|

Çamaşır makinası nedir be ya!

'Teneke mahalle' diye adlandırılan çadırlarda yaşayan 18 Roman aile, Kelemet Çiğdem Türk'ün girişimiyle derme çatma hayatlarından kurtulup sıcak bir yuvaya, elektriğe ve temiz suya kavuştular. Çocukların okulla, ailelelerin mahalleyle kaynaşabilmesi için uğraşan Türk, "Ailelerin ev pratiği olmadığı için zorlanıyorlar. Haftanın üç günü evlere çamaşır makinesi nasıl kullanılır diye ders vermeye gittim" diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 21/01/2018 Pazar
Güncelleme: 04:56 - 21/01/2018 Pazar
Yeni Şafak
Romanlar, artık daha mutlu.
Romanlar, artık daha mutlu.

Kendilerine göre adetleri, eğlenceyi elden bırakmayan dünya görüşleriyle toplum içindeki farklarını hemen belli eden Romanlar, artık daha mutlu. Pendik ve Sultanbeyli yakınlarındaki çadırlarda hayat süren Romanlar su, elektrik ve eğitim olanaklarından uzak bir şekilde yaşıyorlardı. Ortak Hayaller Girişimi hareketini başlatan Kelemet Çiğdem Türk ve sosyolog eşi Prof. Dr. Ferhat Kentel’in iki yıl süren çabalar sonucunda Romanlar, derme çatma çadırlardan kurtulup birer yuva sahibi oldular. Biz de hem Çiğdem Türk'ten hareketin hikayesini hem de Romanlardan yeni hayatlarını dinledik. Aile üyelerinden kimi ev aletlerini kullanamazken kimi de topluma ayak uydurmaya çalışıyor. Çocukların okulla, ailelelerin mahalleyle kaynaşabilmesi için uğraşan Türk, "Ev pratikleri olmadığı için zorlanıyorlar. Haftanın üç günü evlere çamaşır makinesi nasıl kullanılır diye ders vermeye gidiyordum. Bir göz odada hep birlikte yaşamaya alışık oldukları için evlerde de bu şekilde yaşama konusunda direniyorlar. Halbuki çocukların, ebeveynlerin odaları ayrı ayrı. Kira ödeme alışkanlıkları olmadığı için her ay ev sahibinin parasını istemeyi bir türlü anlamıyorlar. En güzeli komşuluk ilişkileri kurulmaya başlandı. Sokakta ve pencerede birbirlerini görünce sohbet ediyorlar" diyor.


SIRTIMIZI DÖNEMEZDİK

İki yıl önce Pendik Paşaköyü'nde kurban eti dağıtırken çadırda yaşayan insanları görüp buraya 'teneke mahalle' adını takan Türk, "Burnumuzun dibinde böyle bir hayat var ve bizler bunun farkında olmadığımız için çok şaşırdım. Bu sırtımızı dönüp gidebileceğimiz bir mesele değil. Okulların açıldığı bir dönemdi ve çocuklar okula gidemiyordu. İlk olarak 'Okula Gidemeyen Roman Çocuklar' başlığıyla bir yazı yazdım ve bu yazı binlerce kişi tarafından okunup paylaşıldı. Facebook'ta 'Bir mont bir bot 50 tl' kampanyasını başlattım. Çocukların hepsine bot, mont, kıyafet, okul forması; bebeklere bez mama aldık. Yaşı gelenlerin okula gitmeleri için teşvik ettik. Onlara okul servisiyle okulda kahvaltı ve öğle yemeği ayarladık. Okulla bir bağ kurabilmeleri için 3 ay okulda vakit geçirdim. Veliler, çocuklar ve öğretmenlerle Roman çocukların arasını kuvvetlendirdik. Bunun altında maddi olarak kalkamadığımız için yerel yönetimlerin kapısını çaldık. Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin ve İl Sosyal Politikalar Başkanı Gülten Terzi destek oldu. Pendik Kaymakamlığı okulun kantin ve servis parasını üstlendi" ifadelerini kullanıyor.


SIRADA İŞ BULMAK VAR

Okul dışında sosyalleşebilmeleri için çocukları Caddebostan'da oyun atölyesine, Moda'da tiyatroya, Üsküdar'da sinemaya ve tatile götürmüşler. Çocukların okulda başarı gösterdiğini belirten Türk, ailelerin ev ortamına geçebilmeleri için de çok uğraşmış. Farklı kurumlar ile görüşen Türk, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Pendik ve Sultanbeyliği Belediyesi'nin taşın altına elini koyduğunu söylerek ekliyor: "Bakanlık iki yıl boyunca kiraları ödemeyi, Pendik Belediyesi eşya yardımı yapmayı, Sultanbeyli Belediyesi tıkandığımız noktada destek olmayı kabul etti. Ben de hamile halimle sokak sokak ev aradım. Kimse Romanlara ev vermek istemiyordu. Eve gelip ağladığım günler çok oldu. Bulduğumuz evlere sırasıyla teneke mahalle sakinlerini yerleştirmeye başladık. Yerleştirilen her aileye buzdolabı, çamaşır makinası, ocak, yatak, çekyat, halı ve dolap temin edildi. Şimdi sırada iş bulmak var. Çünkü bu yaşantı 2 yıl sonra bitmemeli. Kendi kiralarını ödeyebilecekleri hale gelmeliler" diyor.


Bu hayattan vazgeçmeyeceğiz

Gözlerini barakada açan 37 yaşındaki Arzu Örz eskisine göre hayatlarının bir hayli değiştiğini söylüyor. Dört çocuk annesi Örz, "Teneke mahallede yaşarken çoğu şeyden mahrumduk. Elektrik ve suyumuz yoktu. Çocuklarımız okula giderken çok zorlanırdı. Kıyafetler hemen yıkanamıyordu. Ev tutalım desek, Romanız diye vermiyorlardı. Yaptığımız işi hor görüyorlardı. Kağıt toplayarak, özel günlerde çiçek satarak ekmeğimizi kazanıyoruz. Ev hayatımız hiç olmamıştı. Şimdi Sultanbeyli'nde bir mahallede yaşıyoruz. Komşularımız var. Bir mahallede yaşamaya alışık olmadığımız için bocaladığımız oluyor ama bu hayattan vazgeçmek istemiyoruz. Yüksek sesle konuşmak, çocuklarımızın sürekli sokakta olmaları etrafımızdaki rahatsız ediyor ama biz de zamanla alışacağız" diyor.

Birlikte iyileşeceğiz

Teneke mahalle sakinlerinin ev ortamına kavuşmasında Kelemet Çiğdem Türk'e en büyük desteği sağlayan sosyolog Prof. Dr. Ferhat Kentel, Romanlar ile toplum arasındaki kopukluğu şu şekilde değerlendiriyor: "Herkesin birbirinin ötekisi olduğu bir toplumda Romanlar en çok dışlanan kesim. Dolayısıyla onların topluma entegre olması çok boyutlu bir mesele. Buradaki en büyük sorun ise 'Bunlar Roman, değişmez' zihniyetini oluşturan bir evsizlik hali. Çocukların okuyamaması, temizlikten, sudan, evden yoksun olmaları onları sürekli dışlanma mekanizmasını yeniden üretti. Önyargının kısır döngüsü var. Romanlara ev ve iş vermezseniz onlar olumsuz bir kimlik üretmeye, toplum da ön yargıya devam ediyor. Evlere kavuşmaları onların bu toplumla muhabbetlerini, kaynaşmalarının önünü açıyor. Romanlar bir şey öğrenirken Roman olmayanlar da bir şey öğreniyor haliyle. Sivil toplum kuruluşları, gönüllüler, kamu kuruluşları, belediyeler insani temelde el ele verip büyük başarı elde ederek iyileşeceğimiz gösterdi."


Barakaya gelin gittim

Dört çocuk annesi 31 yaşındaki Hacer Dalkıran, küçük yaşta evlenmiş. Hayatı boyunca hep çadırlarda yaşadığını belirten Dalkıran, "Evlendiğim zaman barakaya gelin gitmiştim, hurda toplayarak geçiniyoruz. Teneke mahallenin en eskilerindenim. Çocuklarım orada dünyaya geldi. Okusunlar diye çok uğraştım ama hiçbir okul kabul etmedi. Orada güvenliğimiz de yoktu. Evlere geçince hayatımız değişmeye başladı. Çocuklarımızla ilgilenmeye başladık. Mahalle ve ev hayatına alışmaya çalışıyoruz. Çevremizdeki insanları rahatsız etmemeye gayret ediyoruz. Ben ev aletlerini kullanma konusunda zorlandım. Daha önce çamaşır makinesi falan kullanmamıştım" ifadelerini kullanıyor.


#Romanlar
#Kelemet Çiğdem Türk
6 yıl önce