|

Dedemin ağzından sesleneceğim

Besteci, keman virtüözü ve şef Hasan Niyazi Tura, İstanbul Müzik Festivali’nin siparişi üzerine Çanakkale Zaferi’ni anlatan bir bestesinin dünya prömiyerini İstanbul Müzik Festivali’nin açılışında yapacak. Dedesi Çanakkale Gazisi olan Tura, dinleyiciye adeta onun ağzından seslenmeye çalıştığını söylüyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 22/03/2015 Pazar
Güncelleme: 17:42 - 21/03/2015 Cumartesi
Yeni Şafak

Çanakkale Zaferi'nin yüzüncü yılındayız. Tüm Türkiye'de ve hatta dünyada zaferin yüzüncü yılında birçok etkinlik düzenleniyor. Sergiler, konserler, sempozyumlar, geziler bunlardan bazıları. Besteci, keman virtüözü ve şef Hasan Niyazi Tura da İstanbul Müzik Festivali'nin siparişi üzerine, 100. yılına ithafen Çanakkale Zaferi'ni anlatan bir besteye imza attı: Şehidin Türküsü. Bu eseri bestelerken Çanakkale gazisi olan dedesi Mustafa Niyazi Tura'dan ilham alan Tura, “Eseri, hukuk tahsilini yarıda bırakıp yedek subay olarak Çanakkale'de savaşan büyükbabamın gördükleri, duydukları ve hissettikleri üzerine kurguluyor, dinleyiciye adeta onun ağzından seslenmeye çalışıyorum. Eserim için yegane temennim ise Beethoven'in de bir zamanlar söylediği gibi kalbimden gelenin kalplere gidebilmesi” diyor.



BÜYÜK MESULİYET DUYUYOR


43. İstanbul Müzik Festivali, Tura'nın yazdığı, Şehidin Türküsü'nün dünya prömiyeriyle başlıyor. Bu özel gecede, Sascha Goetzel yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO) Dmitri Shostakovich'in 2. Piyano Konçertosu'nda yurtdışındaki pek çok yarışmadan ödüllerle dönen genç piyanist Can Çakmur'a eşlik ediyor. Açılış konseri 31 Mayıs 2015'te Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda saat 19.00'da başlayacak.



ŞEHİD TÜRKÜSÜ DERİN BİR HİKAYE


Tura'nın şehitler anısına bestelediği tek eser bu değil. 2007 yılında Şehitler Oratoryosunu bestelemişti. Oratoryo, batı müziğinde ekseriyetle dini hikayelerin, oyuncular tarafından canlandırılmaksızın anlatıldığı büyük sahne eseri biçimi. 25 yaşındayken (E) Org. Aytaç Yalman'ın, kendi anlatımları, muhtelif şairlerimizin şiirleri ve şehit mektuplarından derlediği libretto üzerine bestesini yapan Tura, “Bu eserimde gelişen ve nihayete eren derin bir hikayeyi, asker, eşi, çocuğu, anası, babası gibi şahsiyetleri temsil eden muhtelif solistler ve çocuk korosu ile halkı temsil eden koro vasıtasıyla anlatmaya çalıştım” diyor.



DEDEM O MAHŞERDEYMİŞ


Tura, henüz kendisi doğmadan vefat eden dedesinin Çanakkale hikayelerini babasından dinleyerek büyümüş. Resimlerini, beratını, Sultan Reşat tuğralı, ay yıldızlı madalyasını görmüş. Tura, “Beni en çok etkileyen ise Gelibolu Şehitliğini ziyaret ettiğimde, büyükbabamın da o mahşerde şehadetle burun buruna gelmiş olduğunu idrak etmek idi. Zira bir muharebe sonunda, orada görev yapan bir yakını, büyükbabamı öldü zannıyla kaldırılmış olduğu morgda bilinci kapalı vaziyetteyken bulmasaydı bugün ne babam ne de ben olabilirdik” diyor. Tura, düşmanın cüretkar ve pervasız taarruzuna karşı koyan, bu insan hasadına canlarını hiçe sayarak koşup düşmana dur diyen, her biri birer evliya mertebesindeki şehitlerimiz ve gazilerimizden dünya döndükçe ders çıkarmamız gerektiğini de sözlerine ekliyor.



Babamdan çok şey öğrendim


Hasan Niyazi Tura, ünlü besteci ve müzikolog Yalçın Tura'nın oğlu aynı zamanda. Yılanların Öcü, Kırık Hayatlar, Keşanlı Ali Destanı Yalçın Tura'nın müziğini yaptığı film ve oyunlardan birkaçı. Canım babacığım Yalçın Tura bana çok ama çok şey öğretti ve ne mutlu ki öğretmeye devam etmekte, ama en mühimi evvela bana kendi ayaklarım üstünde durmayı öğretti. Sevgili aileme bana gösterdikleri sonsuz destek için ne kadar teşekkür etsem az” diyen Hasan Niyazi Tura, babasının yolundan gidiyor, hatta galiba Hıncal Uluç'un da deyimiyle boynuz kulağı geçiyor. Gönül Gökdoğan, Nuri İyicil, Cihat Aşkın gibi hocalardan keman eğitimi alan Tura, bu isimlerden öğrendiklerini kendisinden sonraki nesillere aktarılacak emanetler olarak görüyor.



Bestecilik hepsinden önemli


Müzisyenlik eğitimin yanı sıra usta çırak ilişkisiyle de ilerliyor. Bunun çok iyi bilincinde olan Tura, “Yolumu çizerken böyle ustalara rastlamanın öneminin farkındayım” diyor. Virtüözitesi kadar bestecilik ve şeflik yetenekleri de bulunan Tura, marifetin ete kemiğe bürünmüş hali adeta. Müziğin, faaliyet gösterdiği bütün alanlarında, ürettiği her tınıdan mutlu olmaya çalışıyor. Hayatında müziğin sadık bir hizmetkarı olmaktan başka bir şey yapamayacağını söyleyen Tura, çalıştığı her alanın, müziği daha iyi düşünebilmek ve daha iyi tatbik edebilmek konularında fayda sağladığını ifade ediyor. Tabii bundan da besteciliğin hepsinden önemli olduğu sonucu ortaya çıkıyor.






#Çanakkale
#Hasan Niyazi Tura
#beste
9 yıl önce