|

Başka bir okul mümkün

Çocuklara okul öncesi döneminden itibaren başka bir eğitim vermek mümkün. Okulun duvarlarını hiçe sayan, doğal olanı önemseyen eğitim sistemlerini hayata geçirmeye çalışanlarla konuştuk.

Merve Akbaş
04:00 - 9/09/2018 Pazar
Güncelleme: 04:16 - 9/09/2018 Pazar
Yeni Şafak
Başka bir okul mümkün.
Başka bir okul mümkün.

Okulda bir sabah çalan zille değil domates toplayarak da başlayabilir. Ardından ekmek hamuru yoğurulur... Resim dersinde çocuk ne istiyorsa onu çizer. Boyamayı taşırabilir. Marangozluk da yapabilir, yaprak da toplayabilir. Çizgi film izlemeyecek, toprağa dokunacak... Özetle kendi fıtratında ne varsa, ona uygun bir eğitim alacak... Peki bu okul gerçek olabilir mi?

Bir süreden bu yana yaygınlaşan ve alternatif eğitim sistemleri uygulayan okullara göre cevap, evet. Montessori, Waldorf ve Reggio Emilia alternatif sistemlerde en çok kullanılan akımlardan. Bu sistemlerin çocuklara katkısı büyük. Ancak sayısız eleştiri de yapılıyor. Geleneksel değerlerimizle özdeşleşmemesi, her çocuğun farklı bir yapısı olması ve okul sistemine adaptasyonda zorlanma bu eleştirilerin başında geliyor. Faydaları gözden geçirmeye kalkarsak her bir akım için ayrı ayrı konuşmak gerekir. Yine de hayal gücünü kullanmayı bilen, etiketlenmemiş, öğrenmeye zorlanmamış, seçimlerine öncelik verilmiş bir çocuktan bahsedebiliriz.

Bu tür okullara genelde okul öncesi eğitim kurumlarında rastlıyoruz. Çünkü temelden başlamak istiyorlar. Bunların bir kısmı da veli girişimleriyle, kar amacı gütmeyen koparatiflerle oluşmuş. Ancak alternatif sistemler üzerinden verilen eğitimler sadece özel okullar değil, Milli Eğitim’in sistemi içinde de böyle pilot uygulamalara rastlamak mümkün. Hedef ise her zaman aynı: mutlu çocuk. Bu hafta alternatif eğitimlerle çocuğa daha farklı yaklaşan okulları masaya yatırıyoruz.


Geleneksel değerleri
es geçmemek gerek

Başka bir veli girişimi hikayesi de Anadolu Hisarı’nda oturan 7 kadına ait. Kendi okullarını açan bu anneler, çocuklar için alternatif bir eğitim modeli ararken Waldorf pedagojisi ile tanışmış. Sistemi çok beğenen Aslı Özçimi, Esra Keskin, Ayşe Serap Özçimi, Kübra Karabulut, Safiye Büyükbaş, Şeyma Vergili, Zehra Arıkan farklı bir okulda bir müddet bu eğitimi deneyimlemiş. Ardından sisteme geleneksel bakış açısını ve hassasiyeti de ekleyip kendi yuvalarını açmaya karar vermişler. Bu yıl açılan okullarında serbest oyun, doğal beslenme, doğal materyaller bolca masal, bolca düş, hayal gücüne hizmet olduğunu söylüyorlar. Çocuğun çocukluğunu yaşamasına engel olan her şeye karşılar. Teknolojiden uzak duruyor örgü örüp, şarkılar söylüyorlar. Sanat ve zanaat ile hemhal oluyorlar.


Farklı sistemlerin
farklı sonuçları var

Okul öncesi eğitimde dünyaca kabul görmüş farklı program yaklaşımları bulunuyor. Okullar bu yaklaşımları temel alarak kendilerini tanıtıyorlar. Yaklaşımlardan her biri çocuklardaki bazı özelliklere değer veriyor ve onlarda belirli davranışları teşvik etmeyi hedefliyor. Erken çocukluk eğitiminde uygulanan önde gelen yaklaşımlar arasında Montessori, Waldorf, Reggio Emilia, High Scope, Bank Street var. Uzmanlara göre önemli olan uygulanacak programın hedef grup çocuklarının gelişim düzeylerini, ihtiyaçlarını ve yaşanılan çevre özelliklerini temel alması. Son dönemlerde hayli tartışılan Montessori eğitimini Maria Montessori’nin şu sözü ile özetleniyor: “ Kendi başıma yapabilmem için bana yardım et.” bu eğitim yaklaşımında teoriden ziyade pratiğe yer veriliyor. Çalışma esnasında çocuklara hata yaptıklarında dahi hata yaptıkları söylenmez, doğru olanı yapana kadar alıştırmanın tekrar etmesi sağlanır. Öte yandan alternatif eğitim sistemlerinin, farklı bakış açısıyla tanışmak isteyenlerin tek yolu özel okullar değil. Milli Eğitim Bakanlığı’nın da bu konuda çalışmaları var. Farklı okullarda bu tür çalışmalar yapılıyor. Müfredataki programın eklektik olması da tüm bu yaklaşımları kapsamasını sağlıyor. Türkiye’de uygulanan okul öncesi programında dünyada uygulanan programlardan birer parça bulmak mümkün.


Kötü hava yoktur, kötü kıyafet vardır

Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Muhammed Esat Altıntaş da uzun zamandır alternatif eğitim üzerine düşünen isimlerden. Altıntaş, bu konuda Kayseri’de bir girişim de başlatmış. “Kayseri’de Farklı Bir Okul Mümkün” ismiyle başlattığı girişimin hikayesini ve imece usulü kuracakları farklı okulun eğitim felsefesini şu şekilde anlatıyor: “Günümüz okullarına hâkim olan rekabet, aşırı teknoloji odaklılık, ödül-ceza bağımlılığı ve doğadan kopukluk gibi yanlış anlayışlardan en büyük zararı çocuklarımız görüyor. Bizler; ebeveynler, eğitimciler ve gönüllüler olarak 2017 yılında bir araya geldik. Çocukların biricikliklerine saygıyı esas alan farklı bir okul hayali kurduk. Farklı okul öncesi eğitim modellerini her hafta sunumlar eşliğinde müzakere ettiğimiz uzun bir zamandan sonra kâr amacı gütmeyen bir eğitim kooperatifine dönüşmeye karar verdik. Doğa ile bağımızı yeniden kurmak, sürdürülebilir bir yaşam için gerekli. Çocuklar yaz kış bahçemizde ve bostanımızda vakit geçirecek, çamurlarla oynayacak, ağaçlara tırmanacak, hayvanlarla ilgilenecek. Çocuklarımızın beslenmeleri yerel ve organik gıdalar ile yapılacak; oyuncakları doğal malzemeden ve açık uçlu olacak. Çocuklar keçe, yün, ahşap gibi malzemelerden yapılmış oyuncakları kendi hayal güçleriyle istedikleri gibi kullanabilecekler. Okulumuzda değerler eğitimi didaktik değil, örtük program aracılığıyla gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.”


İmece usulü okul

Farklı eğitim yaklaşımlarıyla okul açan veli girişimlerinden biri de Kuzguncuk’ta hayat bulmuş. Kar amacı gütmeyen, bir veli girişimi olan girişimin kurucusu Ömer Özkan. Özkan, kendi çocuklarını büyütürken bu tür bir yapılanmanın eksikliğini fark edip çevresindeki insanlarla beraber bir insiyatif oluşturmuş. Şu an kooperatifin bir anaokulu bir de ilkokulu var. Esinlendikleri pedegoji Waldorf, çıkış noktaları doğa ve sanatla iç içe olan çocuk . Öğretmenler ve gönüllülerin beraber kurdukları okul tüm plastik ürünlerden, oyuncaklardan ve teknolojiden arındırılmış. Kendi pedagojik tutumları doğrultusunda, bu okulda eğitim alan çocuklar her gün önemli bir zaman dilimini bahçede geçiriyor. Okulda çocuklar tamamen organik biçimde besleniyor, doğal materyallerle oluşturulmuş oyuncaklarla oynuyorlar. Bahçede geçirdikleri zamanda domates, salatalık yetiştiriyor, bir yandan da gündelik hayatla ilgili tecrübeler ediniyorlar. Turşu kurmak, ekmek pişirmek de bu nedenle kendi müfredatlarına dahil. Ömer Özkan, Waldorf felsefesinin ne olduğunu şu cümlelerle anlatıyor: “Bu felsefeye göre, çocukluğun ilk dönemleri hayatın bütününü belirliyor. Çocuğu birey olarak görüp yaratıcılığını, öğrenme yeteneğini, düş gücünü, iradesini ve iyimserliğini destekleyen, bütüncül bir eğitim tasarımını savunuyor. Bizim kurmaya çalıştığımız sistemimiz her şeyi kendi zamanında yapma görüşüne odaklanıyor.”

#Okul
6 yıl önce