|

Egosu yüksek tiplere yer yok

Günümüz caz kuşağının en sıra dışı temsilcilerinden SFJAZZ Collective, ilk kez Türkiye’de. Grup üyeleri 8 kişilik kadrosu için “Aramızda egosu yüksek tiplere yer yok” diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 6/11/2016 Pazar
Güncelleme: 18:58 - 5/11/2016 Cumartesi
Yeni Şafak

Bu yeni sezonda yine dünya müziğinden rock müziğine, caz dünyasından tiyatroya kadar yerli yabancı yıldızları ağırlamaya hazırlanan İş Sanat, SFJAZZ Collective'yi 7 Kasım'da “Miles Davis Şarkıları” ile sahnesine taşıyor. 2004 yılında San Francisco'da bir araya gelerek kurulan topluluk, her yıl cazın efsane isimlerinin şarkılarından 8 yeni düzenlemeyi ve tamamen yeni 8 besteyi buluşturuyor. Müzik severlerin tüm dünyada yakından takip ettiği grup adına, basçı müzisyen “Matt Penman” sadece Yeni Şafak Pazar Eki'ne özel röportaj verdi.



SFJAZZ Collective'in çok farklı bir konsepti var. Bu oluşumun fikir babası kim? Caz dünyasının birbirinden başarılı bu 8 ismi nasıl bir araya geldi ?


2004 yılında Randall Kline ve saksafonist Joshua Redman önderliğinde bir araya geldik. Modern caz döneminden örnekler sunan, mevcut bestelere getirdiği yeni yorumun yanı sıra orijinal eserler de üreten bir topluluk olma fikri ile yola çıktık. Buna bir tür besteciler kolektifi de diyebiliriz.Bizler her sene San Francisco'da bir araya gelerek çalışıyoruz ve turneler düzenliyoruz. Bir de canlı CD kaydımız oluyor. Yani gruptaki herkes besteci ve icracı, bir grup liderimiz yok. Mükemmel müzikler ortaya koyma arzusunda olan sekiz müzisyeniz diyebilirim.



Tribute çalışmalarının dünyada nasıl bir yeri var? Bu tarz çalışmalar popülerliğin önünü biraz daha açıyor diyebilir miyiz?


Elbette, Miles Davis, StevieWonder, Michael Jackson gibi ünlü isimler yaptığınız işi daha kolay sunabilmenizi sağlıyor. Bununla birlikte SoWhat, All Blues ya da Thriller gibi hit olmuş şarkıları yeni bir yorumla, caz formunda sunmak da müthiş keyifli. Ama topluluğumuz, az önce saydığım isimler kadar büyük bir popüleriteye sahip olmayan Joe Henderson, McCoyTyner, OrnetteColeman gibi müthiş müzisyenlerin eserlerini de seslendiriyor.



MİLES DAVİS YILI


Zamanla üyelerinizin değiştiğini gözlemliyoruz, bu süreç grubu olumsuz etkiliyor mu? Grup olarak müzik yapmanın en büyük zorluğu nedir mesela?


Gruptaki müzisyenlerin zaman içinde değişkenlik gösterdiği oluyor, sizin de söylediğiniz gibi… Ama bu bizim zaten en başından kabullendiğimiz bir şey. Gruba katılan her üye bizim için yeni bir ses demek, hem bestecilik hem de emprovizasyonlar anlamında… Dolayısıyla grubun soundunun geçirdiği değişimleri görmek ve yeni katılanların sağladığı katkıları görmek heyecan verici oluyor. Zaten caz müzisyenleri farklı kişilerle işbirliği konusuna her zaman çok açıktırlar. Burada önemli olan grup içinde iyi ve işler bir demokrasi sağlamak. Yani grubumuzda egosu yüksek tiplere yerimiz yok.



Bu yıl Miles Davis yılı… Neden bu yıl bu isim?


Bu bizim 13. sezonumuz ve şimdiden 12 sanatçının bestelerini seslendirdik bile. Yani Miles Davis besteleri için artık çok doğru bir zamandı! Miles Davis, modern caz dünyasındaki tüm büyük değişimlerin öncüsü olan bir isim. Dolayısıyla onun eserlerini yeniden yorumlamak bizim için çok doğal bir seçim. Aslında Miles, kendisi çok fazla beste yapmamış, o içinde bulunduğu müzik dünyasına kendi yorumunu katmış ve o eserler artık onunla anılmaya başlamış.





DÜNYA GÖRÜŞÜN MÜZİĞE YANSIR


Müzik, yaşantımıza yön verirken siyaset de dünyaya yön veriyor. Tribute isimleri seçerken bu kişilerin dünya görüşleri sizler için ne kadar önemli? Siyasal ve politik duruşları etken mi?


Bence sanatçının dünya görüşü, yaşananların tüm detayına hakim olmasan bile, müziğe bütünüyle yansıyan bir şey. Örneğin Miles Davis, 50'li, 60'lı yıllarda Amerika'da siyahi insanların vatandaşlık hakları konusundaki düşünceleri ile tanınıyordu ve müziği de o dönemdeki kültür hayatını yansıtan protest öğelerle doluydu. Ama tabii apolitik olan ya da politik kimliğini yansıtmayan çok müthiş müzisyenler de vardı. Ama biz onları öncelikli olarak müzikleriyle, müzikal üretimleriyle değerlendirmeliyiz. Bu arada şunu da söylemeden geçmeyeyim. Dünyanın en politik ve muhalif müzisyenlerinden Charles Mingus'un eserlerini SFJAZZ Collective ile yeniden yorumlamayı heyecanla bekliyorum.



Türkiye en sevdiğim ülkelerden


Doğaçlama yoksa caz yoktur diye biliyorum, bu böyle midir? Doğaçlama cazın olmazsa olmazı mıdır?


Kesinlikle. Eğer doğaçlama yoksa bunu caz olarak adlandıramayız. Bu kelimenin bugünlerde artık pek çok anlamı olabilir ama emprovizasyon cazda muhakkak olması gereken bir unsur.



İlk kez Türkiye'ye geleceksiniz, bu teklif geldiğinde nasıl karşıladınız, nasıl bir izleyici kitlesi bekliyorsunuz?


Evet, bu topluluk olarak Türkiye'deki ilk konserimiz olacak ve hepimiz büyük bir heyecan duyuyoruz. Ben kişisel olarak Türkiye'ye birçok defa geldim ve dünyada en sevdiğim ülkelerden biri olduğunu samimiyetle söyleyebilirim. Çok zengin ve renkli bir kültürü var, bu çeşitlilik beni her zaman çok etkiliyor, her seferinde içimden keşke biraz daha kalabilseydim diye geçiriyorum. Müthiş bir dinleyici kitlesi var, istekli ve aynı zamanda bilgili.



Yerebatan Sarnıcı'nı görmek istiyorum


Bizler çok heyecanlıyız Türkiye'de sizler ile tanışacağımız için, bizleri nasıl bir konser bekliyor?


Yüzde yüz muhteşem bir akşam olacağının garantisini veriyorum. Hem performans hem de Türkiye'nin güzelliklerini görmek açısından orada olacağımız her dakikanın hakkını vereceğimize inanıyorum.



Türkiye'ye müzik dünyasından çok önemli isimler geldi. Sizler Türkiye hakkında neler biliyorsunuz, buraya geldiğinizde bireysel olarak yapmak istediğiniz neler var?


Hiçbir zaman yapmak istediklerim için yeterli zaman bulamıyorum. Ama bu kez, artık en sonunda, Yerebatan Sarnıcı'nı görmek istiyorum. Büyüleyici olduğunu duydum. Gruptaki diğer arkadaşlarımın Kapalıçarşı'da epey zaman geçireceğine eminim, halı satanları çok memnun edecekmişiz gibi duruyorlar.


#SFJAZZ Collective
#Miles Davis Şarkıları
8 yıl önce