|

Arkadaşını kıskandı yazar oldu

Dünyaca ünlü İngiliz yazar Sophie Smiley, çok küçük yaşlardan beri yazar olmayı hayal etmesine rağmen edebiyattan uzak durmuş. 30''lu yaşlarının ortasında bir kitapçının rafında arkadaşının kitabını görünce çok kıskanan Smiley, hemen eline kalem alıp yazmaya başlamış.

Zeynep Sevde Paksu
00:00 - 18/11/2012 Pazar
Güncelleme: 21:04 - 17/11/2012 Cumartesi
Yeni Şafak
Arkadaşını kıskandı yazar oldu
Arkadaşını kıskandı yazar oldu

Çocuk edebiyatında öne çıkmış kitapların çoğunda öksüz, fakir, hastalıklı çocuk karakterler vardır. Mesela Harry Potter, hem öksüz hem yetim. Maceradan maceraya koşup, zorluklarla mücadele ederken mutlaka eğlenmeyi, komikliklerle gülümsetmeyi ihmal etmez. Mesela Pippi Uzunçorap kimsesiz yapayalnız bir çocuktur. Ama o kadar eğlenir ki, onun kimsesiz olması sanki dünyanın en muhteşem şeyiymiş gibi hissedersiniz. Sophie Smiley''nin kaleme aldığıFutbolsever Ailenin Maceraları kitabındaki Metin karakteri down sendromludur ama sanki down sendromlu olmak dünyanın en eğlenceli şeyi gibi hissettirir. Hasılı, çocuk olmanın büyüklerin nazarında yaramazlık, eksiklik, özür, huysuzluk, pasaklılık, şapşallık sayılan bütün o eğlenceli halleri çocuk kitaplarının hamurunu lezzetlendiren en önemli içerik. Siz de "edebiyat, acıların, hüzünlerin, sıkıntıların kelimelerle vücut bulmuş halidir" diye düşünüyorsanız ünlü yazar Sophie Smiley''nin kitabındaki kahramanlarla tanışmanızda fayda var.

ENGELLİ OKULUNDA ÖĞRETMEN

Sophie 55 yıl önce Cambridge''te dünyaya gelmiş, son derece mutlu, şen şakrak bir çocukluk geçirmiş, hayatına pek sıkıntı uğramamış orta halli bir ailenin çocuğu olarak büyümüş. Yaklaşık kırk yıldır hafta içleri bir ilkokulda, hafta sonları da bir engelliler okulunda gönüllü olarak çalışıyor. Çok küçük yaşlardan beri bir yazar olmayı hayal edermiş fakat bu mutlu, kaygısız geçmişinden dolayı edebiyatın ona yakışmayacağını düşünüp dururmuş. Sonra 30''lu yaşlarının ortasına geldiğinde bir gün her zamanki gibi okul çıkışı kitapçıya gitmiş. Rafta bir arkadaşının kitabını görmüş. Smiley,"Hayatımda hiçbir şeyi o kadar kıskanmamıştım, o günden itibaren hemen ilk iş olarak yazar olmak için ne yapmam gerektiğini öğrenmeye koyuldum" diyor.

Kardeşlik futbolda güzel

Sophie Smiley Futbolsever Ailenin Maceraları kitabında kardeşler arası iletişim, engelli çocukların iç dünyası ve çevrelerine bakış açıları, anne babanın çocuklarının hayalleriyle diyaloglarını ve daha aileye, arkadaşlığa dair birçok meseleyi "futbol" başlığı altında son derece sahici, samimi ve eğlenceli bir üslupla anlatıyor. Futbolsever Ailenin Maceraları Erdem Yayınları tarafından son derece başarılı bir çeviriyle Türkçe''ye kazandırıldı. Bana sorarsanız faydalı ama "faydalı" diye nitelendirilen o didaktik sıkıcı kitaplar gibi olmayan bu neşeli hikayeler her çocuğun kütüphanesinde olması gerekir. Hayır "gerekir" değil, her çocuk muhtemelen böyle kitapları kütüphanesinde ister. Özellikle futbol maçlarında koşturup kitap okumayı çok sıkıcı bulan günümüz erkek çocuklarının edebiyatla ilgili önyargılarını yerle bir edebilir.

İlk kitabı beğenilmedi

Geçtiğimiz ay Türkiye''ye gelen dünyaca ünlü İngiliz yazar Sophie Smiley ile buluştuğumuzda dünyanın en klasik sorusuyla başladım konuşmaya: "Neden yazarlık?" Ama bu soru sayesinde neredeyse çocuk edebiyatının varoluşsal problemlerine kadar inebildik. Sophie Smiley önce bir kitap yazıyor. Bütün kurallarına uyarak, bir çocuk kitabının nasıl olması gerektiğine dair bütün kaideleri yerine getirerek yazdığı bu mükemmel kitap başta hocaları olmak üzere kimse tarafından beğenilmiyor. "Kitap kusursuz fakat beş para etmez" yorumu alıyor. Tam beş yıl sonra engelliler okulundaki öğrencilerinden, iki oğlundan ve kendi çocukluğundan ilham alarak tüm samimiyetiyle yazdığı ve geçtiğimiz aylarda Erdem Yayınları tarafından Türk okuyucusuyla da buluşturulan Futbolsever Ailenin Maceraları başlıklı 6 kitaplık serisi ise eleştirmenlerden tam not alıyor. Bu kitaplarda 5 çocuklu futbolu çok seven bir ailenin maceralarını anlatıyor. Başrolde ise down sendromlu Metin ve kız kardeşi Oktay var. "Metin down sendromlu ama..." diye bir cümle kurmayacağım. Çünkü kitapta Metin için "down sendromlu" olması hiçbir "ama" oluşturmuyor. Metin''i mahallenin en iyi kalecisi, Oktay''ın sinirlerini yatıştıran olgun bir çocuk, neşeli bir arkadaş olarak tanıyoruz.


11 yıl önce