İlk şiirim yayımlandığında Üniversite 1. sınıfta ve 18 yaşındaydım. 2 senelik büyük uğraşın neticesinde şiir yayımlıyor olmak tabii ki mutluluk verici bir şeydi. Mecidiyeköy’de bir öğrenci evinde kalıyordum, Oğuzhan’ın evinde. Haberi aldıktan sonra kumru yapmıştık.
Ben çok istikrarlı biri değilim kendi hayatımda. Genelde birçok uğraşı -zorunlu değilsem- yarıda bırakmayı tercih ediyorum. Yani başladığım şey neyse ona karşı zamanla hevesimi yitiriyorum. Bu yüzden ortaya, kitap çıkaracak bir sürekliliği koyduğum için mutluyum. Ama bu zaten kendi içimde hazırlıklı olduğum bir şeydi. Her yeni şiirden sonra dosyaya bir şiir daha ekliyordum. Yani kitap öncesi ve sonrası değişen çok bir şey olmuyor.
İYİ BİR ŞAİR İYİ BİR YOL ARKADAŞI
İlk kitabı Samed Karataş’a imzaladım. Kendisiyle 5 sene önce İtibar Dergisi’nin güzel vasıtasıyla tanıştım. İyi bir şair, iyi bir dost ve iyi bir yol arkadaşı. Dergilerin hayatımıza kattığı belki de en önemli ve güzel şeylerden biri, bize birden fazla dost kazandırıyor olması. Rıdvan Tulum, Ali Oturaklı ve Mehmet Emin Küçüker de bu dostluğun, “helal kazanç” kısmında yer alıyor benim için.
Okur, hangi şiiri kendi hayatından bir kısım, kendi kaderinden ufak bir kesit olarak görüyorsa en çok onu okumalı. Ben özellikle bu kitap boyunca “anlatan” bir şiir yazdığım için okurun da kendi yaşantısında rastlayabileceği bazı noktalar var sanırım.
Daha çok uykusuz.
Telefonun notlar bölümünde yazıyorum genel olarak. Ama kapanışı bilgisayarla yapıyorum.