|

Dini kitaplar gölgede kaldı

1983 yılında 37 dini yayıneviyle Sultanahmet Camii avlusunda başlayan kitap fuarı bugün 2 bin metrekarelik avluda yüzlerce kitabıyla okurunu ağırlıyor. Ancak dini yayınevleri kitaplarını satamadıkları için önce fuarın adını değiştirdiler şimdi ise okurları çekmek için popüler yazarların edebiyat ve tarih kitaplarını satıyorlar. Yayıncıların ortak görüşü Türkiye’de orta yaş ve üstü dışında dini yayınları okuyan bir kesimin kalmadığı.

Ayşe Olgun
04:00 - 2/06/2019 Pazar
Güncelleme: 12:13 - 1/06/2019 Cumartesi
Yeni Şafak
Sultanahmet Kitap ve Kültür Fuarı
Sultanahmet Kitap ve Kültür Fuarı

Sultanahmet Kitap ve Kültür Fuarı büyük tartışmalardan sonra gecikmeli de olsa Sultanahmet Meydanı’nda okurlarını ağırladı. Geçmiş yıllara göre daha az yayınevi katılsa da gördükleri ilgiden memnun olan yayıncılar gelecek yıl da aynı mekanda fuara devam etmeyi istiyor. Ancak 38 yıl önce Sultanahmet Camii avlusunda başlayan fuar, dünden bugüne hem okur hem de profili olarak farklı bir çizgide. Mesela dini kitapları artık satamadığını söyleyen yayıncıların tezgahlarında yerli ve yabancı klasik edebiyat, fantastik gençlik kitapları, vattpad yazarları var. Ya da gençler için hazırlanmış mavi ve pembe kaplı dua kitapları ve Kur’anı Kerimler dikkat çekiyor. Kur’an ve dua kitalarında satışlar düşünce özellikle genç kitleyi çekmek için hazırlanmış pembe ve mavi renkli özel hediyelik setler bile düşünülmüş. Setlerin içinde parfüm şişesi, varaklı ayraçlar, pembe kılıflı dua kitapları, seccade ve tesbih yer alıyor.

Dini kitaplara ilginin neden düştüğünü sorduğum yayıncıların hemen hepsi 28 Şubat dönemini işaret ediyor. Onlara göre insanlar fişlenme korkusuyla evlerindeki kütüphaneleri boşalttılar ve bu kitaplar sonraki yıllarda da evlere bir daha geri dönmedi. Aslında bunun başka sebepleri de var. Mesela 40 yıldır aynı dil ve üslupta ve aynı konuların etrafında yazılmış kitapların tekrar baskıları özellikle genç kuşağın ne yazık ki ilgisini çekmiyor. Belki de bu yüzden fuarda dini kitaplar popüler edebiyatın gölgesinde kalmış diyebiliriz.

DİNİ DEĞİL POPÜLER

Dini yayınevleri kitaplarını satamayınca bir kaç yıl önce fuarın adı değişti.Böylece diğer yayınevlerine de fuarda yer açıldı. Şimdi ise dini yayınevleri de popüler kitapları basmaya, satmaya başlamış. Mesela pek çok tezgahta Sabahattin Ali’nin kitaplarıyla ilgili kampanyalar göze çarpıyor. Yine Ayşe Kulin’in kitapları dikkat çekiyor. Fuarın 38 yıllık tarihinde hala okunan Sezai Karakoç, Rasim Özdenöner, Mustafa Kutlu ise sadece kendi yayınevlerinin stantlarında bulunuyor.

Tezgahlarda ayrıca tarih kitapları öne çıkıyor. Özellikle de kahramanlık hikayeleri ve tarihi kişiliklerin biyografik romanları. Tarih kadar ilgi çeken diğer tür ise vattpad yazarları. Mesela Atv kanalında gösterilen Hercai dizisi gençlerin hayran olduğu Vattpad yazarlarından Sümeyye Koç’un kitabıymış. Dolayısıyla pek çok tezgahta en önde.

HASIRDA SOHBET

Bugünü anlamak için şimdi hep birlikte Sultanahmet Kitap Fuarı’nın cami avlusunda kurulduğu ilk yıllara doğru bir yolculuk yapalım. Geçmişte ilgi nasıldı, hangi kitaplar okunuyordu ve okur profili nasıl değişti?

1983 yılında Sultanahmet Camii avlusunda 37 yayıneviyle başlayan kitap fuarının amacı Tüyap Kitap Fuarı’na alternatif olmaktı. Dini yayınevleri kabul görmedikleri bu fuarda okurlarıyla buluşmak için Diyanet Vakfı’nın çatısı altında ilk kitap fuarı için kapılarını açtıklarında doğrusu bu kadar ilgi göreceklerini de beklemiyorlardı. O günleri 50 yıllık yayıncı Ramazan Apaydın’dan dinleyelim:

“Fuarın ilk yılı 37 yayıneviydik ve sayımız az olduğu için camide sadece revaklar kısmında başladık kitap fuarına. Son cemaat yerine hasır koyulurdu. Bekir Topaloğlu, Hayrettin Karaman gibi hocalar gelirdi ve sohbetler yapılırdı. O ilmi sohbetlerin tadına doyamazdık. Sonraki yıllar sayımız arttıkça avluya kadar büyüdük. O zamanlar henüz televizyon kanallarımız yoktu. Radyolar popülerdi.Kitap fuarından canlı radyo programları yapılırdı. Bu radyo programları sayesinde fuarının olduğu avlu dolup taşardı.”

1998 yılında Eminönü Belediye Başkanı Ahmet Çetinsaya Sultanahmet Meydanı’nda yiyecek içecek stantları açınca Ramazan ayında Sultanahmet adeta bir panayıra dönüştü. Apaydın kitap fuarına ilginin bu etkinlikler yüzünden daha da arttığını söylüyor ve ekliyor: “Dini kitaplar, genel kültür kitapları büyük ilgi görürdü. O dönemde belki çok sayıda kitabımız yoktu ama 30-40 baskı yapan romanlarımız vardı. Yazarların imza günlerinde uzun kuyruklar olurdu. “

Yayıncıların bu uzun imza kuyruklarından unutamadıkları iki isim var: Biri Recep Tayyip Erdoğan diğeri de İsmet Özel.

Erdoğan’ın okuduğu şiir yüzünden cezaevine konulacağı günlerdi. Kitap fuarına şiir kasetini imzalamak için geldiğinde cami avlusundan meydana taşan bir kalabalık onu bekliyordu. Saatlerce süren etkinlik Sultanahmet Kitap ve Kültür Fuarı’nın en uzun kuyruklu imza günü olarak tarihte yerini aldı. Bir diğer unutulmayan imza günü ise İsmet Özel’in okurlarıyla buluşmasıydı. Ensar Yayınları’ndan Osman Sarı çalışmaya Şule Yayınları’nda başlamış. Geçmişle bugün arasında şu kıyaslamayı yapıyor: “İsmet Özel’in çok önemli bir okur kitlesi vardır. İmza gününde de okurla şair buluşması olurdu. Bugün öyle bir okur kitlesi maalesef yok. Sadece sosyal medyada ünlü olmuş ya da ekranlarda insanların görüp hayran olduğu isimlerin yazdığı kitaplar var. Bunların bir okur değil hayran kitlesi söz konusu. Onlara imza günü düzenleniyor. Ancak hayranlarının alıp imzalattıkları o kitapları okuduklarını bile sanmıyorum.”


İslam ülkelerinin yayınevleri buluşsun

Henüz lise öğrencisiyken babasının yanında mesleğe adımını atan Erdem Yayınları’ndan Melike Günyüz ise fuarın ilk düzenlendiği 1983 yılında henüz lise öğrencisiyken fuarda çalışmaya başladığını söylüyor ve şunları anlatıyor: “Evimiz Sultanahmet Camii’ne çok yakındı. Okuldan çıkınca fuar alanına gelirdim. Babamın kurduğu Derya Dağıtım’ın standındaki kitaplardan Gazali’nin İhya-i Ulumiddin’ini, Mehmet Vehbi Efendi’nin 16 ciltlik tefsirini, Necip Fazıl Kısakürek’in tüm eserlerini hatırlıyorum. Bir de Diyanet Vakfı’nın hazırladığı Yahya Kemal’in “Süleymaniye’de Bayram Sabahı” şiirinin klibi gün boyu avluda dönerdi. İkindi sonrası yavaşlayan alışveriş teravih sonrası tekrar hızlanırdı.”

Bugün çok çeşitli kitapların satıldığı fuarda Diyanet Vakfı’nın diğer İslam ülkeleriyle birlikte uluslararası boyutta farklı bir kitap fuarı düzenlemesi gerektiğini söyleyen Günyüz, özellikle gençlerin fuara ilgi göstermemesinin sebebini pek çok yayınevinin gençlerin dilini ve ilgi alanını yakalayamamasıyla açıklıyor.

Fuarın ruhuna aykırı kitaplar

Yeditepe Yayınevi’nden Mustafa Karagüllüoğlu ise Diyanet Vakfı’nın yayınevlerinden oluşturacağı bir kurulla fuarı için önceden bir çalışma yapması gerektiğini söylüyor. Karagüllüoğlu’nun bir başka itirazı ise fuara katılan yayıncıların kendi kitaplarını satmak yerine başka popüler yazarların kitaplarını stantlarına koymaları. Bu kitapların bir kısmının fuarın ruhuna da aykırı olduğunun da altını çiziyor. Geçmiş yıllardan ise şu örneği veriyor: “Eskiden her yayınevi kendi kitaplarını satardı. Bir tek Birleşik Dağıtım edebiyat, felsefe, fikir gibi başka yayınevlerinin çıkardığı kitapları da tezgahında okurla buluştururdu. Bugün yayınevleri kendi kitaplarını değil farklı yayınevlerinin kitaplarını sattığı için her tezgahta aynı yazarların popüler kitapları yer alıyor.”

Semt pazarına döndü

Günümüz gençlerinin popüler yazarların kitaplarını satın aldığını söyleyen Ensar Yayınların’dan Ömer Sarı şunları söylüyor: “15- 18 yaş arası gençler tamamen popüler kitap istiyor. Dini kitapları ilahiyatçılar ve orta yas üstündekiler alıyor. Gençler dini kitaplara ilgi duymuyor. Niteliği olan kitaba da ilgi gösterilmiyor. Medyada içi şişirilmiş ne kadar boş yazar varsa onları alıyorlar. Bizim mufazakar ailenin çocukları bizim kitapları okumuyor artık. Mesela geçende bir baba kızı ve oğluyla gelmiş “Osmanlı tarihiyle ilgili kitap var bunları okuyun” diyor baba ama çocuklar istemiyor. Fuarın en güzel dönemi doksanların ortası ve 2000’lerin başıydı.Artık ciddi okur kitlesi olan yazarlar da imzaya gelmiyor. İmza günleri semt pazarlarına dönüştü. Malını sosyal medyadan ya da ekrandan satanların ilgi gördüğü bir dönemdeyiz”

Her şey fantastik ve mizah

Hayat Yayınlarından Ali İhsan Bayrak ise fuarın değişen yüzü için şunları söylüyor: “Eskiden karda fırtınada insanlar kitap almaya gelirdi. Bir yıl bu fuar beklenirdi. Türkiye çok değişti. 10 yıldır fuara hazırlık yapmıyorum. Satış mecrası olarak ben de fuarı görüyorum. Eskiden günde 300-400 Kur’anı Kerim satardık. Yüzlerce takım Seyid Kutub’un Fizilal-i Kuran satılırdı. Şimdi kimse yüzüne bakmıyor. Gençlik için biz de artık mizah kitapları satıyoruz çünkü dini kitabın müşterisi yok.”

Hocaların yönettiği bir kitle var

Eskisi kadar Kur’anı Kerim satılmasa da hadis kitaplarının hala ilgi gördüğünü Çelik Yayınlar’ndan Eyüp Aktaş’tan öğreniyoruz. Bunun sebebi de hadisi yok sayan hocaların artmasındanmış. Elmalılı Hamdi Yazır Meali ve tefsiri her dönemde satan kitap diyebiliriz. Bunun dışında sosyal medya kullanan hocaların okuma alışkanlıklarını yönettikleri bir kitle varmış. “İnsan Şenocak ve Nurettin Yıldız sohbetlerinde kendi kitaplarının bazen de birbirlerinin kitaplarını tavsiye ediyorlar. Bu tavsiyeler sosyal medyada karşılık buluyor” diyen Aktaş, 30 yıldır bu sektörde olduğunu söylüyor ve ekliyor: 28 Şubatta fişlenme korkusuyla insanlar dini kitaplara mesafe koydu. Bugün bu kitapları özellikle gençler ne görmek ne okumak istiyor.”

#Sultanahmet Kitap ve Kültür Fuarı
5 yıl önce