|

Bir hikayenin etrafına toplanıp ısınmak

Ali Işık, Bekleme Salonu ve Beni Hikayeden Çıkart’tan sonra yeni öykü kitabı “Uzaklık Yaralar” ile karşımızda. Farklı coğrafyalardan tanıdıklarımıza yolculuk eden hikayelerden oluşan çalışma, “uzaklık” kavramı etrafında şekilleniyor.

Arzu Şahin
04:00 - 15/05/2020 Cuma
Güncelleme: 10:18 - 16/05/2020 Cumartesi
Yeni Şafak
Uzaklık Yaralar Ali Işık Pruva Yayınları Kasım 2019 96 sayfa
Uzaklık Yaralar Ali Işık Pruva Yayınları Kasım 2019 96 sayfa

İsmet Özel’in “Uzak nedir? / Kendinin bile ücrasında yaşayan benim için / gidecek yer ne kadar uzak olabilir?” diyen şiiri ya da beyaz perdeye şiir yazan usta yönetmen Nuri Bilge Ceylan’ın “Uzak” filmi aynı duygular etrafında dolaşır. Uzak varılmaya çalışılan bir menzildir pek çok sanatçı için. Uzun yola çıkmaya hüküm giyenler, içlerinde taşıdıkları bavullara yerleştirdikleri benzer arayışlarla kendi haritalarını arşınlarken, yolculuğun bizatihi kendisi hikayelere, şiirlere ve filmelere dönüşür.

Ali Işık uzun süredir hikayeleriyle adından söz ettiren bir yazar. Üçüncü kitabı “Uzaklık Yaralar” bazen dünyanın farklı coğrafyalarında, bazen tarihte bazen de düşünce dünyasında yapılan yolculukları anlatıyor. Pruva Yayınları’ndan çıkan kitap, iki bölüm ve on bir hikayeden oluşuyor.

Saraybosna’da hapishaneden yeni çıkan bir mahkumun ruh dünyasını anlatan “Eve Dönüyorum” şu cümlelerle başlıyor “Yeni dikilmiş şu fidana içimi dökmeseydim, anlatacaklarım annemi çok üzecekti.” Sinemada tanışan iki arkadaşın Paris’e yaptıkları turistik yolculuğunu anlatan “Acelemiz Var” ise film repliklerinden hayata ve mekana doğru akıyor. Zaten yazarımız kimi zaman repliklerden, kimi zaman dizelerden bazen de gerçek hayattan kesitlerden yola çıkarak öykülerini şekillendiriyor. Işık’ın yaptığı yolculuklar ise hikayesinin dekorunu oluşturuyor.

KALBİNİN ATTIĞI YERE UZAK KALANLAR

“Bir Temmuz Gecesi” hikayesi son yıllarımıza damgasını vuran 15 Temmuz darbe girişimini yolda öğrenen kahramanımız Musa’nın yaşadığı sancılı geceyi anlatıyor. Hikayeyi okurken o gece Ankara ve İstanbul dışında olanların hislerini bir nebze olsun anlıyorsunuz. Aynı coğrafyada yaşayıp kalbinin attığı yere uzak kalmanın ne kadar büyük bir ağırlık yarattığını da.

“Tam O An” ise savaş bölgesinde çalışan ve “hayata fotoğrafa bakar gibi bakan” gazetecimizin yakaladığı bir kare üzerine odaklanmış. Fotoğrafı çeken ile fotoğrafı çekilen kişinin aynı fotoğraf için hissettiği farklı duygular başka türlü bir uzaklığı gözler önüne seriyor. Hikayeyi okuduktan sonra bugünlerde sınırlarımızda bolca fotoğrafı çekilen mültecilere başka türlü bakacağınıza eminim. “Bir Hikayenin Etrafında Toplanmak” öyküsünde oto tamirhanesinde lastikçilik yapan Cemal Ağabeyin bir lastiğin üzerine buyur ettiği gençle yaptığı edebiyat sohbeti hem hikayenin kahramanında hem de okurda önyargıları kıran bir hikayeye dönüşüyor.

OLMADIK ANLARIN BİLDİK KAHRAMANLARI

Köy okulunu kıran çocuklardan, Adonis’in şiirindeki atlara binip kaçmak isteyen beyaz yakalı çalışana geniş bir yelpazede pek çok kahramanı ete kemiğe büründüren Işık, uzaklığın farklı yansımalarını başarılı bir şekilde anlatmış. Ruhumuzla aramıza koyduğumuz mesafenin yaşadığımız tüm yarım kalmışlıklarla bağlantısını ortaya döken Uzaklık Yaralar, bir solukta okunan, dimağda bıraktığı tadıyla okuru yakalayan bir kitap. Kitaptaki şu cümleler ise adeta son sayfada hissettiğiniz duygunun tercümanı.

“Olmadık bir anda boğazına kocaman bir taş oturuyor. Olmadık bir anda ne olup bittiğini hatırlıyorsun. Olmadık bir anda göğüs cebindeki kimlik aklına geliyor. Vaktin tükeniyor. Hemen yola çıksan ancak yetişebilirsin.”

#Uzaklık Yaralar
#Ali Işık
#Pruva Yayınları
4 yıl önce