yalan-yanlış anlatmadan, ben kendi çabalarımla bir şeyler yapmaya çalışıyorum.

11 yıl önce