|

Bir âlimi daha yakından tanımak: Elmalılı’nın mektuplaşmaları

Elmalılı Hamdi Yazır ilim adamlığının yanı sıra çok sayıda kitap da yazarak ruh dünyamıza katkı sağlamıştır. “Son Müfessir Elmalılı’nın Mektuplaşmaları” isimli eseri de onun yazar kimliğinin bir yansıması olarak değerlendirebiliriz.

Mustafa Özel
00:00 - 16/07/2022 Cumartesi
Güncelleme: 17:07 - 16/07/2022 Cumartesi
Yeni Şafak
Elmalılı Hamdi Yazır
Elmalılı Hamdi Yazır

Klasik bilgi kaynakları arasında mektuplar önemli yer tutar. Âlimlerin, idarecilerin, askerlerin, sanatçıların yazdığı mektuplar, birtakım şahsi hususları ihtiva etmekle birlikte yaşadıkları zamanı, şahit oldukları olayları, kendilerinin bunlarla ilgili değerlendirme ve yorumlarını içermesi bakımından oldukça kayda değer niteliktedir.

Mektup sahibi eğer, tarihin dönüşüm safhasında yaşayan biri ise, yazılanlar daha bir ehemmiyet arz eder. Yakın tarihimizin ilim, kültür ve siyaset dünyasının mühim simalarından biri de Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’dır (1878-27 Mayıs 1942). En son kaleme aldığı Hak Dini Kur’an Dili adlı tefsiriyle tebarüz eden Elmalılı, aslında bir fıkıh, hukuk âlimidir. Antalya’nın Elmalı ilçesinden kalkıp İstanbul’a gelmiş, mevcut eğitim sistemin basamaklarını teker teker çıktıktan sonra o günün en üst eğitim kurumları olan Mekteb-i Nüvvâb, Mekteb-i Kudât, Beyazıt Medresesi, Medresetü’l-Mütehassısîn, Süleymaniye Medresesi, Mülkiye Mektebi gibi kurumlarda ders okutmuştur. 1908’de Antalya milletvekili seçilip Damat Ferit Paşa hükümetinde, otuz yaşında iken Vakıflar Bakanı olmuştur. 15 Eylül 1919’da Meclis-i Ayân üyeliğine tayin edilen müfessir, Osmanlı Devleti’nin birçok kurumunda da üst düzey yöneticilik yapmıştır.

İlim adamlığı, yöneticilik ve siyasetle iştigalinin yanı sıra çeşitli dergilerde yazılar yazan Hamdi Yazır, hocalık yaptığı sıralarda daha çok derslere ve öğrencilere yönelik kitaplar da yazmıştır. Öğreten, yöneten kimliğinin yanı sıra yazan bir kimliği de vardır. İşte yazan kimliğinin bir yansıması olarak az sonra bahsedeceğimiz kitap doğmuştur: Son Müfessir Elmalılı’nın Mektuplaşmaları (Mahya Yayıncılık, Aralık 2021). Necmi Atik tarafından hazırlanan kitap, merhûmun metrukâtı arasından çıkan mektuplardan oluşmuştur. Bunların bazısı kendisine gelen bazısı da kendisinin gönderdiği mektuplardır. Atik, mektupları “Elmalılı ile Diyanet İşleri Reisliği Arasındaki Mektuplaşmalar”, “Elmalılı ile Şahıslar Arasındaki Mektuplaşmalar” ve “Elmalılı’ya Ailesi ve Akrabalarından Gelen Mektuplar” şeklinde üç başlık altında tasnif etmiştir. Hazırlayan, kitabın sonunda kitapta ismi geçen önemli şahsiyetler hakkında kısa bibliyografik bilgi de vermiştir. Mektupların orijinalini vermesi ise esere ayrı bir kıymet katmıştır.

Necmi Atik’in ifadesine göre kitapta, 1926-1942 yılları arasındaki on altı yılı kapsayan elli adet resmî ve hususî mektup yer almaktadır. Atik’in kanaatine göre, ki bu konuda elinde somut kanıtlar (bkz.: syf. 7, syf. 27), mektuplarda çeşitli atıflar bulunmaktadır, müfessire gelen ve kendisinin gönderdiği mektuplar, mevcutlardan daha fazladır.

Burada şu hususu esefle kaydetmek gerekmektedir. Necmi Atik’in verdiği bilgiye göre Hamdi Yazır kendisine Âkif’ten gelen mektupları korumuştur. Ancak vefatı sonrasında akademik araştırmacı sıfatıyla gelen biri bu mektupları çalışmak ve yayınlamak üzere oğlu Hamdun Yazır’dan almış, ancak çalışmayı yayınlamadığı gibi mektupları da getirip teslim etmemiştir (syf. 97-98).

Bilindiği üzere Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra sosyo-kültürel ihtiyaca binaen bir Kur’ân-ı Kerîm meâli ve tefsiri, bir de Hadîs-i Şerîf tercümesi basılması kararı verilmiştir. TBMM’de alınan karar, daha sonra Diyanet İşleri Başkanlığı ile meâl için Mehmed Âkif, tefsir için Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır ve hadîs tercümesi için Ahmed Naîm Bâbânzâde ile birer anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşmada Diyanet adına imzayı Ahmet Hamdi Akseki koymuştur. Kitaptaki ilk mektuplar, mektuplaşmalar müfessir ile Diyanet İşleri Reisliği Müessesât-ı Dîniyye Müdîriyyeti adına müdür Mehmed Esad arasında gerçekleşmiştir. Bu mektuplaşmalar, tahmin edileceği üzere tefsirin yazım süreciyle ilgilidir. Süreç içerisinde yaşanan sıkıntılara, problemlere çözüm arandığı görülmektedir. Ardından zamanın Diyanet İşleri Reisi Rıfat Börekçi ile yapılan mektuplaşmalar gelmektedir. Diyanet ile Elmalılı arasındaki mektuplaşma, en çok müfessir ile Ahmet Hamdi Akseki arasında olmuştur. Atik’in beyanına göre (syf. 35), 1927-1940 yılları arasında Akseki Elmalılı’ya yirmi mektup göndermiştir. Müfessirin Akseki’ye gönderdiği mektup sayısı ise, beştir.

MEKTUPLARDAKİ ANLAMLI ÜSLUP

Akseki’nin yazdığı mektuplarda o günün siyasi konjonktürünün izleri görülmektedir. Akseki, müfessirden konuları ele alırken daha rahat davranmasını, klasik görüşlerle kendisini sınırlandırmamasını söylemektedir. Hamdi Yazır ise, mektuplarında ısrarla yapılan protokole bağlı kalınması gerektiğini hatırlatmaktadır. Tefsirin başında yer alan anlaşmada görüldüğü gibi itikadî konular Mâturîdî, fıkhî konular ise Hanefî mezhebine göre ele alınması karara bağlanmıştır.

Kitapta bana şaşırtıcı gelen bir konu, Elmalılı Hamdi Yazır’ın iki oğlunun siyasetçi olmasıdır. Ahmet Muhtar Yazır Milliyetçi-Mukaddesatçı Türkiye Köylü Partisi ile Adalet Partisi’nin kurucuları arasında yer almıştır. Diğer oğlu Hamdun ise Adalet Partisi İstanbul İl Yönetim Kurulu üyeliği yapmıştır. Aynı zamanda Fenerbahçe Kulubü Haysiyet Divanı azalığı görevinde bulunmuştur (syf. 121-122).

Mektuplarda bendenizin en çok dikkatini çeken husus, mektup sahiplerinin kullandığı üslup olmuştur. Karışlıklı yazılan mektuplarda bugüne göre olağanüstü denebilecek şekilde sevgi, saygı ve hürmetin öne çıktığı görülmektedir. Bunlara birkaç misal vermek isterim. Rıfat Börekçi’den Elmalılı’ya: Dersiâmdan Elmalılı Faziletlü Hamdi Efendi Hazretlerine (syf. 30), Akseki’den Elmalılı’ya: Üstâd-ı Muhteremim Efendim Hazretleri (syf. 39), Üstâd-ı hakîmim, Üstâdü’l-küll, Efendim Hazretleri (syf. 52), Pek muhterem üstâdım Efendim Hazretleri (syf. 62), Diyanet İşleri Reisi Şerefettin Yaltkaya’dan Elmalılı’ya: Ulemâ-i zamân fâzıl-ı devrân nâdire-i zamân Efendim Kardeşim (syf. 95).

Elmalılı’dan Rıfat Börekçi’ye: Diyânet İşleri reisi muhterem Rif’at Efendi Hazretlerinin huzur-ı semâhatlerine (syf. 28), Elmalılı’dan Akseki’ye: Muhterem fâzılımız Hamdi Efendi oğlumuz (86).

Hamdi Yazır, mektuplarında imza ve adres olarak şunları kullanmıştır: “Erenköyü’nde Kozyatağı’nda Hacı Hüseyin Paşa Konağı’nda Münzevî Elmalılı” (syf. 38), ed-Dâî İstanbul’da Fatih’te İskenderpaşa Mahallesi’nde Orta Çeşme’de Aile Sokağı’nda Yedi Numaralı Hanesinde Münzevî Elmalılı (syf. 112). İlk adres, kızının oturduğu yer olup Elmalılı yazları dinlemek için oraya gitmiştir. İkinci adres ise, kendi evidir.

Yaklaşık yirmi beş senedir Elmalılı üzerinde çalışan biri olarak kitabı çok öğretici bulduğumu belirtmek isterim. Bir gazete yazısında adı geçen eseri, derin ve kapsamlı bir şekilde ele almanın mümkün olmadığını herkes takdir eder. Ülkemizin ilim, kültür ve siyasi tarihine ilgi duyan her okuyucuya Son Müfessir Elmalılı’nın Mektuplaşmaları’nı hararetle tavsiye ederim. Kitabın yayınlanmasında emeği geçenlere, Necmi Atik ve Mahya Yayıncılık’a teşekkürlerimi sunarım.

#Elmalılı Hamdi Yazır
#Necmi Atik
#Mahya Yayıncılık
#TBMM
2 yıl önce