|

Babası terk edince soyadını K. yaptı

Yazar, senarist ve yönetmen Tarık Dursun K.'nın zorluklarla geçen hayatını anlatan belgesel 'İmbatla Dol Kalbim'in çekimleri bitti. Belgeselden, Tarık Dursun'un, Kakınç olan soyadını, bilinenin aksine abisiyle isimleri karıştığı için değil, küçükken onları terk eden babasına tepki olarak K. yaptığını öğreniyoruz.

Emeti Saruhan
00:00 - 9/12/2012 Pazar
Güncelleme: 22:06 - 8/12/2012 Cumartesi
Yeni Şafak
Babası terk edince  soyadını K. yaptı
Babası terk edince soyadını K. yaptı

Belgesel yapımlarıyla tanıdığımız yönetmen Hikmet Yaşar Yenigün bir vefa örneği göstererek, pek de yapılmayan bir işe imza attı ve henüz hayattayken bir değerin belgeselini çekti. Yazar, senarist ve yönetmen Tarık Dursun K.'nın hayatını anlatan İmbatla Dol Kalbim belgeselinin çekimlerini henüz bitiren Yenigün'le bir yılı aşkın bir zamandır emek verdiği belgeseli ve Tarık Dursun'u konuştuk.

VEFA SAĞKEN GÖSTERİLİR

1989 yılından beri belgesel çeken yönetmen Hikmet Yaşar Yenigün, Tarık Dursun K.'nın hayatını anlatan bir belgesel yapmaya, yıllar sonra karşılaştıklarında karar vermiş. Tarık Dursun ile tanışıklıklarının Yönetmen Yücel Çakmaklı'nın Aliş'le Zeynep dizisini çektiği 1986 yılına uzandığını anlatıyor. Yenigün, 'O yıllarda Yücel Çakmaklı'nın asistanıydım. Bir Bosna halk hikayesi olan Aliş'le Zeynep'i çekiyorduk. 5 değişik hikayecinin yazdığı farklı hikayeleri bir araya getirmiştik. Senaryosunu Tarık Dursun K. yazıyordu. Orada tanıştık. Ben romanlarından, hikayelerinden de biliyordum onu.' diyor. Yaşar Yenigün bir sinema filmi için senaryo bakarken Tarık Dursun K.'nın bir kısa romanı ilgisini çekmiş. Yunus Nadi Ödüllü bu romanı sinemaya uyarlamaya karar verince izin istemek için Tarık Dursun K.'nın yaşadığı İzmir'e gitmiş. Yenigün, 'İzmir'e gittim. Konuştuk. 'İstediğin gibi çalış senaryonun üzerinde' dedi. Baktım rahatsız, Parkinson başlangıcı var. Bunu görünce 'Abi önce seninle ilgili bir belgesel yapsak, bunu nasıl olsa yaparız. Ne dersin' dedim. Çok heyecanlandı. 'Yapabilir miyiz çok isterim' dedi. 'Yaparız, arkadaşlarla el ele veririp çekeriz' dedim' sözleriyle anlatıyor belgesel fikrinin ortaya çıkışını. Biri üzerine bir şey yapılacaksa illa ölümünün beklendiğini anlatan Yaşar Yenigün, 'Yaşarken yaparsınız ona olan sevgi saygınızı gösterirseniz, yerine ulaşır. Öldükten sonra ne anlamı var?' diye soruyor.

İMECE USÜLÜ BİR FİLM OLDU

Yenigün hemen bir dosya hazırlayıp, Kültür Bakanlığı'na teklif vermiş. Bakanlık kurulu, senaryoyu çok beğenmiş ve destek vermiş. Fakat verilen maddi destek yeterli olmayınca İzmir belediyelerine gittiğini söyleyen Yenigün, 'Tarık Dursun hayatı boyunca İzmir'i yazmış, İzmir'le bütünleşmiş bir isim. İzmir'in yazarı. Onlar da çok iyi tanıyorlar, dostlukları var' diyen Yenigün destek görmemiş. Foça Belediyesi ise ekibin iaşe ve konaklama masraflarını karşılamış. Bu nedenle İzmir çekimlerinin bir kısmını da Foça'ya kaydırmak zorunda kalmışlar. Yeterli destek bulunamayınca imece usülü bir çalışma başlamış. Yenigün, 'Yıllardan beri bu sektördeyim. Kimi stüdyosunu açtı, kimi ekipmanını verdi. Kimi ben gelir çalışırım dedi" diyor. Böylece çekimleri gerçekleştirmişler.

HERKESİ TEK TEK İKNA ETTİK

Tarık Dursun K.'nın arşivinin biraz dağılmış olması nedeniyle yaklaşık 1 yıl süren senaryo yazım aşaması bir yandan insanları ikna çabalarıyla geçmiş. Yenigün bu süreci şöyle anlatıyor: 'Değişik ellerde, değişik belgeler vardı. Yazıştık, görüştük. Bir kısmı verdi, bir kısmı vermedi. İnsanları ikna ettik kalıcı bir şey bırakmak için. Çocukluk fotoğraflarını vs. topladık. Bütün eserlerini okuduk araştırdık. Tarık Dursun'a sen kendini anlat dedim. Rahatsızlığından dolayı konuşamıyordu, 'kafa sesi' yaptık. 82 yaşında ama hayata bağlı. Çalışıyor, düşünüyor, üretiyor. Çok heyecanlandı, zevkli bir çekim oldu. Hikayelerinde, denemelerinde, romanlarında kendisi ile ilgili çok şey yazmış, kendi hayatından izler var. Bütün onları toplayarak bir kolaj yaptım. Bir anlamda filmde kendi kendini anlattı. Bazı şeyleri mecburen canlandırma yaptık' Foça'da, ve İzmir'de yapılan çekimler 10 gün, İstanbul çekimleri de 15 gün sürmüş.

ALTI YAŞINDA BABASIZ KALDI

Tarık Dursun K.'yı edebiyatçı, sinemacı olarak basına yansıdığı kadar tanıdığımızı anlatan Hikmet Yaşar Yenigün, belgeselle yaşadıklarıyla ilgili daha detaylı bilgiler öğrendiklerini ifade ediyor. Tarık Dursun K.'nın çok zor bir çocukluğu olduğunu söyleyen Yenigün, 'Filme bunu yansıttım. Parçalanmış bir ailenin çocuğu olarak sürüklenişi, oradan oraya göçler, tamamlanamayan okullar… Bütün bunların temelinde yatan 1. Dünya savaşı yıllarında babasının evi terk edip İstanbul'a gelmesi var. Ailesiyle bir daha asla ilgilenmiyor. 6 yaşında babası tarafından terk edilmek büyük bir çöküntü. Bu nedenle normalde Kakınç olan soyadını K. olarak kullanıyor ve onu 'Bir özgürlük denemesi de olabilir' diye nitelendiriyor' diyor.

11 yıl önce