|

Bülent Parlak: Pazar sıkıntısı diye bir şey yoktur

Halil İbrahim İzgi
00:00 - 4/08/2013 Pazar
Güncelleme: 13:31 - 3/08/2013 Cumartesi
Yeni Şafak
Bülent Parlak: Pazar sıkıntısı diye bir şey yoktur
Bülent Parlak: Pazar sıkıntısı diye bir şey yoktur

Bülent Parlak, İzdiham Dergisi'nin genel yayın yönetmeni ve zeki-çevik bir edebiyat anlayışını temsil ediyor. Kendisini Pazarları Hiç Sevmem'de konuk ediyoruz. Her konuğumuza aynı soruları sorarız ve farklı cevaplar gelince yüzümüze bir tebessüm yayılır. Bülent Parlak'ın Pazar günü tarifiyle başlayalım: 'Pazar günleri, boşaltılmış bir Doğu köyünün, göçmekte direnen son evini anımsatıyor bana.' Ancak bir günü sevmek bugüne kadar hiç aklına gelmemiş ve ayrıca Pazar, kurcalanacak bir gün değil kendisi için. Pazar insan olsaydı nasıl bir olurdu diye kurcaladığımızda dört başı mamur bir tanımlama geliyor. Tek nefeste okumayı deneyebilirsiniz: 'Bankalara borcunun asgari limitini bile yatıramayan, çocukken seçmelere gittiği okul korosundan üçüncü gün atılan, kendisine amcasından düşen mirası başkalarıyla har vurup harman savuran ama kendi kazandığıyla bir bardak lezzo bile ısmarlarken eli titreyen, her daim iktidar partilerini savunan bir kasaba benziyor.'

Pazarları Bülent Parlak için güzel kılan tarafların başında kızıyla yatağın içinde sarılıp uzun uzun yatmak geliyor: 'Çocukların kokusu, insanın kendi çocuğunun kokusu uzun süredir beklenen bir müjdenin ilk heyecan anına benziyor. Maalesef kızıma sabahları okula gitmeyecek, bütün gün çocukluğunu yaşayacak bir hayat sunamadım. Ona her sarıldığımda okul çantasına ve girdiği imtihanlara duyduğum kini bir satır da olsa unutuyorum.'

'SIRTIMIZDA ÇIRPI TAŞIMIYORUZ'

Canım sıkıldığında ve bunu babama söylediğimde 'sıkı can iyidir kaçmaz' derdi babam. Bülent Parlak da tıpkı babam gibi can sıkıntısını negatif olarak görmeyenlerden ve Pazarlar da buna dahil: 'Can sıkıntısını mühimseyen biri olarak insana fiziksel zorluklar çıkarmayan sıkıntılardandan kurtulmamak ve temenni etmemek gerekir. İnsanoğlunun sürekli mutlu olma heveslerini anlamakta son otuz yıldır güçlük çekiyorum. Pazar sıkıntısı diye bir sıkıntıyı reddediyorum. Çok yapmacık bir sıkıntı' diyor. 'Sırtımızda çırpı taşımıyoruz' diyerek de bu konudaki son sözünü söylüyor.

Fazlalık vidanın özgürlüğü

Bülent Perlak'a göre Pazarları yapılacak en güzel işleri musluk tamir etmek, duvara beton çivisi çakmak, ampulleri değiştirmek, Rowenta elektrik süpürgesinin içini açmak olan bir kişi için can sıkıntısı da neymiş. Süpürgesinin her içinin açılmasında bir vidanın fazlalık olarak sehpanın üstünde ona bakması 'iyi kurtuldum o mahzenden' der gibi geliyormuş. Siz de hayata böyle bakın, bakmayı deneyin.

Boğaz 'out' Varto 'in'

Geliyoruz Pazar günü mekanlarına… İstanbul'un dışında her yer Bülent Parlak için özel bir anlam taşıyor. Bunun sebebi ise sahicilik: 'Muş'un Varto İlçesi'nde bir kebap dükkanını, Boğaz'daki bir mekana tercih ederim. Çünkü bir mekanın sahteliği garsonların nezaketinin abartısıyla doğru orantılı benim için. Burada garsonlar olduğundan fazla nezaket sahibi, müşteriler olduğundan fazla hırçın, patronlar ise her an çivi çakacak ya da her an kaçacak izlenimi veriyorlar bana.'


11 yıl önce