|

En yüksek başarı şiirde yaşanıyor

Şair Cevdet Karal’ın son çalışması ‘Uzun Sürdü Hazırlığım’ Türkiye Yazarlar Birliği’nin şiir ödülüne layık görüldü. Şiirde parıltılı bir dönem yaşandığını belirten Karal, “Türkiye en yüksek başarı ve özgüveni tüm alanlar içinde bence şiir sanatında ortaya koyuyor. Ve bu hiçbir karşılık beklenmeksizin yapılıyor” diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 8/01/2018 Pazartesi
Güncelleme: 11:02 - 8/01/2018 Pazartesi
Yeni Şafak
Cevdet Karal
Cevdet Karal

2015 yılında çıkardığı ‘Cesedi Nereye Gömelim’ ile Necip Fazıl Şiir Ödülü’ne layık görülen şair Cevdet Karal’ın 2017’de okura ulaşan ‘Uzun Sürdü Hazırlığım’ kitabı Türkiye Yazarlar Birliği tarafından yılın şiir kitabı seçildi. Karal ile ödüller ve günümüz şiiri üzerine konuştuk.

* Ödüllerin sizdeki karşılığı ve etkisi nedir?

İki ödül de beni mutlu etti, ikisi de benim için birer dönüm noktası olan çalışmalarımın ardından geldi. Ödüllerin, göz önünde bulunmamayı seçmiş bir sanatçı yönünde yapılmış birer tercih olmaları bence önemliydi.

TÜRKÇE KALDIRIMLAR’I BEKLEDİ

* Edebiyat çevresinde zaman zaman “Şiir öldü mü?” sorusu ortaya atılıyor. Bu konuda sizin görüşünüz nedir?

Şiir öldü mü sorusu bildiğimiz kadarıyla İsa’dan çok önceki yıllara kadar gidiyor. Bu sanatınsa Âdem’in cennet bahçesinden yeryüzüne inişi ve kendinin farkına varışıyla başladığına inanma eğilimindeyiz.

Mustafa Kutlu’nun aynı başlıktaki, çok yeni yazısına atıfta bulunuyorsunuz. Aslında o yazıda pek de muğlak olmayan, eskisi kadar sorulmasa da, sorunun gerçekte sıhhate delalet ettiği şeklinde bir nokta var. Kutlu çabuk düşünür, hızlı yazar. Duygusu yoğun, fikri kestirmedir. Söz konusu yazısı da bir duygu yazısıdır. O bugün iyi şiirler yazıldığını inkâr ediyor değil. Biliyor, seviyor ve söylüyor. Ama yazısı bir düşünce yazısı olmadığı için şiir ve büyük şiir, şair ve büyük şair ayrımı yapma sorumluluğu duymuyor. Belki anlayışını sezdiriyor. Tam da burada onun kuşkuyla karşılanmasını gerektirecek bir Arif Nihat Asya örneği var. Ben konuların önemini inkâr etmiyorum, fakat kendisinin büyük şairi biraz da konuların toplumsal bakımından öneminde, eserin kitleselleşmeye elverişliliğinde aradığını görebiliyorum. Bu yanlıştır. Türkçe Necip Fazıl’ı büyük şair olarak kabul etmek için Sakarya Türküsü’nü beklememişti, Kaldırımlar’ı beklemişti.

Kutlu postmodernizmin yıldırması ve hatta bence bir yenilgi duygusuyla söylediği sözlerde yanılıyor. Şu konuda da yanılıyor. İnsanın potansiyeli karşısında medyanın gücü ne olabilir ki büyük şairlerin geldiği devirleri kapandığı fikrine inanalım. Her çağ kendi büyüklük anlayışını, büyüklük ihtiyacını ve büyüklüğünü kendisi getirir. Galileo gününün fizik bilgisiyle bugün bir lisede fizik öğretmeni olamazdı. Bu, Galileolerin devrinin kapandığı anlamına gelmez.

Kutlu şiirin büyük etkisi sona erdi, bu sebeple büyük şair artık çıkmaz, medya bunun şartlarını ortadan kaldırdı diyorsa bu da yanlış. Medya yeni içerikler getirir, ama eski içerikler için de bir dönüştürücülükle de olsa taşıyıcı olur. Bir zamanlar gazete ve kültür sayfaları da yeniydi. Son büyük şair dediği İsmet Özel’in, büyüklüğünü biraz da medyaya borçlu olduğunu dikkate almıyor Kutlu. Onu yaygın etkiye kavuşturan gazete yazarlığı ve şiir kasetlerinin bir “medya” olduğunu düşünmüyor olmalı. Medya kötülük odağı olabilir ama şairi yerinden edemez. Yapabileceği kötülük, kötü bir şairi “10 dakikalığına büyük şair” yapmaktır. Andy Warhol’un dediği buydu.

EN YÜKSEK BAŞARI ŞİİRDE

* Bütün tartışmalar dışında bugünkü Türk şiiri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Parıltılı dönemlerden birini yaşıyoruz. Bu tanımlama yapılmıyor olsa bile büyük şairlerimiz var. Türkiye en yüksek başarı ve özgüveni tüm alanlar içinde bence şiir sanatında ortaya koyuyor. Ve bu hiçbir karşılık beklenmeksizin yapılıyor. Nereye ulaşmışsak, bize geldiğimiz noktayı işaret eden şiirdir. Türkiye’de şiir, kimliklerin korunarak karşıtlıkların geriye çekilebildiği, bu potansiyele yüksek oranda sahip bir alandır. Bunun da iyi değerlendirilmesi gerekir.

Asıl mecramız dergi ve kitaplar

* Teknolojik gelişmelere bakarak soracak olursak, edebiyatın ve şiirin ana damarını hâlâ dergiler mi oluşturuyor?

Hiç şüphe yok, bugün şiirin asıl mecrası dergiler ve kitaplardır. İnternet ve sosyal medya, şimdiki koşullarda ikincil özellikte mecralar. Bunlar edebiyatı daha çok frekans, ulaşılabilirlik, okunma yönünden ilgilendiriyor. Oralarda yayın yapanlarsa, daha çok, konvansiyonel mecralarda editörlerin onayını arayanlardan oluşuyor. Yayınevleri, TV dizileri, yazıyla ilgili sektörlerse yeni mecralardan keşifler yapıyor, malzeme topluyor. Bu yeni bir durum, daha önce mevcut olmayan bir özellik ve işlevle geliyor.

* Kitaplarınız sırasıyla şu yıllarda yayınlandı: 98, 2006 ve 2015, 2017. Üretkenliğinizin son yıllarda arttığı görülüyor. Sebebi nedir acaba? Yaş almakla bir ilgisi olduğunu söyleyebilir miyiz?

Şiirle ilişkim tıpkı şiirlerimde anlattığım gibidir. Tek bir hayatımız var ve o bana karşı gittikçe daha cömert oluyor. Şimdi, 2018’de yeni bir kitap çıkarıp çıkarmamam, iki parçasını yayımladığım uzun bir şiire son şeklini vermek üzere çalışmak veya yeni şiirlere yoğunlaşmak arasında bir tercih olacak.

#Cevdet Karal
6 yıl önce