|

Bir devrin tanıklığı ve muhasebesi

Ülkemizin hatırı sayılır alimlerinden olan ve 2016 yılında kaybettiğimiz Bekir Topaloğlu’nun günlükleri vefatından tam 5 yıl sonra okurla buluştu. Topaloğlu’nun günlükleri 1975-2016 yıllarını kapsıyor.

Kamil Büyüker
04:00 - 15/05/2021 Cumartesi
Güncelleme: 01:58 - 15/05/2021 Cumartesi
Yeni Şafak
Bekir Topaloğlu
Bekir Topaloğlu

Merhum Bekir Topaloğlu Hocanın sağlığında iken yayınlamayı düşündüğü ancak 2016 yılında ani vefatıyla yayınlanamayan hatırat ve günlükleri nihayet okuyucu ile buluştu.

17 Kasım 1932 yılında Trabzon’un Of kazası Dernekpazarı nahiyesine bağlı Fotgene (Taşçılar) köyünde dünyaya gelen ve ilim tahsili için çıktığı yolda Türkiye’nin hatırı sayılır âlimlerinden birisi olarak ömrünü tamamlayıp 9 Mart 2016 tarihinde vefat eden merhum Prof. Dr. Bekir Topaloğlu Hoca, 84 yıllık hayatında önemli ilmi çalışmalara imza atmış, binlerce talebe yetiştirmiş, dini hayatımızın önemli noktalarına ve kırılmalara şahitlik etmiş bir isimdir.

Hayat tecrübelerini, yaşadığı hadiseleri paylaşmak üzere yayınlamayı arzu ettiği hatıraları ve günlükleri, hayatta iken girişimde bulunmasına rağmen ani vefatı ile yayınlanamamıştı. Nihayet beş yıllık bir aradan sonra hatırat ve günlükler Günlerim Böyle Geçti (Ensar Vakfı yay., İstanbul 2021, 686 s.) serlevhası ile yayımlandı. Günlüklerin ilk yayınlanma teşebbüsünde gerek ailenin gerekse en yakın dostu Tayyar Altıkulaç’ın şerhleri, yaşanan çekinceler ve pürüzler maalesef çözülemediği için merhum Bekir Topaloğlu Hocanın 1975-2016 yılları arasında tuttuğu günlüklerin tamamının kitaba yansımadığını görüyoruz.

CEVABI MÜŞKÜL ZOR SORULAR


Dini hassasiyeti yüksek bir muhitte doğan ve küçük yaşta hafızlığını tamamlayan Bekir Topaloğlu Hoca, imam-hatipli yıllarının sonlarına doğru dünyayı ve Türkiye’yi tanımaya ve mukayeseye çalışması onu bazı soruları sormaya mecbur bırakmıştır: “Hakk’ın temsilcisi olan İslâm âleminin hüsranı neden? Ehl-i batıl niçin muvaffak? Bu kadar samimi ve büyük İslam mücahidi neden başarıya ulaşamamış?” Bu sorular neticesinde vardığı sonuç ise “Kabahat İslamiyet’te değil, Müslümanlardadır” olmuş. Nitekim hatıraların kayıt altına alınma gerekçesini merhum Bekir Topaloğlu şöyle açıklıyor:

“Kâfirler, münafıklar, fasıklar ve mücrimler, hatta ibadet hayatında tembelliği bulunan samimi mü’minler bir yana, ibadetini aksatmayan Müslümanların, daha da ileri giderek diyeceğim ki ulemanın ve din adamlarının zaaflarını gördükçe, bundan doğan korkaklık, tembellik ve ayrılıkları müşahade ettikçe, din-i mübin-i İslam’ın ne kadar sahipsiz olduğunu, gizli-aşikâr, şuurlu şuursuz, doğrudan doğruya veya dolaylı ne kadar taarruzlara, ihmallere maruz kaldığını anladım. (…) İşte istedim ki bu çilemi, duygularımı, bu alanda karşılaştığım sıkıntıları ve daha sonra vardığım neticeleri kaleme alayım. Belki bir gün nasip olur da yayımlanırsa benden sonraki nesle faydası dokunur. Benim yürümeye mecbur olduğum yolları onlar daha kısa bir zamanda kat’ederler.” (s.18)

Bekir Topaloğlu, ne şöhretin, ne paranın tutkusuna kapılmadığını, yazdıklarının da aslında bir mes’ele edindiği davasında yaşanan çarpıklıkların iç yüzünün anlaşılması, dertlerin tam olarak teşhis edilebilmesi lüzumundan kaynaklandığını belirtiyor.

TOPAL HOCADAN HAFIZLIK VE İLİM YOLUNDA İLK İCAZET

Bekir Topaloğlu, ilk dini tedrisi ve hıfzını dedesi Topal Hoca ismi ile maruf Mehmet Hanefi Kutluoğlu’nda (1880-1972) tamamlıyor. Yüzlerce hafız ve talebe yetiştirmiş Topal Hoca’nın oğlu M. Yahya Kutluoğlu babasını anlattığı kitabında şöyle bir kayıtta bulunmaktadır: “Öğle namazından sonra hafızların dinlenmesine başlanırdı. (…) Ağır olan derslerin okutulması için babam bazen gece yarılarına kadar ders hazırlığı yapardı. Zira Bekir Topaloğlu gibi zeki ve çalışkan öğrencilerin karşısında rahat ders verebilmek için çok iyi hazırlanmak gerekiyordu.” (s.23) Dededen hafızlık yapıp Arapça eğitimine başlayan Bekir Topaloğlu, dedesinin imamlığa başlaması ile Kabro Hoca namı ile anılan Hasan Er’e devam etmiş ve icazet almış. 1949’da alınan icazetname’deki şu ifadeler Bekir Hocanın hayatının hangi istikamette şekilleneceğini de ortaya koymaktadır:

“….bu fakirin ilim meclislerine devam edenlerden biri de Trabzon-Oflu-Holalı olup dini ilimlerde derinleşmiş ve akli istidlâller alanında kesin bilgi seviyesine ulaşmış, Topalzâde diye bilinen Hüseyin oğlu Hafız Bekir Sıdkı’dır. (…) Ben kendisinde hakka isabet eden bir fikir ve hareket olgunluğu sezip müşahede ettim. Allah Teâlâ daha fazlasını lütfetsin” (s.52) Nitekim 1952 yılında İstanbul İmam Hatip’e kaydolması ve 1959 yılında burayı birincilikle bitirmesi ve ardından başladığı Yüksek İslam Enstitüsünü de yine 1963 yılında birincilikle bitirmesi ondaki ilim istidadının en büyük göstergeleridir.


NESİL HAREKETİ VE KUR’AN OKUMA GRUPLARI

Tahsil hayatı ve sonrasında yaşadıklarını, gözlemlediklerini kimi zaman Mekke, kimi zaman da Medine dönemi Müslümanlarının yaşadıklarına benzeten Bekir Topaloğlu Hoca, ne olursa olsun -zalim tipler dışında- “insanı seveceksen kusurunun olabileceğini bilerek seveceksin” der. Nitekim Nurettin Topçu’nun bir defasında “insanın içi zift gibi kapkara da olsa mutlaka orada iyi bir cevher vardır. Bütün mesele o cevhere nüfuz edip geliştirmektir.” demiştir. Bütün aksaklıklara rağmen dönemin Bekir Topaloğlu’nun da öncülük ettiği idealist gençleri, Hizmet Nesli/Örnek Nesil çalışmasına başlamışlar. Maksat belli İmam Hatip ve Enstitü öğrencilerinin daha iyi yetişmeleri için çalışmalar yapmak, tedbirler almak. Bu maksatla Nesil Vakfı kurulur, ardından Nesil Dergisi, Nesil Yayınevi… 1960’lı yıllarda oluşturulan Kur’an Gruplarına da yine Bekir Topaloğlu, Hayreddin Karaman öncülük ederler. Onbeş günde bir sırayla halkanın içinde yer alan isimlerin evlerinde buluşulur ve Kur’an okumaları yapılır. Hasan Basri Çantay ve Ömer Rıza Doğrul’un meallerinden hatimler indirilir. Aynı halkalarda Riyazu’s-salihin de okunmaktadır.

YAKIN DÖNEMDE DİNİ HAYATIMIZ

30 defterden oluşan ancak sınırlı bir kısmını gördüğümüz günlüklerde gündelik siyasetten, dedikodudan uzak durmuş ve hayatını ümmetin ve gençliğin istifadesine sunulacak eserler neşretmeye, diğer yandan istikameti sağlam talebeler yetiştirmeye adamış bir âlim portresi ile karşılaşıyorsunuz. Özellikle Bekir Topaloğlu Hocanın Yüksek İslam Enstitüsü yılları, yurt dışı seyahatleri, Hac ve Umre vazifeleri, 70’li yıllarda okulda yaşanan boykotlar, 28 Şubat süreci ve başörtüsü meselesi, Diyanet kurumu, TDV İslam Ansiklopedisi, İSAM ve burada yaşanan sıkıntılar yanında, kadim arkadaşı Tayyar Altıkulaç’ın Din Eğitimi Genel Müdürlüğü, Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı, DİB Başkanlık Dönemi, Siyasete girişi, İSAM ve TDV bünyesinde yaptıkları, ilmi çalışmaları günlüklerin omurgasını oluşturuyor.

BAYRAM ZİYARETLERİ VE BİR HATIRA

Bekir Topaloğlu Hoca, düzenli olarak her bayram arkadaşları ile hocaların evlerine ziyaret yaparlar. 27 Eylül 1976 tarihli kayıtta Hayrettin Karaman, İsmail Karaçam, Saim Yeprem, Yakup Üstün, Ahmet Kahraman buluşup yola çıkarlar. Ziyaretin ilk durağı Sabri Ülker’dir. Daha sonra Süleyman Süleymangil, Kemal Edip Kürkçüoğlu, Ahmet Davudoğlu, Bekir Sadak, Mehmet Zahit Kotku, Emin Saraç, Ali Yakup Cenkçiler, Mahmut Bayram hocalar ziyaret edilir. Mehmet Zahit Efendi’yi ziyaretlerinde, Şeyh Efendi cuma namazından sonra zuhr-ı ahirin kılınıp kılınmayacağını sorar. Hayrettin Karaman ise bunun hicri III. asırdan sonra zuhur ettiğini, daha önce kılınmadığını ifade eder. Mehmet Zahit Efendi ise “Osmanlılar bunu kıldılar, kılınmaması icap etseydi kılmazlardı.” şeklinde cevap verir. Hayrettin Karaman da bunun üzerine “fitneden korkmuşlardır, bu tür konularda sünneti bilmeli, fakat çok müfrit olmamalı” der. Mehmet Zahid Efendi de bunun üzerine bu konu ile alakalı yazdığı yarım sayfalık yazıyı okur. Yazı ilimsiz fetva vermemek üzerinedir. Yine sohbetin devamında Mehmet Zahit Efendi tarafından Vehhabilikten bahsedilir. Ancak Hayreddin Karaman bu hareketin Türkiye’de yayılma imkânı olmadığını söyleyerek ziyareti tamamlar ve ayrılırlar. Her bayram devam eden bu ziyaretlerde Ramazanoğlu Mahmud Sami Efendi, Dr. Beşir Akınal, Muhammed Tanci, Hafız Abdurrahman Gürses de uğrak mekânıdır.

Bekir Topaloğlu Hoca muhkem duruş sahibi bir âlim olarak vazifesini tamamlayıp bu dünyadan göçtü. Geride “Günlerim Böyle Geçti” diyerek hoş bir sada bıraktı. Ruhu şad olsun.

#Bekir Topaloğlu
#Günlerim Böyle Geçti
#Ensar Neşriyat
3 yıl önce