Buzullar eriyor, okyanusların seyivesi yükseliyor, dünyanın sıcaklığı her geçen gün artıyor. Geçtiğimiz hafta boyunca konuştuğumuz en önemli konulardan biri de iklim değişikliğiydi. BM’in İklim Krizi Paneli’nde konuşulanlar Türkiye’nin de gündemini değiştirdi. Peki Türkiye’nin bu krizdeki rolü ne ve nasıl adımlar atıyor?
Önce iklim krizinin ülkemize olan etkilerini doğru anlamamız gerek. Türkiye’nin de içerisinde yer aldığı Akdeniz Havzası, küresel iklim değişikliğine karşı yerkürenin en hassas bölgelerinden birisidir. Akdeniz Havzası’nda gerçekleşecek iki derecelik bir sıcaklık artışı, beklenmeyen hava olayları, sıcak hava dalgaları, orman yangınlarının sayısında ve etkisinde artış, kuraklık ve bunlar dolayısıyla biyolojik çeşitlilik kaybı, turizm gelirlerinde azalma, tarımsal verim kaybı ve en önemlisi kuraklık olarak etkilerini hissettirecektir. Tabi iklim krizinin en hızlı sonuçlarından biri bu olacak. Ama bu tek sorunumuz değil. Buzulların erimesi, denizlerin yükselmesi gibi birçok sorun ülkemizi de derinden etkiliyor.
Çin, ABD, Hindistan, Rusya ve Japonya karbon salınımı en yüksek ülkeler arasında yer alıyor. Küresel Atmosfer Araştırmaları Emisyon Veritabanı’nın (EDGAR) raporuna göre karbondioksit salınımı açısından dünyayı en çok kirleten ilk beş ülke olarak görülüyor. Türkiye ise ilk 15’te bile yer almıyor. Ancak bu durum yapacaklarımızı ertelememiz gerektiği anlamına da gelmiyor. Dünya için her gün bir adaım atılması gerekiyor.
ÖNEMLİ ADIMLAR VAR
Peki Türkiye bu konuda neler yapıyor ve neler yapmalı? Öncelikli olarak son yılların en önemli çevre projesi olan Sıfır Atık’la önemli adımlar zaten atıldı. Millet Bahçeleri projesiyle yapılmak istenen ise kişi başına düşen yeşil alanın en az 15 metrekareye çıkartılmasıydı. Mavi bayraklı plajlarda ise Türkiye dünya ikincisi. Hedef dünya birincisi olmak. Bir diğer atılan adım atık su arıtma tesisleri. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın çalışmalarıyla bu tesisler ülkenin her iline yayılıyor. Ancak bu çabaların dışında pek çok uygulamaya daha başlanması gerekiyor. Kamunun atacağı adımların yanında bireylerin de katkıları olabilir. Bunların en basiti çöp konusu. Geçtiğimiz hafta Dünya Temizlik Haftası kapsamında WWF- Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın etkinliğinde Belgrad Ormanı’nın sadece 3 km’lik bir alanında 718 kilogram çöp toplandı. Bu çöplerin bir çoğunu ıslak mendil, kağıt havlu ve plastik torbalar gibi geri dönüşümü zor maddeler oluşturuyordu.
Daha fazlasına ihtiyaç var
- New York‘taki İklim Eylem Zirvesi’ni değerlendiren WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli de Türkiye’nin bu konuda atması gereken adımlar olduğunu hatırlattı. Pasinli, “önemli sektörel dönüşüm girişimleri açıklandı; ancak iklim kriziyle mücadele için daha fazlasına ihtiyaç var. Türkiye, gelişen ekonomiler arasında Hindistan ve Çin’den sonra kömür kapasitesini en çok artıran ülke. Kömür politikamızı mutlaka değiştirmemiz gerekiyor. İklim kriziyle mücadelede artık biz de yer almalıyız” ifadelerini kullanıyor.
