|

Elyazmasının salt tüketicisi olmayalım

Yakınlarda Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi bünyesinde açılan Yazma Eserler Uygulama ve Araştırma Merkezi müdürü Dr. Sami Arslan, Batı’da İslâm elyazma eser ve kitap kültürü çalışmalarının müstakil bir disiplin olmaya doğru gittiğini, bu duruma kayıtsız kaldığımız takdirde, İslam coğrafyasında telif edilen, istinsah edilen, yani kopyalanıp çoğaltılan, okunan yazmaların salt tüketicisi olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor.

Halil Solak
04:00 - 22/03/2020 Pazar
Güncelleme: 13:00 - 22/03/2020 Pazar
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv

Geçen hafta Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi bünyesinde Yazma Eserler Uygulama ve Araştırma Merkezi açıldı. Biz de aynı zamanda üniversitenin tarih bölümünde görev yapan ve akademik çalışmalarını kitap ve elyazma kültürü üzerinde yoğunlaştıran merkezin müdürü Dr. Sami Arslan ile konuştuk.

Böyle bir merkezi açarken çıkış noktanız neydi?

Öncelikle şunu söyleyeyim: Böyle bir merkez Türkiye’de gerekli miydi, değil miydi? Bunu konuşmaya hiç gerek yok. Bir süredir akademik dünyada yazma eser çalışmaları ivme kazanmış durumda. Amerika, Almanya, İspanya ve İngiltere gibi ülkelerin bu çalışmaların başını çektiğini söyleyebiliriz. Biz de buralardaki çalışmaları imkânlar ölçüsünde takip ediyoruz. İspanya’da, Fransa’da ve Almanya’da İslam elyazmalarıyla ilgili bazı çalıştay ve kurslara katıldık. Hocalarımızla ve arkadaşlarımızla vardığımız sonuç bizim bu işin çok daha iyisini yapabileceğimiz yönünde oldu. Yani bizler ciddi ve sürdürülebilir çalışmalarla mevcut durumu daha ileriye taşıyabiliriz. Daha önemli olansa şu: Yazma eser ve kitap kültürü çalışmalarının müstakil bir disiplin olmaya doğru gittiğini düşünüyoruz. Bu sevindirici bir gelişme ama bizi uyanık olmaya iten bir tarafı da var.

KAYITSIZ KALMAMALIYIZ
Nedir o?

Şimdi Batı’da bu yeni alana dair tanımlar yapılıyor, terimler koyuluyor, teoriler geliştiriliyor. Eğer biz bu duruma kayıtsız kalırsak ileride bu alanda bizi bekleyen büyük bir tehlike var. Biz İslam coğrafyasında telif edilen, istinsah edilen, yani kopyalanıp çoğaltılan, okunan yazmaların salt tüketicisi olmak istemiyoruz, meselenin özü aslında bu. Bu vesileyle, bundan iki ay kadar önce İhsan Fazlıoğlu Hocamızın öncülüğünde merkezin kuruluşuna dair bir dosya hazırladık ve rektörümüz Fatih Andı’nın büyük desteğiyle merkezi kurduk.

EĞİTİM PROGRAMI BAŞLATTIK
  •  Merkezde ne tür çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?
  • Merkezin açılışında da bahsedildiği gibi yakın, orta ve uzun vadeli olmak üzere üç aşamalı program düşünüyoruz. Kısa vadeli hedeflerimiz konferans, panel, çalıştay, sempozyum ve kitap gibi akademik icraatlar olacak. Ayrıca üniversitemizin İslam Sanatları Merkezi ile birlikte dokuz haftalık yazma eser okur-yazarlığı projesi kapsamında bir eğitim programı başlatıyoruz. Esasında bu tür etkinlilere henüz kurulmadan başladık, söz gelimi Osmanlı eserlerinde sebeb-i telif (tematik) konulu bir çalıştayımız olacak ancak tarihleri henüz yaşanan gelişmelerden dolayı belli değil. Osmanlı metinlerinin yazılma sebeplerine dair nokta atışı bir konu olsun istedik. Yine daha sonraki dönemlerde Batı’da ve Doğu’da İslam yazmaları çalışmalarının son durumunu ele alacağımız bir panel yapacağız. Almanya’da elyazmaları üzerine çalışan bir akademi ile müştereken sadece yazmalardaki derkenarlar, yani kenar notları üzerine bir çalıştay olacak. Ayrıca kitap kültürüne dair haftalık okumalar yapmayı da planlıyoruz. Orta vadeli planımız yazma eser kültürü temalı akademik bir dergi çıkarmak. Türkiye’de halihazırda böyle bir dergi yok maalesef.

 Peki uzun vadeli hedefiniz nedir?

Bu hem maliyetli hem de süre isteyen bir proje: Osmanlı ilimler literatürünü ortaya koymak istiyoruz. Üniversitenin, merkezimizdeki hocaların ve bu konuya dair çalışanların desteğiyle muvaffak olacağımızı düşünüyorum. Ayrıca kitap kültürü üzerinde tez, makale vs. ilmî çalışma yapanlara, projelerimizde çalışmak isteyen arkadaşlarımıza kapımız her zaman açık

EN ACİL KONU KATALOG
Yazma eserlere ulaşımda son yıllarda büyük kolaylıklar var. Hem resmi hem özel kütüphaneler çeşitli imkânlar sundular araştırmacılara. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz. Daha neler yapılmalı?

Yazma eserlere kolay ulaşım artık bir devlet politikası malum, bunun daha da genişletileceğine dair rivayetler var. Güzel, fakat burada küçük bir şerh düşmek isterim. Bence bu erişimde biraz seçkinci davranmak, elyazmalarını ekonomik, kültürel ve stratejik olarak bir avantaja dönüştürmek gerekir. Bunu ilerleyen zamanlarda daha çok konuşacağız. Yapabileceklerimize gelince: Değerli kitabiyat uzmanlarımızdan Turgut Kut yaklaşık 50 sene önce kaleme aldığı bir makalede Türkiye’de bulunan yazma eserlerin hala tam ve toplu bir kataloğunun yapılmadığından bahsediyordu. Bana sorarsanız hala Turgut Kut’un bıraktığı o yerdeyiz. Şu anda en acil olan konu, yazma eserlerin kataloglama çalışmasıdır. Bilindiği kadarıyla Yazma Eserler Kurumu’nun yıllardır devam eden bir katalog çalışması var, orada gerçekten işinin ehli -bizim de merkez olarak kendilerinden istifade edeceğimiz- arkadaşlar var, umarız bir an önce tamamlanarak hizmete açılır. Şunu da ilave etmeliyim ki Türkiye’de yazma eser kataloglamasının nasıl yapılacağına herkesçe kabul edilmiş bir metod da yok.

TÜRKİYE BÜYÜK YATIRIM YAPTI
Türkiye sizce geç mi kaldı böyle bir merkez açmakta?

Bir açıdan evet, bir açıdan hayır. Şöyle izah edeyim. Geç kalmadık çünkü Türkiye, dünyada belki de hiçbir ülkenin yapmadığı büyük bir yatırımı yaparak yazma eserlerle ilgili bir kurum kurdu. Çok değerli yayınlar yapılıyor bu kurumda. Ancak şu ana kadar doğrudan yazma eser kültürü üzerine bir çalışmaya yoğunlaşmadılar. Belki bundan sonra bu alanda da önemli çalışmalar yapacaktırlar. Cevabımın diğer yarısı evet geç kaldık: Çünkü Paris’te, Berlin’de, Madrid’de İslam elyazmaları üzerine uzun zamandan beri çalışan, bizim de temasta olduğumuz enstitüler var. Söz gelimi bu merkezlerden bir tanesi yazma eserlerin sadece bir unsuru üzerine 17 yıllık bir proje yürütüyor. Bilmiyorum anlatabiliyor muyum ne demek istediğimi…

GÜÇLÜ BİR KADRO VAR
  • Merkezde sizinle birlikte kimler var?
  • Öncelikle şunu belirtmeliyim ki on kişilik yönetim kurulu üyemizin sekiz tanesi üniversitemiz dışından, bu üniversitenin bu işe ne kadar kıymet verdiğinin bir göstergesi. Başta İhsan Fazlıoğlu olmak üzere altı farklı üniversiteden ve İslâm Araştırmaları Merkezi’nden yazma eser ve kitap kültürü açısından hepsi birbirinden kıymetli hocalar var. Abdurrahman Atçıl, Berat Açıl, Ertuğrul Ökten, Kadir Turgut, M. Fatih Kaya, Mehmet Arıkan, Mustakim Arıcı, Tuncay Başoğlu. Şunu da ilave edeyim: Kuruluş safhasında Osmanlı dünyasında kitap ve kütüphaneler üzerine öncü çalışmalar yapan İsmail Erünsal Hocamızla da istişare ettik, etmeye/fikirlerinden/çalışmalarından istifade etmeye de devam edeceğiz, kendisine müteşekkiriz.

#Sami Arslan
#İhsan Fazlıoğlu
#El sanatı
#Yatırım
4 yıl önce