|

Babamın Kitaplığı 3 - Türkleri Uzaya çıkaran yazar: Ali Nar

Arılar Ülkesi ve Uzay Çiftçileri kitaplarıyla çocuk okurların yakından tanıdığı Ali Nar aynı zamanda klasik ve modern edebiyattan pek çok çeviri yapmış bir isimdir. Gülçin Durman bu ay babasının vesilesiyle çocuk yaşta kitaplarıyla tanıştığı Ali Nar’ın portresini kaleme aldı.

04:00 - 15/11/2021 Pazartesi
Güncelleme: 02:04 - 15/11/2021 Pazartesi
Yeni Şafak
Ali Nar
Ali Nar
GÜLÇİN DURMAN
  • “…Refref II, 15 dakikada Dünya yörüngesine girmiş ve kaptan ilk ikazını verip talimatını sıralamıştı:
  • “Dikkat! Uzay Çiftçileri!..”
  • Ve herkes, cevap düğmesine basınca, ekranda tüm (U.Ç.)ler toplantı masasında görülüyordu. Formül şuydu: Yüz yüze görüşmelerde kaptan toplantı düğmesine basınca, her kabinde görüntü başlıyordu: Kaptan Mansur başta olmak ve (24) U.Ç. hepsi masa çevresinde…”
  • Ali Nar-Uzay Çiftçileri, s.112

Ben bir “televizyon çocuğu” yum. Çocukluğum ve ilk gençliğim televizyonun zirvede olduğu zamanlara tesadüf eder. Bin dokuz yüz yetmişler TRT’sinde, Kaptan Kirk ve Mr. Spock’lı Uzay Yolu (Star Trek), bir yandan ürküp bir yandan hayranlık duyduğum gizemli güçlere sahip Maya’lı Uzay 1999 (Space 1999), otuz yaşına gelenlerin öldürüldüğü bir dünyadan kaçıp sığınağı bulmaya çalışan Logan’ın başından geçen maceraları anlatan Logan’ın Kaçışı (Logan’s Run), birbirine zıt karakterlerde iki arkadaş olan Apollon ile Starbuck’un hikâyelerini anlatan Savaş Yıldızı Galactica (Battlestar Galactica) yı seyrederek geçti yıllarım. Yedi yaşımdan bu yana da bilim kurgu türünü sever ve de sayarım. Günümüzde popüler hâle gelmiş olsa da, benim çocukluğumda hiç itibarı yoktu bilim kurgu eserlerinin. Benim bu merakımı bilen babam yıllar evvel bir gün elinde şu kitapla geldi. “Biraz da bizden bilim kurgu okuyuver!” diyerek sarı renkli kapağın üzerinde kravatı, elinde çatal bıçağıyla yemeğini yiyen bir arının resmedildiği “Arılar Ülkesi”ni yanıma bıraktı. İlk sayfaları okurken kitabı anlayamadığım için bırakmak istediğimi hayal meyal hatırlıyorum. Babam devam etmemde ısrar etmiş olmalı ki, kitabı bitirdim. Neticede rahmetli Ali Nar’ın “Arılar Ülkesi“nin tatlı bir hatırası kalmış aklımda. Demek ki sevmişim kitabı. Ali Nar, 2015 senesinde İstanbul’da vefat etti. Edebiyatın pek çok türünde elliye yakın eseri bulunan Ali Nar’ı bugün, kim bilir kaç kişi hatırlar?

BİR İMAM HATİP ÖĞRETMENİ

Gelin, Ali Nar Hoca’yı önce bir kendi kelimeleriyle tanıyalım. Yaşar Kaplan yönetiminde çıkan düşünce-sanat- siyaset dergisi “Bu Meydan”ın Ekim 1989’da yayımlanan 8. Sayısındaki röportajda kendisini yeterince tanıtmasını isteyen soruya / gazeteciye şöyle cevap vermiş Ali Nar:

“Evet özetliyelim: Sarıkamış’ın bir köyünde iki su arasında 1938’lerde doğmuşum. Nüfus kaydımsa, Yozgat Sarıkaya’nın bir köyündedir. Babamın mezarı orada, anamınki İstanbul’da bu benim param parçalığımı anlatsın.”

İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü’nü bitirdikten sonra, Türkiye’nin pek çok şehrinde öğretmenlik yapar Ali Nar. İlk görev yaptığı okul Diyarbakır İmam Hatip Lisesi’dir. Görev yaptığı okullarda, öğretmenliğin yanında başka işlerle de meşgul olur. Dergiler çıkarır, öğrencileri destekler, onlara yeni kapılar açar. Bu gençler arasından daha sonra yayımcı, yazar, şair, gazeteci ve öğretim üyesi olanlar çıkacaktır. Haliyle bu çabalar, bazı kesimleri rahatsız eder. Sürgünler, engellemeler yaşar.

Bu Meydan dergisindeki röportajında, hayatındaki bazı ilginç kırılma noktalarına da dikkatleri çeker Ali Nar Hoca;

“Diyarbakır’da öğretmen iken sol kanadın şikâyet ve ithamlarıyla Afyon’a sürüldüm bu bir! Yüksek İslam Enstitüsü asistanlık sınavını kazandım, tayin etmediler. Bu iki! Erzurum Üniversitesinde asistanlık imtihanını kazandım, tayin etmediler. Bu üç!

İstanbul Edebiyat Fakültesi’nde tez imtihanına alınmadım. Sebep malum. Bu dört! Son bir yıldır da son sürgündeyim. Sebep hırsız müdürlere mani oluşum. Bu beş!”

Anlatırken, yazarken, okurken kolay gelen ancak yaşanırken insanın neredeyse nefesini kesen engellemeler, haksızlıklar ve sıkıntılarla geçmiştir ömrü.

ARAP EDEBİYATINDAN ÇEVİRİLER YAPTI

1975’de Ortadoğu’yu gezer. Böylece dert edindiği, romanlarını, hikâyelerini yazdığı toprak parçalarını yakından tanımış olur. Klasik ve modern Arapçadan pek çok eseri Türkçeye kazandıran Ali Nar, Necip el-Kiylani başta olmak üzere pek çok Arap yazarını da Türk okuyucularla buluşturmuştur. Türkistan, Endonezya, Nijerya, Bosna, Filistin, Etiyopya gibi coğrafyalardaki Müslüman kıyımlarını romanlarıyla anlatan Mısırlı yazar Necip el-Kiylani ile Ali Nar Hocanın edebiyata bakışı benzerlikler gösteriyor. İslami edebiyatın teorisyeni sayılan Necip el Kiylani 1950’li yıllarda yazmaya başladığı romanları, hikâyeleri ve tiyatrolarıyla İslam edebiyatının uygulamasını da yaparak göstermiş bir yazar.

Arılar Ülkesi’nin kapağındaki, ütopik roman alt başlığı hep ilgimi çekmiştir. Sonradan edindiğim “Uzay Çiftçileri’ kitabının başlığı ile ilk sayfalardaki daha da tafsilatlı bir şekilde bu bir kurgu bilimi yazınıdır tarzında uyarılar yaptığını görünce; bunun bilinçli bir tercih hatta bir tür ihtiyaçtan kaynaklandığını düşündüm.

Ali Nar o dönemler için pek alışılmadık bulunan, büyük ihtimalle garipsenen üslubunu ise şöyle tarif ediyor:

“Üslubum; ‘istiare’ sanatına dayalı ciddi mizah ve hicivdir. Buna ‘alegorik yazın’ diyenler var. Yayında sınırlamalar olmasa, bu üslubu yaymış olacaktım. Yani istihza ile hasmı düşürme üslubunu…”

Aslında çok doğal olarak devrin baskıları altında, zar zor bir şeyler yapmaya çabalayan Ali Nar Hoca derdini, meramını simgeler ve sembollerle anlatma yoluna gitmiştir. Tıpkı asırlardır pek çok sanatçının yaptığı gibi anlatmak istediklerini, hayvanlar üzerinden anlatmaya girişmiştir.

Yıllar yıllar sonra bu yazı için ‘Arılar Ülkesi’ni tekrar okuyunca, kitabın en beğendiğim bölümünün giriş kısmı olduğunu anladım. Çünkü onca zaman geçmesine rağmen, girişteki arı dili ile ilgili detayları hemen hatırlayıvermiştim. Tatlı bir yazarlık numarası olduğunu düşündüğüm, romanın yazılış hikâyesini de kitabın hoş ayrıntıları arasında zikretmem gerekir. Peki, “Arılar Ülkesi” bir çocuk romanı mıdır? Bence değildir. Siyasi olaylara göndermelerin sıkça tekrarlandığı, ideolojilerin karşılaştırıldığı bu kitap, belki ilk gençlik kitabı olabilir.

1980’de Büyük Dağıtım tarafından basılan “Arılar Ülkesi” M. Esad Coşan’ın sahibi olduğu Gül Çocuk Dergisi’nde 13. Sayıdan itibaren çizgi roman olarak da yayımlanır. Benim görebildiğim sayılar içinde bazı meşhur siyasetçilerimiz de karikatürize edilerek çizilmişti. Çizgi romanın resimlerini Serkan Kardeş müstear adıyla Hamit Yüksek çizmiştir. “Arılar Ülkesi” nden önceki çizgi roman ise Cahit Zarifoğlu’nun “Yürek Dede ile Padişah” masalıdır. Bu çizgi roman daha sonradan, bu sefer ressamın kendi adıyla albüm haline getirilerek yayımlanır. Gül Çocuk dergisinde yayınlanan “Arılar Ülkesi” nin çizgi romanı da kitaplaşsa güzel olmaz mı?

UZAY ÇİFTÇİLERİ ROMANI


Gelelim Ali Nar hocanın kendisinden de ünlü olan romanı “Uzay Çiftçileri”ne…

Tıpkı “Arılar Ülkesi” gibi “Uzay Çiftçileri”nin giriş bölümü de ilginç detaylar barındırıyor. İç kapaktaki romanın isminin tam altında (ütopik roman) cümlesi yer alırken, bir alt satırda ise (Dikkat! Bu bir kurgu-bilimi yazınıdır) uyarısı bulunuyor. Hemen sonraki bölümde ise o dönemlerde pek yaygın olan 2,5 sayfalık bir yayınevi takdim yazısı var. Bu yazıda Gonca Yayınevi “Uzay Çiftçileri” romanını şöyle tanıtıyor:

“Uzay Çiftçileri”, her yönüyle geleceğin kurgusudur. Temeline de kurgubilim konmuştur. Uzayla ilgili her söz uzay bilgisine uygundur. Uzmanların da teslim edeceği gibi; yazar bu konuyu kavrıyarak kuralına göre yazmıştır. Ama olay safhası –var olan örneklerinde olduğu gibi- hayal ve tasarıdan ibarettir. Mübalağa değil, varsayımdır, ütopyadır…”

Yine bu bölümde, beni gerçekten şaşırtan iki konuya da açıklama getirmiş yayınevi. Romanın başlangıcına neredeyse bir köy romanı havası hâkim, ayrıca mahalli söyleyişlere hem diyaloglarda hem de metin içinde sıkça yer vermiş Ali Nar. Ayrıca fıkralar ve espriler de o kadar fazla ki, insan ister istemez yadırgıyor bu atmosferi. İşte Gonca Yayınevi, bu durumun ileriki bölümlerde yer alan uzay yolculuğuna zihni ve fiili bir hazırlık olarak bir gereklilik sonucu tercih edildiğini belirtmiş.

Uzay Çiftçileri’ nin konusuna gelirsek…

Dünya İslam Birliği Fetih Konseyi, uzayda bir deney gerçekleştirecektir. Bu deneyin amacıysa uzayda yaşayabilecek ‘ırk’ı tespit etmektir. Bunun için de çeşitli ırklardan 24 kişi seçilir ve bir uzay ekibi oluşturulur. Bu ekibin içinde kaptan Kayseri Erciyesli, ikinci kaptan Nijeryalıdır. Çiftçilerden oluşan ekip de ise Malatya, Edirne ve Trabzon’dan üç Türk’ün yanı sıra Arap, Afrikalı, Malay, Afgan, Azeriler yer alıyor. Romanın 103. Sayfasında Ali Nar Hoca romanı “Arılar Ülkesi” ne de tabiri caizse bir selam çakıyor. Kitabın sonunda, romanda kullanılmış, yöresel kelimelerin yer aldığı sözlük kısmı da şimdilerde pek rastlamadığımız hoş bir ayrıntı.

Sadede gelecek olursak, eğer Türkiye’de ve İslam dünyasında yazılmış ilk bilim kurgu ilk ütopya gibi etiketlendirmeler yapılmasaymış Ali Nar kitapları serinkanlı bir şekilde değerlendirilme imkânı bulabilirmiş. Bu kadar riskli iddialar içinde romanlar yitip gitmişler, zaman içersinde. Dileğim, bundan sonra kitapların hakkaniyetli bir şekilde değerlendirilmesidir.

Bu vesileyle Ali Nar Hocaya Allah’tan rahmet dilerim.

  • Kaynaklar
  • Ali Nar, Arılar Ülkesi, (İstanbul: Büyük Dağıtım,1980)
  • Ali Nar, Uzay Çiftçileri, (İstanbul: Gonca Yayınevi, 1988)
  • Nar, A-Kardeş S., (1988), Arılar Ülkesi, Sayı: 14,16,17,18,19)
#Ali Nar
#Gülçin Durman
#Uzay
2 yıl önce